Devinim teyze
Her sabah aynı otobüse binip iş hayatının monotonluğuna yelken açanlar bir el kaldırsın bakalım? Evet, muhtemelen bu yazımda bahsedilenleri sizler daha iyi anlayacaksınız.
Aslında şimdi ben bu konuyu daha geniş tutup, etraflıca bir toplu taşıma faciası yazısı yazmak istiyordum, kim bilir o da belki bir dahaki yazımıza artık.
Baştan söyleyeyim, ben aslında Alpay Erdem gibi teyzelere karşı önyargısı olan bir insan değilim. Evet genel anlamda ben de teyze kavramına (akraba olana değil, kavramsal olanına) pek sıcakkanlı yaklaşan bir insan değilim, ama teyze gördüğünde olanca hızıyla ortamdan kaçmak isteyen bir insan da değilim. İki arada bir derede kalıyorum desem yalan olmaz. Yani teyzenin bana karşı olan tutumuna bağlı olarak benim de tavrım değişecektir. (Burada bir parantez açıp, benim şu asıl bahsetmek istediğim konuya bir türlü girememe sorunuma da bir şekilde çözüm bulunması gerektiği konusunda ciddi ricam olacak, mümkünse “Bahse girerim Tosun’un bahsetmek istediği konuya ilk paragrafta girmesini isteyen 1.000.000 kişi bulabilirim” tarzı bir feysbuk grubu kurulsun, bu konuda ciddi önlemler alınmalı artık…)
Bu kadar laf kalabalığından gayri konuma girmek istiyorum. Her sabah kullandığım ve artık her sabah 45 dakika içinde ömrümden 45 gün götüren ekspres Mecidiyeköy otobüsünde ( tam numarasını verip rencide etmek istemiyorum şimdi), ömrümü tüketen faktörlerden birisi de bu Devinim Teyze işte. Şimdi size fiziksel konsepti biraz tarif edeyim, daha doğrusu önce neden teyzenin adının Devinim Teyze olduğundan bahsedeyim. Şimdi kocaman bir gövde düşünün, ve o gövdenin üstünde cücük kadar bir kafa olduğunu düşünün. Evet buraya kadar her şey normal, her yüz insanın belki de otuzunda denk gelebileceğimiz bir durum. Ama teyzenin bu insanlardan farkı, gövdenin altında ayaklar yok, teyzenin yuvarlak gövdesi yeryüzünde yuvarlanarak ilerlerken, kafa sürekli tepe noktasında sabit kalarak, yerçekimine meydan okuyor, ve hareket esnasında gövdenin altında kalmaktan kurtuluyor. Yahu, bir nevi erke dönengeci gibi bir şey işte. İmkansızı başarmaksa, bu da imkansızı başarıyor nedir yani. Ama karşıdan gelirken bir görünüşü var, aboo diyesi geliyor insanın, düşünün kocaman bir cisim lambur lumbur üzerinize gelirken, tepesinde üzerinde iki adet göz olan bir yuvarlak, o göz farzettiğimiz yerlerden alevler saçarak size geliyor. Tesadüfen bir keresinde otobüsün en arkasında sırtımı arka cama yaslamış ayaktaydım, Allah’ım ben böyle acı çekmedim hayatımda ya, teyze gerçekten üzerime doğru geliyordu, filmlerdeki gibi, şöför de aniden gaza basacak oldu, teyze hızladı, devine devine üzerime doğru akıyor artık, gelmekten çıktı bu, üzerime doğru yağmaya başladı. Ben dua etmeye başladım, otobüs aniden saatte 120 km hıza çıksın ve bir yerlere çarpsın, yoksa beni ani bir frenden başka bir şey kurtaramazdı hani. Allah’ım gözümde otobüsün koridoru var bir tek, diğer her yer kararmış, ve Teyze üzerime doğru gelmekte hala, bir nevi bir Technodrome edasıyla. Nasıl kurtulduğuma bugün ben de şaşıyorum, yüce Rabb’im canımı bağışladı, o Technodrome’un yanından bir kol oluştu da otobüsün demirlerine tutundu. Yoksa şu an, bu satırları yazamıyordum.
Neyse, demem o ki, biliyorum Devinim Teyze tek değil, benzerleri yurt çapında dağılmış durumda, devlet görev başına, bu ülkenin insanlarını devinim teyzelerden koruyun! Tosunlar ölmesin, şeker de yiyebilsinler…
Al Bundy’nin yeni bir fat woman macerasini izliyormus gibi hissettim tosun. No Ma’am Turkiye burosu basina gecirelim seni.
Yaşasın her sabah evinin önünden servisle alınanlar birlikteliği! Kahrolsun İETT kurbanları 🙂
Ben anlamadım yazıyı doğru dürüst okuyamadımda aslında. Bir grup kurup geleyim kafam dağılır o zamana kadar, taze beyinle bir daha okumaya çalışırım.
Tarihe not duselim, otobusumu degistirdigim icin artik devinim teyzeyle denk gelemiyordum uzun suredir. Gecen hafta bir sabah (yaklasik 8 civari), Eminonu’nde Uskudar motorundan inerken gordum. Kanimca tasinmis olabilir karsi taraflara. Ey Anadolu yakasi sakinleri, dikkatinize…