Similar Posts

13 Comments

  1. hayatta boş kağıt vermedim. verecek durumda olsaydım son saliseye kadar kopya çekme hevesiyle dururdum. kopya çekmek çok güzel adrenalin sağlıyor, bungee den zevkli şerefsizim.

  2. kopya çekerken yakalanıp uzaklaştırma alsan böyle düşünmezdin cancım, artislik yapma 🙂

  3. helal sechoe, hislerime tercüman olmuşsun =)

    bir kaç sefer ben de nail oldum bu boş kağıt verme onuruna. Bunlardan ilki 7 kasım 2002 idi (gününe kadar hatırlarım o derece!). Meşhur 6kasım’dan bir gün sonra olan “abstract algebra” sınavıma aynen 3. paragrafta tarif ettiğin şekilde girdim. Sınav süreci ise gayet sıkıcydı. Üzerimdeki polara bakarak attığımız 6 golü tekrar tekrar gözümün önünden geçirip durdum. Arada da dersle alakalı bildiğim topu topu bi kaç tane teoremi sayfalara rastgele serpiştiriverdim. Neyse ki sınav o kadar uzun değildi de çabuk bitiverdi. Sınav çıkışında sorularla ilgili yapılan yorumlara kulak misafiri olarak hiçbir bok bilmediğimin ezikliğini bi kere daha yaşarken; “sen nasıl yaptın bu soruyu” şeklinde gelen soruları “şey onu by contradiction ile yapabiliosun sanırım ama ben tam ispatlayamadım” gibisinden kıvırmalarla geçiştirdim.

    Asıl enteresan olan ise, ben o sınavdan 3 (yazıyla üç) aldım. Bu olay geri kalan üniversite hayatım boyunca arkadaşlarımın benimle taşak geçmesine sebep olmuştur. “ulan tamam adını yazdın 1 puan aldın; tamam adını güzel yazdın 1 puan da orda aldın. Ama bu 3. puanı nerden aldın olm helal olsun valla” diye diye suratıma vurulmuştur bu gerçek.

    Bir başka rezil olay ise geçen sene gerçekleşmişti. Zaten tekrar almakta olduğum “real analysis” dersimin ikinci sınavı tam da gs maçının biletlerinin çıktığı güne denk gelmişti. Bi yandan yeteri kadar bilet alabilecek miyiz stresi, bi yandan susmayan telefon; bi yandan biletlerin tamamen tükenmesi, bi yandan susmayan telefon; bi yandan başka kaynaklardan bilet tedarik etmek için verilen uğraş, bi yandan susmayan telefon; sınav konsantrasyonunun içine etmiştir. Derken akşam saatlerine doğru ortalık sakinleşir, sınava girilir. Ama beyin çoktan sikilmiştir, zaten yarım yamalak çalışılan konular da kafada darmadağın olmuştur. Ama bu sefer boş kağıt verilmez. Sınav sonuna kadar mücadele edilir. Bilinen bilinmeyen ne varsa sınav kağıdına serpiştirilir. Tüm ispatların sonuna (aslında ispatın olması gerekenle alakası olmadığı biline biline) ispatın bittiğini bildiren işaret (matematikçiler bilir) büyük bi gururla konulur. Sınav kağıdı ise hemen hemen tüm sayfalarda karalanmış bişeler olduğunu bilmenin verdiği sahte rahatlıkla teslim edilir. Sonuçların açıklanması ise hiç merak edilmez; beklenmez. Ama tabi kaçınılmaz son gelir. Sınavdan 0 (yazıyla sıfır) alınmıştır. Pek şaşırtıcı olmamakla beraber, en azından emeğe saygı göstermeyen hocaya küfür edilir; bi önceki dersin hocası akla getirilerek “ulan helal olsun o kadına en azından alınterine saygı gösterip 3 vermişti” denir. Yapacak bişey yoktur. Sonrasında başa gelecek daha kötü durumların habercisidir aslında ama kaale alınmaz; umursanmaz.

    Yalnız bu sıfır alma olayını bizim tosun bile becerememiştir. O yüzden okulda takdir edilesi bi üne erişmişimdir. Ruhi abi gibi (bizim okulda bilen bilir) olamasam da onun izinde gitmiş olmak bile şeref vericidr.

    Son olarak, aman diim sechoe sen de benim izimden gelme 😉

  4. 5,25 senede fakülteyi bitiren ,dersleri dönemlik olan ki dönem başına ortalama on ders alan,bunun üstüne yaz okulunu sektirmeden ekleyen ve hepsinin bünyesine vize+final şeklinde hücum ettiğini hesaba katarsanız karşınızda derya deniz sınav tecrübesi olan bi insan evladı bulunmakta.

    Netice de bahsi geçen derya denizde boğulmak kaçınılmazsa şüphesiz en karizmatik yoludur boş kağıt vermek.

    Asil bi duruşdur öncelikle.
    Kopya çekicem diye gözleri felfecir maymun olmaktansa;
    “Kağıdını teslim etmek isteyenler çıkabilir” sözleri amfide duyulduktan sonra usulca yerinden kalkıp,kürsüye doğru yenilmiş ama ezilmemiş bir yürüyüştür,animelerde dolunay önünde şahlanan at üstü kahramanların şişirilmiş karizmalarına benzer enstanteneler meydana getirmektir,dalga dalga yayılmak diğer mağrur sınav mağdurlarını da peşi sıra sürüklemektir.

    Kapıdan çıkarken dudağa iliştirilecek sigara ile devam ettirilen bu atmosfer,ta ki sınav sonuçlarının panolarda ilan edilip bilinen ama bi türlü de kabul edilemeyen çöküntüye kadar sürecektir.

  5. Yahu ben de bu şerefe nail olamadım ama hulki gibi artistik yapmıcam bu konuda. Üniversite hayatım boyunca aldığım en düşük notu 7 kasım 2002 de almıştım ben de. 6 kasımda siktiretmiş 5 gram çalışmamış olmam yanında sınavda da 5 gram sikleme duygusuna sahip değildim, maçı düşünüp sırıtıyordum sınav boyu. Neticede kulaktan dolma bilgilerle 20 alıp bir dersten ilk kez direkten dönmüş oldum ama değdi vallahi hiç pişman değilim 🙂

  6. ben de hiç boş kağıt vermedim.nasıl bi duygu diye merak ederdim.bu yazı iyi olmuş.anladık olayı.

    tam final zamanı bu yazıyı okumak iyi oldu ya.perşembe şekspir finali var,belki boş kağıt denemesi yaparız.yalnız hocaya çıkabilir miyim diye sorduktan sonra,sınıftan deli yürek edasıyla çıkabilir miyim bilemiyorum..ben daha çok başım öne
    eğilmiş ve aldırmış olurum herhalde ve muhtemelen sınav sonrası hatun kişiler yanıma gelip şu soruyu sorarlar “olm niye erken çıktın ki sınavdan,yapabilirdin soruları.söylesen kopya bile verirdik” …hadi lan ne zaman ne verdiniz bugüne kadar,bir de kopya verecekmişler derim bende herhalde içimden.

    son olarak kopya yerine kopye diyen insan evlatları da var dimi lan diye bitirmek istiyorum cümlelerimi..

  7. yukarıda sözünü ettiğim ruhi’yi bugün double f listesinde gördüm. Geçememiş daha math 302’yi. ahh ali ülger ne diim ki allahından bulasın; adam ’98 girişli yahu yazıktır günahtır…

  8. kağıda bişeyler yazamayacaksanız sınava niçin gidiyosunuz? evde iyice uyuyup niye güzel bi kahvaltı yapılmıyor? hayat güzel herşey güzel kıvamında kahveler eşliğinde gazeteler okunmuyo? 9 dersin 7’sinden sınava girmeyip sınav saatlerini bu kıvamda geçiren birisi olarak şiddetle tavsiye ediyorum.

  9. Yukarıda sözü edilen Ruhi benim üniversite tercihi yapmamda başrol oynayan adamdı 🙂

  10. ismi lasim diil bi unide hayati ögrencilere sart etme felsefesiyle dolup tasan bi fels hocasi finalde tek bi soru sorar risk nedir ?dersi allatn alan ve viseleri b.k gibi gecen genc bos kagida adini soy adini yasar ve hocaqnin yanina gider bos kagidi usatirken risk budur der…..kulaktan kulaga gelen efsaneye gore cocuk destanlar yasarak kili kir yararak gecemediii dersten gecmistir:::d:P

  11. Boş kağıt vermek 1. sınıfta sınavlarda en çok yağtığım aksiyondu.Hatta üniversitede ilk girdiğim sınavda boş kağıt vermiştim.(o dersin bu okuldaki en kolay ders oldugunu anlamam çok uzun sürmedi)

    2. sınıfta ise boş kağıt verme dönemim çoktan sona ermişti.Offf zaten boş kagıt vereceğim niye yorulayımki okula kadar mantıgı kaplamıştı.Sonu ne mi oldu 6. sınıftayım 😀

    Üniversitede kopya çektiğim ders sayısı ile bir elin parmağını geçmez ama ilginçtir hepsindende geçtim.Bu işi iyi yapabiliyorum ama yapmıyorum.Malmıyım neyim.

Comments are closed.