Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu
Günün anlam ve önemine uygun çiçekli böcekli, bol hatıralı bi yazı döşemek farzdı aslında. Gerçi öğretmenler gününün bende anlam erozyonuna uğraması nerden baksanız 5 belki 10 seneye de dayanıyordur. O da ayrı bi yazının konusu. Benim lafı uzatmadan asıl bahsetmek istediğim konu “Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu”. Yine geç kalmak ile beklemek arasına sıkışmış hayatımın beklemek safhasında, bir haber kanalının radyo yayınında duydum feryatlarını. Yıllarca bin bir emekle, ailelerinin kim bilir ne zorluklarla sağladıkları kıt kanaat imkanlarla öğretmen olmaya hak kazanmış ancak öğretmenlik hakları gasp edilmiş yurdum gençlerinin iki tanesi anlatıyordu hallerini. Nasıl milim milim intiharın eşiğine getirildiklerini, nasıl sınav arası gelir kaynağı yapıldığını mesleğe dair hayallerinin. Yıllarca atama bekleyerek geçen atanamayan yaşamlarını. Evet ben de dahil çevremdeki pek çok kişi büyük umutlarla bitiridiğimiz okullardan 200 km süratla çıkarak toslamıştık hayatın gerçeklerine. Ama bir yandan bu kadar öğretmen açığı var derken bir yandan da insanların bu şekilde öğütülmesine, daha iyi ihtimalle ise köleleştirilmesi ülke gerçeklerinin bile gerisinde.
Özetle tık tık: http://www.ayop.biz
Bi’ kulak ver ey Fasulyeden ahalisi.
Evet ben de bir eğitimci olarak destek veriyorum bu arkadaşlara.
Sadece şeçim dönemlerinde hatırlanan, daha sonra da unutulan insanlar bunlar. Bazen de hiç hatırlanmıyorlar.
Bu ülke hiçbir gencine, geçtim insanca yaşamanın kendisini, umudunu, hayalini, iyimserliğini bile sunmuyor; inatla, ısrarla…
Birde işin şu boyutu var; malum üzre pek bir akademik, pek bir bilimsel hükümetimizin “her ile üniversite” kapsamında lise bile olamayacak binalara rektörler atandı, üniversite tabelaları asıldı. Bu kıçıkırık, dayıoğlu kıyağından üniversitelerimizin çoğunda ilk olarak eğitim fakülteleri açıldı. Çok kolay ya eğitim fakültesi açmak… Çatır çatır yeni öğretmen mezunlarımız oluyor… Sayı her geçen gün artıyor, her geçen gün biraz daha işsiz, biraz daha umutsuz kılıyoruz bu insanları…
Şöyle kısaca bir taradım. Ahan da yeni açılan üniversiteler ve eğitim fakülteleri:
Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Amasya Üniversitesi EğitimFakültesi
Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Fakültesi olmayan birkaç tane üni var tabi; Ordu Üniversitesi misal, Düzce Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Hitit Üniversitesi… Ama onlarda da Fen-Edebiyat var, malum, gençleri formasyon mormasyon, türlü şekle sokan başka bir intihar sebebi…
Ne diyeyim bu ülkeye bilmiyorum ki.
Siteleri tararken gördüm, Rize Üniversitesi sitesinde… Üniversitemizin Amacı yazmışlar, neymiş ulan bunların amacı, bir üniversitenin amacı ne olabilir ki allah allah diye… Meğer şuymuş;
AMACIMIZ
Karanlıktan aydınlığa
Kar tanesinden bir çığa
Uygarlıktan çağdaşlığa
Ermek bizim amacımız.
Kıraçlıktan irem bağa
Bilgide aşılmaz dağa
Hoşgörüde sonsuzluğa
Ermek bizim amacımız.
Dolu dolu yaşamaya
Üretipte paylaşmaya
En üstteki aşamaya
Ermek bizim amacımız.
Hatalardan ders almaya
Yarışta önde olmaya
Sabredipte başarmaya
Ermek bizim amacımız.
Asla keşke dememeye
Hep bilimle yürümeye
Gülmek ve de güldürmeye
Ermek bizim amacımız.
Prof.Dr.Nazmi Turan OKUMUŞOĞLU
22.06.2008
Rize Universitesi’ndeki idari sifatini bilmiyorum, ama prof. dr. payesi almis bir insanin “sabredipte basarmaya” ya da “uretipte paylasmaya” deme hakki olmamali…
Rektör kendisi dellez 🙂
Çok kalabalık bir genç nüfus var gerçekten ülkemizde, bu kalabalığı gerçekçi olmayan eğitim sistemleriyle “üniversite okumak” kandırmacası üzerinden pışpışlıyorlar gibime geldi. Sistemin neresinden tutsan elinde kalıyor, üretim ve iş potansiyeli karşılığı olmadan yüksek öğretim veriliyor, onun da ne derece verildiğini dea yazmış yukarıda. Üniversite mezunu olmasan gidebileceğin alternatif yollar da tatmin edici olmadığından üniversite okumak zorunlu hale geliyor.
Çok fazla mutsuz, umutsuz, öz güveni zedelenmiş, üretemeyen, yaratamayan, yada sorgulamadan, ne bulduysa ses çıkarmadan çalışan genç demek oluyor bu da.
Bence toplumsal olarak fena bunalıyoruz bu aralar, bakalım neler göreceğiz.