Yüzleşme
YÜZLEŞME
DEFOT Fotoğraf Sergisi
Yer: Kafe Pi Tünel Bistro
Tarih: 21 Mart 2009 / 15.00
Fatih Kaçmaz
Volkan Kaval
YÜZLEŞME
DEFOT Fotoğraf Sergisi
Yer: Kafe Pi Tünel Bistro
Tarih: 21 Mart 2009 / 15.00
Fatih Kaçmaz
Volkan Kaval
Herkes şiir sevmek zorunda değil tabiki.. Seven de olacaktır, sevmeyen de. Bunu açıklayabilmelidir de isteyen istediği yerde; ifade özgürlüğü bunun için vardır çünkü. Ama hiç kimsenin, sevmediği ne olursa olsun, aşağılamaya hakkı yoktur. Gülse Birsel şiir sevmezmiş.. Bunu saygıyla karşılıyoruz biz de; ama aşağılamasını hatta dalga geçmesini onca şaire, onca şiire saygısızlık olarak kabul ediyoruz doğrusu.
Dün haberlerde görmüş olmalısınız, Kayseri’de Anadolu Medeniyetleri’ni anlatma gayesinde olan Anatolia belgeselinin çekimleri yapılıyor. Bizans döneminde yapılan Kayseri Kalesi ile ilgili bölüm çekilirken kalenin surlarına beyaz üzerine kırmızı haçlı Bizans bayrağı asılıyor. Ve daha sonra sayıları 100’e yaklaşacak olan Kayserililer olay yerine toplanmaya başlıyor. Buraya kadar okuduysanız ve haberleri izlemediyseniz sanırsınız ki, bu toplanan insanlar tipik bir Türk aktivitesi olan kamera önünde toplaşmakla iştigal edecekler….
İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim Yavu kılayım ben beni, isteyuben bulmayayım Al gider benden benliği, doldur içime senliği Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim Şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın Hergiz belirmez mekânın, seni kanda isteyeyim
Özürlüler Vakfı’nın yürüttüğü “Bi’ Bakar mısınız?” sosyal etkinliği bugün Cevizlibağ metrobüs durağındaydı. Basın mensuplarının yakından takip ettiği, Tan Sağtürk’ün de destek verdiği grubun amacı toplumun %12’sini oluşturan engelli vatandaşlarımızın kent yaşamında çektiği zorluklara dikkat çekmekti. Bu çerçevede tekerlekli sandalye kullanan veya görme engelli vatandaşımızın İstanbul’da bir yerden bir yere, toplu taşıma araçlarını kullanarak gitmek istemeleri karşısında nelerle karşılaşacağını görmek, göstermek, ses çıkarmak istiyorlardı. Metrobüse ulaşmak…
Denizin üstünde ala bulut, Yüzünde gümüş gemi, İçinde sarı balık, Dibinde mavi yosun, Kıyıda bir çıplak adam, Durmuş düşünür. Bulut mu olsam, Gemi mi yoksa? Balık mı olsam, Yosun mu yoksa? Ne o, ne o, ne o. DENİZ olunmalı, oğlum, Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla…
Amacım ne tereciye tere satmak, ne de tiyatroya gidin lan ayılar demek. Sonuçta herkes kafasına göre takılsın, bana ne? Bu müzikal oyunun da herhangi bir yazıya, övgüye ihtiyacı yok. Viki yazmış yazacağını boru mu? Ama dostlar o Zihni Göktay‘ı bir görün isterim. Adam şarap gibi yahu. Yaşlandıkça tatlanıyor. Açık söylemek gerekirse kendi başına alıp götürüyor oyunu. Allah gecinden versin, benzetmek gibi de olmasın Suna Pekuysal‘ı…
Comments are closed.
Vay be, iki kanka -ki kankalardan birisi sevmez ikili ilişkiler üzerine dayanan organizasyonları- gizli, saklı organize olmuşlar… İyi sayirler dostlar. Sizi gidi kültür-sanat kuşları sizi…