Üstünel Köftecisi
Geçtiğimiz haftasonu Ankara’ya gittim. Ankara ziyaretlerimde nerede ne yenilecek, nerede ne içilecek kararları ben değil Gizem veriyor elbette. Ben yiyiciyim. Seni çok enteresan bir yere götüreceğim deyince bile kafamda bir sanayi muhitinde köfteciye gideceğimiz fikri oluşamadı tabi. Uzun zamandır merak ettiğim Ulus, Kale civarını gezdikten sonra İskitler’de Sanayi’nin içinde bulunan Üstünel Köftecisi’ne gittik.
Mekan esnaf lokantasıyla, “nezih bir yer oluşturalım da aileler de rahatlıkla gelebilsin” ayarında bir yer. Arada kalmış. Girişi ile çevresinden izole olduğunu hissediyorsunuz. Ki zaten gittiğimizde neredeyse tüm masalar çoluklu çocuklu aileler ile doluydu. Belli ki iyi iş yapıyor.
İç dizaynı ahşap ağırlıklı, çok beğenmedim. Tuvaletinde buz gibi su akıyor, ondan da pek hoşlanmadım. Lakin oraya ferah mekanlar görelim de, içimiz açılsın diye gitmedik. Amaç köfte.
Tabii ki mekanın farkını henüz köfte aşamasına gelmeden hissediveriyorsunuz. Masaya oturduk, önce bir garson geldi, masayı kağıtla kapladı. Kağıdın üzerine de özenle naylon bir örtü serdi. Garipsedim ve beklemeye koyuldum. Bir kaç dakika sonra elinde bir leğenle başka bir garson geldi. Masanın orta yerine leğendeki malzemeleri dökmeye başladı. Göbek (atom ya da iceberg mi diyorlar, ne diyorlar ona?), nane, marul, tere, turp, salatalık, kiraz domates… Sonra elindeki devasa bıçakla göbeği parçaladı. Çat çut… Sonra da salatayı bol bol limonladı. Ama nasıl anlatılır bilmem, sanki yüzyıllardır süren bir ritüelin parçasıymış gibi her hareketi. Öyle seri, öyle imtinalı… Şimdi salata dediğime bakmayın, 2 kişi olarak gittiğimizi düşünürseniz ortaya konan salata ile orta halli bir dana günlük besin ihtiyacını karşılar.
Ben yaşadığım şaşkınlık karşısında gülmeye başladım. Adam zaten 10 saniye içinde kayboldu ortadan. Bir başkası geldi “1 mi, 1,5 mu?” dedi. Menü filan yok elbette. Ya da köfteden başka bir seçenek. Verdik siparişleri, o arada masanın üzerinde bulunan 65 kilo yeşilliği yemeye başladık. Tabii bu arada şu detayı da belirtmek lazım. Naylon örtünün üzerinde duran yeşilliği önünüze almak için bir tabak olmadığı gibi, herhangi bir çatal bıçak da yok ortamda. Salatanın yanında iliştirilen kolonyalı mendillerin arasında plastik çatal-bıçak olduğunu çok sonra farkettim ben.
Köfteler gelene kadar yeşillikten doyuluyor zaten ama köfteleri de çokça merak ediyorum.
Birkaç dakika sonra, yine herhangi bir tabak, çanak olmadan, ızgarada hafif kızartılmış ekmek içinde köfteler geldi. Ben 1,5 porsiyon söyledim. Saymadım ama 20’nin üzerinde köfte vardı ekmeğin içinde. Köfteler de sıkça karşılaştığımız fabrikasyon inegöl köftelerden değil. Bariz el yapımı, parmak köfte formatında ve mükemmel pişirilmiş. İçi çiğ ya da dışı yanık gibi bir durum yok. Tam ayarında.
Salatadan sonra ve köfteden önce masaya ızgarada közlenmiş domates ve sarımsak geliyor. Ki ben hayatımda sarımsaktan bu kadar keyif aldığımı hatırlamıyorum. Köftelerle müthiş gidiyor.
Neyse efendim, eşşek yüküyle köfte ve dana yüküyle yeşillik yedikten sonra -ki bitmesi mümkün değil o yeşilliğin- garson abimiz yazının en başında masaya serdiği kağıt ve naylon örtüleri dört köşesinden bohça kıvamında yakalıyor. Ve yüklenip gidiyor. Sıfır bulaşık.
Ardından çay söyleniyor. Çay geliyor. Tam arkamızda küçük bir radyodan alaturka müzikler eşliğinde çaylar yudumlanıyor. Ve hayatımda yediğim en enteresan köfte macerası böylece son buluyor.
Salataya on, onbeş puan; köfteye 7-8 arası bir puan veriyorum. Köfteler kesinlikle ortalamanın üzerinde. Ama salata yemeğe damgasını vurduğu için yan rolde yer buluyor kendisine. Servisin orijinalliği ve sıfır bulaşık prensibine de helal olsun diyerek mekandan ayrılıyorum.
Ankara’ya yolunuz düştüğünde mutlaka uğrayınız. Saygılar.
Yeni Sanayi Tunç Caddesi No:86 İskitler
Telefon : 312 – 324 26 24
Hah bravo, koy boyle kofte fotograflarini. Boyle yazilarin basina (Yurtdisinda yasayanlar icin +75) ibaresi eklenmezse RTUK’e sikayet ederim.
Kanada Bilişim Teknolojileri ve İletişim Kurumu bu siteye erişimi engellesin. Kanada’daki canlar muzdarip olmasın…
kanada’da bir bok yok tamam da, köfte de mi yok la?
Yok lan ne koftesi, ne arar. Kiymayi galiba sadece makarna sosu yapmaya kullaniyorlar.
Resimlerle süsleme harika olmuş. Hesap ne tuttu ki la?
Benim milatlık telefonun 2mp kamerasıyla bu kadar oldu anca 🙂
* * *
Fiyatı yazmayı unutmuşum -ki aslında ne verdiğimizi de çok net hatırlamıyorum ama- 1,5 + 1 köfte + 2 ayran + tabii bir de öküz doyuran salataya 35 gibi birşey verdik sanırım. Çaylar şirketten, abartıp 10-15 tane verdikleri kolonyalı mendil de öyle 🙂
Masadaki telefon son model
ahmet tamer: hasta mısın birader sen? 🙂
Güzel açıklamalar, teşekkürler.
mersin haber