Bu şehrin mevsimi, figüranları
Felek çemberi daraldıkça daraladursun şu yorgun kent yeni bir sonbahara daldı tam da orta yerinden. Kendi sonbaharına elbette. Bu şehirde mevsimler bizim değil çünkü, biz figüranlarıyız bu oyunun ve sıramızı bekleşiyoruz otobüs duraklarının ortak bölenlerinin en büyüğü arasında… İstanbul’da… Yaz, kış farketmez tabi otobüs durakları ve bilakis durakların sadık aşıkları otobüsler için. İçindekiler için de belki, bilmiyorum. Ama mevsim demek yeni bir amaç demektir bu şehir için. Misal baharda yeni aşıkları aldı koynuna, sonbaharda da o aşıkların gözyaşlarını alıcak boğazına…
Sonbahardayız artık; herhangi bir soruya, cevaba ve özellikle bu gereksiz edebi zorlamalara ihtiyaç duymadan. Yalnız şimdiden sıkıldım ben bu mevsimden, yeter üstüme çöken anlamlı/anlamsız hüzünler. Kış’a merhaba demek için bekliyorum şimdi, İstanbul’un kışına… Balkanlardan gelen kar yağışına tuzlama yapmak için savaşacak belediye ekip ve ekipmanlarına ve tabii ki gerekli önlemleri alma garantisi verip yine yalan olacak valiye, belediye başkanına inatla…
Tabii o zamana kadar sel haberleri ile idare edicez. İmar planlarının sistematik tecavüzüne maruz kalmış derelere sığmayan azgın sular tutacak şehrin altyapı zımbırtılarını da, biz de çayımızı yudumluycaz “yağmur ne güzel yağıyor” diye…
Kış gelicek dedim ya, o zaman da bu sayfalara “Ben böyle kar görmedim, böyle soğuk nağmeleri” işlenecektir tabii. Kar yağışının romantizmine sokayım, götüm donuyor lan diye haykırdığımı hatırlıyorum da geçen kış, yine aynı bokları yiyeceğiz buralarda. Kimse okumasa da…
“Takvimlerden haberin yok mu? Geçiyor yıllar;
Kimimiz yorgun, kimimiz solgun, kimi isyankar…”
Demem o ki, mevsimler bir anlam ifade etmiyor otobüs duraklarına da, o durakların sadık dostlarına da. Biri bitiyor ya, hemen diğeri başlıyor bu meretin, sonu hiç gelmiyor. Bir de hiç gelmeyecekmiş gibi gamsız ki sormayın…
O gün de gelecek inşallah…
O diil de bu durakta beklerken arabaların çamur sıçratması yok mu, insanın sonbahara sövesi geliyor ve sanırım sövüyor da şerefsiz.
– o arabaya binmedin dimi gülcan?
-bindim emrah..hemde çok bindim emrah…
çok binen var öle hala..kaç sene geçmiş..nice gülcanlar..nice emrahlar..nice o.ç dolu bu şehir..şehir taştır ..topraktır..bazeno filmdeki gibi sopayı alıp camları kırası gelio insanın
mütemadiyyen yağıyor efendim durduramıyoruz….
merak etmeyin yakında sonbaharda kalmıycak ilkbaharda
küresel ısınma yüzünden sadece kış ve yazı yaşıycaz
yani kısaca fuck amerika!