Poetry Slam
Bugün size “Poetry Slam” diye bir olaydan bahsedeceğim. Aranızdan bazılarınız okumuşsunuzdur belki bu kelimeleri ve kendi kendinize sormuşsunuzdur ”ulan bu Poetry Slam de ne?” diye. İşin içinde, dışında, ortasında, kenarında, köşesinde ve zaman zaman her tarafında birden bulunan birisi olarak size Poetry Slam denen olayın ne olduğunu açıklamayı kendime görev edinmiş bulunmaktayım. Zira son zamanlarda konu hakkında yoğunlaşan sorular da bu görev sevgisini itekledi, dürttü ve ”hadi hadi anlat artık” dedi, ben de ”iyi madem” diyerekten koyuldum yola.
Poetry Slam ilk defa Chicago’da Marc Smith tarafından düzenlenmiş olan eğlenceli, çeşitli yazarlar (Slammer) tarafından edebiyatın her türlü kategorisini okşayan ya da tam ortasından vuran, dinleyici ve aynı zamanda izleyicileri de onlara karar hakkı tanıyarak olan bitenin içine katan, “stand-up”, tiyatro, monolog, komedi vs. karışımı birşeydir. Kısacası Poetry Slamdir işte.
Her katılımcının, yani “Slammer”ın, poetry slamden poetry slame göre değişen bazen 5, bazen 7 dakika kadar zamanı olur. Tanınan bu zaman içersinde slammer, kendi yazmış olduğu ve edebiyatın her kategorisini içermesinin serbest olduğu yazısını okur. Yazının kendisi tarafından yazılmış olması, yani çalıntı olmaması, yazısını izleyici ile paylaşırken herhangi bir özel kostüm giymemiş olması ve başka yardım araçları da kullanmaması ve kendisine verilen süreyi geçmemesi şarttır. Yani sahnede sadece slammerın kendisi ve slammerın yazısı olur. Sahnedeki, kendi yazısını ezbere biliyorsa eğer, kağıda bakmadan performansını sergilemesine izin vardır elbette.
Her türlü mimik ve yazının, ayrıca altını çizen vücut dilinin de kullanıldığı performanslar daha başarılıdırlar.
Her poety slame yaklaşık 8 ile 10 arası slammer katılır. Dört slammer ile de poetry slam yapılır ama mesela 10’dan fazlası dinleyiciyi yorar ve zamanla dikkatin dağılmasına yol açar ve millet slammerları dinlemez olur. Rahatsız edici bir durum söz konusu olur kısacası. Her slam yaklaşık 2 saat sürer.
”Peki iyi güzel de, bu olayın amacı ne, hatchipu?” dediğinizi duyar gibi oldum. Panik yok, onu da anlatacağım.
Şimdi bu slammerlar, yani yazarlar, yani sahnede performanslarını sergileyenler performanslarını verilen zaman içersinde sergiledikten sonra iş izleyiciye düşüyor. Nasıl mı? Şöyle:
İzleyici bu Slammerlar arasında bir birinci belirliyor. Bunu çeşitli yollarla yapamak mümkün. Mesela izleyiciler arasından poetry slami başından sonuna kadar izleyeceği kesin olan 5 kişi seçilir. Ellerine 1’den 10’a kadar puanların bulunduğu levhalar verilir. Bu seçilenler jüridir ve her slammer performansından sonra uygun gördükleri puanları havaya kaldırırlar. Poetry slamin moderatörü de, yani sunucusu (adına “Slam Master” deniliyor poetry slam ortamlarında) bu puanları kenara yazar, hesaplar ve sıralama yapar. En yüksek puanı alan slammer bir sonraki elemeye girer. Sonunda bir slammer kalır, o da birinci olandır zaten.
Şöyle düşünün: Sekiz slammer, her biri 6 dakika sahnede performanslarını sergiliyor. Her birisinden sonra jüri puanı veriyor. Sonunda en yüksek puan alan ilk dört slammer bir dahaki elemeye giriyor. Dört slammer yine yazılarını sergiliyor. Yine her birisinin ardından seyirciden puanlar geliyor. Ve bir dahaki elemeye en yüksek puanı olan iki slammer giriyor. Bunlar da yine yazılarını okuyorlar ve birinci belirleniyor. Aşıkların atışmasi gibi bir olay aslında. Ya da hiphop’tan bildiğimiz battlelar.
Poetry slam olayı sagolsun, edebiyatı önceden cok sıkıcı bulan, kitap okumayı sevmeyen ve genel anlamda kültürel etkinliklerle uzaktan yakından alakası olmayan bir çok insan biraz edebiyat, biraz yazı, biraz fikir, biraz düşünce kapıyor.
Yazıların konuları güncel olayları kapsayabiliyor. Dünyayı, insanlığı ilgilendiren, sorunlara göz atan ama aynı zamanda günlük olayları da içeren yazılar da olabiliyor bunlar. Mesela çarşıya gidip poponuza uygun bir pantalon bulamayışınızdan tutun da, içinizde barındırdığınız derin aşkın yaralarını anlatan, A’dan Z’ye, her şey hakkında yazabilirsiniz. Bunu şairane bir şekilde, ya da rap tarzında, ya da ezbere, ya da komik ya da hüzünlü ya da ya da ya da… Yani içinizdekileri her şekilde seyirciye aktarabilirsiniz. Her şey mümkün.
Almanya’da poetry slam olayı yaklaşık 10 senedir var. Bu aralar çok gelişmekte ve daha da yaygınlaşmakta. Televizyonlarda görür olduk. Afrika’da bile poetry slam yapıldığı oluyormuş. Daha çok yeraltı kültürü diyebileceğimiz olay, yavaş yavaş yer yeryüzüne çıkmaya başladı.
Güzel ülkem Türkiye’de ise henüz poetry slam gibi bir etkinlik yapılmamakta. Oysa ki o kadar çok insan yazıyor. Poetry slam’e slammer olarak katılmak için yazar olmak da gerekmiyor ayrıca. Ev hanımı teyze bile katılır. Ya da köşedeki bakkal amca. Ya da yazılarını her hafta kendi özel blogunda yayınlayan üniversite genci. Herkese açık bir olay…
Şahsen hem slammer’ım, hem yaşadığım şehirdeki poetry slam’in slam master’ıyım. Yani slammerlar bana mail atıp kayıt oluyorlar, ben de poetry slam’ın yapıldığı akşam sahnede sunuculuğunu üstleniyorum. Ama başka şehirlerde yapılan poetry slamlere gidip sahnede performansımı sergiliyorum. Bu olayın Türkiye’de de başlatılmasının taraftarıyım. Çünkü güzel birşey… Yeterince anlattım zaten güzel yanlarını… Bundan neden mahrum kalasınız ki?
Eğer aranızda varsa bu olaya el atmak isteyen ya da sorusu olan, buyursun, sorsun, anlatırım, cevaplarım ve yardımcı olurum…
Ya aranızdan birileri başlatsın artık Türkiye’de şu poetry slam olayını ya da ben seneler sonra ülkeme temelli döndüğümde el atacağım bu olaya, ki bu çok geç olmuş olacak, ki dönmem de meçhul zaten, siz bilirsiniz yani…
Bu olay Türkiye’de gerçekleşene kadar ben burada yırtınmaya devam edeceğim.
İyi kalın.
Hoşçakalın.
Not: Bunlar da bir kaç Almanca Poetry Slam sitesi:
www.myslam.de
www.poetryslamimpapp.blogspot.com
www.slam2009.de
baya ilginç be, tuttum bu işi..tabi sakat yanları da var, okuyucuların ya da konuların sıkıcı olması gibi..gerçi festivalde singapur filmi izleyip sıkıldığımda, olsun lan koy götüne en azından değişik kültürlerden bir film izledik diyip tesellilenebiliyoruz..burda da aynı durum geçerli olabilir..
slammerlıkla bloggerlığı da ortak zeminlerde buluşturabiliriz bu tarz bir etkinlikte..dalları da olabilir, komedi slammer drama slammer : )
ozan abi diyodu bi ara şiir günleri yapalım diye, bu daha geniş hatta sınırsız bi dünyaymış, hoşmuş. fasulyeden ailesi arasında başlanabilir kolayca tabi biraz alkol de tadı artırır kanaatindeyim.
teşekkür hatchipu ya
Yazının sonunu okumadan önce bu şekilde bir yarışma var da katılalım mı tarzı bir soru bekliyorum. Malesef yokmuş. 🙂 Aslında hemen aklıma fikirde gelmişti.
hatchipu aklıma gelen bir fikri hemen söyleyeyim olabiliyor mu diye;
Atkı bağlama teknikleri yazısını igor okusun.
Şekil 1 i canoğlan bağlasın, şekil 2 dea, şekil 3 tosun gibi. Bu şekilde sahne almak mümkün mü?
Konu güzel ama bu slam-slammer kelimelerinin bir türkçe karşılığı yok mudur? Bu şekilde kullanılması hiç hoşuma gitmedi.
İkinci olarakta bunu bir yarışma formatına sokmadan sadece eğlence olarak yapamaz mıyız ?
Blogger müessesesine de türkçe bir kavram oturtulamadı. Ağza ilk nasıl pelesenk oluyorsa öyle devam ediyor. Daha şimdiden slammer denmesi hoşumuza niye gitmedi vallahi anlamadım : ) Haa, kendimizce bu olayın öncüsü olmayı isteriz mesela, bir de isim buluruz. Ondan sonra insanlar da böyle anmaya başlar, yok hala slammer diyen varsa o zaman eleştirebiliriz. Bu kısmı uzattım.
Kazanana bir küçük rakı ve sınırsız haydari hediye edilsin. Her yarışmacı kavununu kendi getiricek. Bu kısım da biraz saçma oldu.
Slam Master güzel. Jedi Master gibi oluyor.
Ulvi “pelesenk” kelimesini kullandığın için senin nezdinde tüm entelektüel camiaya teşekkür ederim. “Müselles” gibi bu da güzide bir kelimemiz; nitekim hastasıyım.
Rakı niye küçük ve meze neden haydari? Yani neden bu kadar ucuza kaçılıyor? Geçenlerde Gürkut abi tarafından bu satırlarda (ya da yandaki satırlarda) başka bir yazıdaki “Çocuklara bira ısmarladım” şeklindeki hitabının “Dalida ve Alain Delon’dan geliyor: Parole Parole Parole” niteliğinde olduğu belirtilmişti. Bunun öyle olmadığını ne bilelim? Duygularımızla oynama Ulvi.
Slammer olunur mu lan böyle?
@ werdure
Olmaz… atki burada aksesuar olarak gecer.. buda yasak.. malesef– yarisma disinda olur ama..
@ Ozan
Slam -Slammer kelimeleri amerika dan geliyor..almancasida yok bunlarin.. türkcesini de bilmiyorum..malum. TR de henüz Poetry Slam olayida yapilmadigi icin Slam yada Slammer gibi kelimelerin karsitida yok =)
@ canoglan
sacma degil.. kurallar sabit ama bunun gibi bi cok renk katan kurallar eklenilebiliyor =)
benim düzenledigim Poetry Slam de mesela Slammer sirasini seyirciden birisi cekiyor.. kafasinada Istanbul da sali pazarindan aldigim bi tac geciriyoruz.. tüylü..eflatun.. iki tane salinan yayli bebek vartepesinde.. hatta poetry slam e baslamadan izleyicilerle serefe deyip kadeh kaldiriyorum falan.. bu gibi seyler mümkün..kralini yaparsiniz hatta…
yapin iste siz baslangicini.. bosuna yirtinmamis olurum bende.. =)
görmedim yazinin buraya konuldugunu..daha yeni farkina vardim..o yüzden gecikti cevabim..kusuruma bakmayin…
Sen önce dahi anlamındaki de’yi ayrı yaz. Sonra ben sana o kelimenin türkçesini bulurum.
Ulan bana bakın ibb’nin laleri. Benim adım Ozan, ne Ulvi ne de Okan. Birinizi bankaya birinizi borsaya gömerim SPK bile kurtaramaz sizi. Deli etmeyin adamı…