Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

İstanbul Emniyeti’ne Teşekkürler: İsabetli Vuruyorsunuz!


Sokak kavgalarında genellikle şartlar karşılıklı olarak eşittir. Sopa, levye, taş ve benzeri cisimlerden yararlanma olanağı her iki taraf için de mevcuttur. Bu şartlar altında, elleri, ayakları, kafaları ve ellerdeki materyalleri verimli kullanan ekip mücadeleden zaferle ayrılır. Mevzu bahis kavgalarda materyalleri edinme imkânının her iki taraf için eşit olduğunu göz önünde bulundurursak, adil bir mücadele sayılabilir.

Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndan sorumlu (güvenliği sağlamak için sorumlu olduğu söyleniyor) emniyet güçleri bu sene bizlere son derece öğretici “müdahalelerde” bulundu. Yazımın başında verdiğim enformasyonla ilgisiz derslerdi elbette bunlar. Gerek materyal, gerek mevki açısından bu öğretici dayaklara “mücadele” adını veremeyiz. Öyle bir fikrimiz, zikrimiz, niyetimiz de elbette yok, hâşâ… Sadece sokak kavgalarının nasıl bir şey olduğunu hatırlatmak için yazdım. Bu bilgilere ek olarak, “ağabeyler istedikleri şekilde döverler, el kaldırılmaz” kuralını da eklersek belki sokak kavgası statüsüne sokabiliriz yediğimiz dayakları. Zira güvenlik güçlerimizin, üniformaya girmeden önce sokak kavgası konusunda oldukça büyük deneyimler kazanmış olduğunu görebildik, cop darbelerini takriben kafalarımıza inen demir yumruklar sayesinde. Sadece Van Damme filmlerinde görebildiğim, gerçekliğinden şüphe duyduğum dövüş sanatı motiflerine tanık olmadım değil.

Bu açıdan, yarın bir gün, başıma bir şey gelmesi durumunda gücümü etkili kullanmak konusunda bana kattıkları için İstanbul Emniyeti’ne ben de çok teşekkür ediyorum.

Fenerbahçe Spor Kulübü de, her zamanki sağduyulu yaklaşımı gereği İstanbul Emniyeti’ne hiç zaman kaybetmeden teşekkürlerini iletti. Spor Kulübü olmanın gereği, çok sayıda spor dalında ülke sporunu bir adım ileri taşımayı hedeflemektir. Boks şubemizin şöhreti biliniyor. Buna ek olarak uzak doğu sporları konusunda çeşitli atılımlar gerçekleştirilebileceği geliyor aklıma. Anladığım kadarıyla şeref tribününden kale arkalarında ve maç sonu yaşanan “güvenliği sağlama” operasyonları dikkatle izlenmiş sezon boyunca. İstanbul Emniyeti’nin engin tecrübelerinden yararlanılacak gibi duruyor ileride. Amatör branşlara katkılarından dolayı İstanbul Emniyeti’ne teşekkür edilmesi son derece normal. Yanlış anlamayın.

Bilhassa şampiyonluğu kaybeden, fakat maç sonunda şampiyon olduğu için sevindirilen “çok tehlikeli” kimseleri maç çıkışında sıkıştırma konusunda Emniyet Mensupları gerekli hassasiyeti gösterdiler. Binlerce kişilik Migros Tribünü’nü tek çıkışa yönlendirip, daracık kapıdan sığmadıkları için yığılma yaşayan insanlara kadın-çocuk demeden müthiş bir hırsla girişmiş olan “güvenlik” güçlerine; sadece stad içinde değil, stad dışında da bıkmadan usanmadan “güvenliği sağlamak” misyonlarını yerine getirdikleri için de teşekkür edilmiş olabilir.

Özetle, meşakkatli hayat yoluna bizleri özenle hazırladığı için emniyet güçlerine şükranlarımı iletiyorum. Kulübümüz de taraftarına sunulan bu hizmet için minnettar.

Seneye yine yerlerimizde olacağız. Kah gülecek, kah ağlayacak, kah şakacıktan saha içinde sevineceğiz. Fakat çok içten söylüyorum, yeterince deneyim kazandık. Artık bu zorlu eğitimden alacağımızı aldık. Valla bak. O sebepten haddim olmayarak bir şey istiyorum. Biliyorum; hiç haddim değil, sade vatandaşım sonuçta yahu, farkındayım. Üniformalı falan olmadığım yetmezmiş gibi, bir de taraftarım, hem de çubukluyum.

Ama bi umut, isteyeceğim, affedin

N’olur artık bizi dövmeyin?

2 Comments

  • dea
    Posted 24/05/2010 at 11:17

    Felsefemiz: A.C.A.B.

    Yani diyor ki “Amir Copuyla Anamı Belledi.”

  • lentini
    Posted 24/05/2010 at 12:19

    Bir de bunları facebook’taki profillerinde marifetmiş gibi yayınlayıp,övünürler. Geri kalan yaşamımdaki en büyük temennim bu çevik kuvvet denen insani duygularından arınmış güruhun herhangi bir şekilde bizlerden medet umması. İşte o gün her şeyin hesabı sorulacak.

Leave a Comment