Olsun
çocuk düşlerimiz yok artık…
Giden gitti, kalan kaldı, aşk içimde yarım kaldı, Samanlık seyran oldu, gidenin ardında hüzün kaldı. Elimi verdim kolum kaldı da, ben zavallıyı bi hal aldı, Seni o ilk gördüğüm anda, yanaklarımı bi har aldı. Dağlarında çağlayan suları gibi oturup ağlayan, Yaseminlere aşkı anlatan, alazalik dervişim şimdi.
11 Eylül 1973’te gerçekleşen darbenin ardından cunta, Allende taraftarlarını toplamaya başladı. 12 Eylül sabahı Teknik Üniversite’de öğretmenlik yapan aktivist sanatçı Victor Jara –elinde gitarıyla- tutuklandı. Victor Jara, Allende’yi başkan yapan Unidad Popular koalisyonuna destek veren bir Komünist Partiliydi. Unidad Popular için bir dizi konser vermiş, şarkılar yazmıştı. Askerlerce Şili Stadyumu’na (Estadio Chile) getirildi. Darbenin ardından, tıpkı ülkedeki diğer stadyumlar gibi bu stadyum da binlerce tutukluya…
Carteeeel bir numara en büyük, cehennemden çıkan çılgın Türk! 25 yaşında yüzbinlik araba, nereden geldi bu para en iyisi sorma! Nesini soracaksın zaten demiştim bu şarkıyı ilk kez dikkatle dinlediğimde. Ne var lan, adamın parası varmış almış işte. Yaşım herhalde 12 miydi neydi, bir o kadar daha geçmesi gerekti 25 yaşında 100.000 lirayı kenara koymanın ne anlama geldiğini anlamam için. 25 yaşıma gelip de değil…
Mavrova’dan aldım sümbül bir okka nohut Al beni bre sar more sümbül yanında uyut Gel yanıma gir koynuma ağlatma beni Yedi de sene mahpusta yatsam alacam seni Mavrova’dan aldım sümbül bir okka biber Kaza da kaza dolaştım sümbül yok senden dilber Gel yanıma gir koynuma ağlatma beni Yedi de sene mahpusta yatsam saracam seni
Ayça Seren Ural.. 25 yaşında bir genç kadın.. Üniversite yıllarını punk olarak yaşadı. Dar pantolonlar giyip, saçlarını kazıttı. Kavga anında kullanmak için beline zincirler taktı. Saksıda esrar yetiştirip içti. Kimliksiz dolaştı. Nezarethanelerde sabahladı, aç kaldı. Sorgulamadan sevişti. Ekonomiye canlılık getirmek için arabaları çizdi! Hamile kaldı. Evlendi. Çocuk doğurdu. Ve İstanbul’dan taşınıp, roman yazdı. Ayça Seren Ural, ilk kitabı Pogo’da kendi yaşadıklarını ve daha fazlasını anlatıyor….
Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne? Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi, Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni…