Tembellik
Ömrümün hiçbir döneminde, anında, saniyesinde çalışkan birisi olmadım. Olamadım değil tabii, olmadım. Bir tercih çünkü tembellik. Okul öncesi çocuklara yüklenen sikimtırak sorumluluklardan tutun da, okuyalım-öğrenelim öğleden sonralarına, kesirler vesaireden evrilip tanjant, kotanjant bahçesinde dal olamadığımız o ergenliğin en sivilceli günlerine, ordan daha yukarıya, üniversiteye… Şimdi de karnımızı doyurabilmek için sabah 8 akşam 6 mesailere…
Çalışkan olmamak demek kaybetmek demek bu hayatta, bu kesin. Hayatı başka türlü hayal etmekten öte çaren kalmıyor çünkü bir yerden sonra. Şöyle olsaydı, böyle olurdu. Belki olurdu, kesin olmazdı… Ve bir zaman sonra kurduğun hayallerin gele gele “ulan sayısalı bi’ vursam”a gelip dayanması. Hiç oynamadığın kuponlara umut yüklemek. Bir insanın hayatında daha zavallıca ne olabilir ki?
Hayat garip tamam da, insan dediğin bambaşka bir şey.
tam o sırada sago kürdan kollar çalmakta.
Nasıl bir özeleştiri yauv?
Noldu, beğenemedin mi ki?
Bi de böyle bir dayatmacı zihniyet. (Beğendiğim anlamı çıkmamakla birlikte.) Beğeneceksin, beğendiğini dile getireceksin. Yazıya uygun şekilde dökeceksin…