Destiny Calls…
108 günün sonunda, uğruna yaşadıkları, öldükleri, dua ettikleri herşey gerçek oldu. 6’sı kurtuldu, kalanları ortadan kayboldu. 2009’da Oceanic altılısı geri dönmek için herşeylerini riske edecekler. Çünkü kader onları çağırıyor.
108 günün sonunda, uğruna yaşadıkları, öldükleri, dua ettikleri herşey gerçek oldu. 6’sı kurtuldu, kalanları ortadan kayboldu. 2009’da Oceanic altılısı geri dönmek için herşeylerini riske edecekler. Çünkü kader onları çağırıyor.
Baştan söyleyelim, bu “popüler olana bok atalım” tarzında yazılardan biri değil. Neden değil? Çünkü biz seni, ta Zoka günlerinden beri hatırlıyoruz. Sendeki potansiyelin farkındayız. Neler yapıp neler yapamayacağının az çok farkındayız. Ve, senin için hâlâ çok büyük umutlar besliyoruz. Yeri geldi takdir de ettik. Hatta bu sayfalarda, senin için “Şahan’esin” diye Star-spor tadında, Fanatik tadında başlıkları olan yazılar da yazıldı. O yüzden, zamanında seni takdirini…
Yaşar Usta: Saim Bey’i görecektim.. Sekreter: Randevunuz var mı? Yaşar Usta: Yok.. Ama Yaşar Usta derseniz beni kabul eder. Çok önemli.. Sekreter: Hiç sanmıyorum ama bir sorayım. (telefonda) Saim Bey, Yaşar Usta diye biri sizinle görüşmek istiyor. (…) peki efendim.. (Yaşar Usta’ya) Sizi bekliyorlar, buyrun.. (İçeri girer..) Saim Bey: Söyle ne istiyorsun? Yaşar Usta: Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın, paran var,…
Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki Anayasa Hukuku derslerimizin başındaydı, kürsüdeki hocamız şöyle seslendi: “Devlet organları 3’e ayrılır. Yasama, yürütme, yargı. Buna kuvvetler ayrılığı denir. Ama son dönemlerde bu organlara bir tane daha ekleyebiliriz: MEDYA. Yarı şaka, yarı ciddi, dersin giriş konusu böyle belirlenmişti. MEDYA artık siyasetin, hukukun iç işlerine iyiden iyiye girmişti. Günümüz dünyasında, özellikle ülkemizde, yazılı ve görsel basının ülke gündeminde yarattığı etkileri en derinden hissetmekteyiz….
Birkaç istisna dışında dizi takip etme konusunda sürekli sorunlar yaşarım. Zaten dizi olayı başlı başına bir garip durum. Yani her hafta, belli bir günde, belli bir saatte ekran başında olmanız gerekiyor bir diziyi takip edebilmek için. Zaten Türk yayıncılığının dizi bombardımanının sebebi de bu. Türkiye, malumunuz, çok küçük bir kısım hariç, sosyal hayat anlamında gelişmemiş bir ülke olduğundan dolayı, özellikle akşam saatlerinde bir sinema, bir…
Tüm dünyayı kasıp kavuran, Türkiye’yi ise hamdolsun ki teğet geçen krizin medya yansımaları da netleşmeye başladı. Akşam Gazetesi Ramazan Bayramı’ndan bu yana maaşları ödemekte zorluk çekiyordu. Tam da bu dönemde Amerika’ya gidip, içtiği şarapları anlattığı için tepki çeken Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut görevinden alındı. Yerine Ankara bürosundan, muhabir kökenli, acar gazeteci İsmail Küçükkaya getirildi. Söylenene göre Küçükkaya yönetimindeki Akşam’da, köşe yazarlarından ücret istemediklerini belirten…
Bir röportajımda kadın yazarlar soruldu, Nuray Mert, Perihan Mağden, Vivet Kanetti, Kırıkkanat, hatta Meral Tamer, bu son ismi yazmamışlar, önemlidir, dedim. Röportajı yapan, peki Ayşe Arman, Pakize Suda diye araya girdi, “tenezzül etmediğim isimler üzerinde laf söylemek zorunda bırakmayın beni” dedim…
Comments are closed.
Bu ne olm, herkes the office izlesin. Artik boyle, ben soyleyecegim siz izleyeceksiniz. Son bolumu izlerken komaya girdim yine. Komedi dizilerini ve fimlerini arkadasla izlemek lazim, anira anira birlikte gulunce gulme efekti ikiyle carpiliyor ve icinizdeki enerji bosaliyor. Tek basiniza cok tehlikeli. Mesela ben office izlerken defalarca yere atlayip 3-4 dakika yerde debelendigimi bilirim. Yanda gulme efekti saglayan adam olmayinca tam verim almak icin yeri yumrukluyorsunuz. Yalniz ben zemin kattayim tabii, oyle bir avantajim var, siz yumruklamayin yeri. Yataginizi yumruklayin onun yerine, o da iyi. Benim burada hicbir arkadasim komediden anlamiyor, hep osuruktan seylere guluyorlar o yuzden tek basima izliyorum ve boyle oluyor. Kismet.
Bizim tayfa Lost izlemiyor sanıyorum 🙂 Yine de linkleri vereyim ben:
http://netload.in/dateiJUHGpwBlTr/lost.s05e01.hdtv.xvid.pushercrew.avi.htm
http://netload.in/datei6ZgP36FHd8/lost.s05e02.the.lie.hdtv.xvid-2hd.avi.htm
eyvallah Reşat 🙂 Bir arkadaşım istiyordu. Ben sıfırdan izlemeye başlıyorum. şu okulu halledeyim 1-2 haftaya 🙂 Bu arada az kaldı siteyi yasaklatacaksın adnana 🙂
2. Bölümde sevimli kahramanımız hugo 4 sezonu bir çırpıda annesine özetlemiş. Aslında düşünüp okuyunca hepimiz hugoyuz. 🙂
***spoylır***
Düştük…
…ama şu çılgın adaya.
Kurtarılmayı bekledik ama gelen
giden olmadı.
Sonra bir duman canavarı vardı…
…adada başka insanlar vardı.
Onlara diğerleri dedik ve bize
saldırmaya başladılar.
Bazı ambarlar bulduk…
…birinin içinde her 108 dakikada
basman gereken bir tuş vardı…
O kısmı hiç anlayamadım.
Ama… diğerlerinin ambarlarla
bir alakası yoktu.
Onlar Dharma girişimcilerini işiydi.
Ama hepsi ölmüştü.
şimdi de bizi öldürmeye çalışıyorlar.
Sonra diğerleriyle iş birliği yaptık.
Çünkü daha kötü insanlar gemiyle
geldiler.
Desmond’un kız arkadaşının babası
onları bizi öldürmeleri için yolladı.
Biz de onların helikopterini
çaldık…
…ve gemilerine uçtuk, ama patladı.
Adaya da geri dönemedik…
…çünkü ortadan kayboldu. Sonra
okyanusa düştük…
…ve bir süre sürüklendik.
Ta ki bir gemi gelip bizi
alana kadar.
O zaman, altı kişi kalmıştık.
O kısım doğruydu.
Ama…
Ama insanların geri kalanı…
Uçaktaki insanlar…
Hâlâ o adadalar.