süper lig

Süperlige Hoşgeldin Refetspor (Fasulyeden İletişim Hiz.Tic.A.Ş)

Süperlige Hoşgeldin Refetspor (Fasulyeden İletişim Hiz.Tic.A.Ş)

“Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları” temalı bir yazı vardı aklımda ama yoğun futbol gündemi nedeniyle gözler cadı kazanlarına çevrildi. Aslında bir bakıma aynı şeyler. Gönlümüzün içindekilerden biri de Futbol. Gerçekten futbol mu tabi o da tartışılır, onun etrafında dolaştığı hikayeler belki. Balıkesir’in maçını izlerken ve akabinde şehre asılan büyük bayrakları gördükten sonra aklıma geldi. Balıkesirli pek esnaf yok. Eskiden peynirciler Manyas’lı olurdu. Yoğurt satarlardı….

Bursaspor şampiyon olsun…

Bursaspor şampiyon olsun…

Makyavelizm sosuyla bezenmiş “Ben olmazsam rakibim de olmasın” düsturunun aksine taraftarın amentüsü “Ben olmazsam kimse olmasın” şeklindedir, yani aslında öyle olmalıdır. Son haftalara geldik, ana gündemimiz şampiyonluk… Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum matematik olarak şampiyonluk olasılığını barındırsa da, oynanan futbol ve ortaya koyulan arzu, istek göz önüne alınırsa bunun çok da mümkün görünmediği ortada. Fenerbahçe taraftarının da -fazlasıyla iyimserleri ve agnostikleri bir kenara koyarsak- “Cimbom olmayacaksa…

Çiftlik

Çiftlik

Kafasına göre iş yapan adama “Tabi oğlum yaparsın babanın çiftliği zaten” denir ya bu cümle Türkiye Süper Ligi’ne cuk diye oturuyor son yıllarda. Muhteşem Haluk Ulusoy (!) yönetiminden bu yana Federasyonda bir çiftlik durumu hâkim. Kimin eli kimin cebinde, kim kime ne yapıyor belli değil. Tabi biz o kadar Fenerbahçe, Galatasaray derdine düşmüşüz ki asıl önümüzde yaşanan rezillikleri görmüyoruz. Yıllardır “Burası Patagonya değil” söylemleri ile…

Bu Semtin Çocukları

Bu Semtin Çocukları

Bu hikâyede geçen kişiler belki gerçektir, belki hayalidir belki de yazarın işine geldiği gibidir. Nasıl isterseniz öyle olsun bizim için fark etmez. Her şey cuma akşamı başladı. Saat sekiz buçuğa doğru Deniz Birahanesi’nde toplanmaya başlayan bu semtin çocukları yarı final maçının heyecanına çoktan girmişlerdi. Çerezin dışarıdan alınıp getirildiği bu küçük ama sıcak mekânda başlama vuruşu beklenilmeye koyuldu. Zaten az sonra başlayacak maçtan çok pazar günü…

Sus dedik mi, susulacak!

Sus dedik mi, susulacak!

İnönü’de Sus işareti bir Fenerbahçe klasiğidir. Bir hafta öncesinde “İnleyen Nağmeler…” diye başlayıp, 91. dakika kapalıya karşı “Şampiyonluk yarınlara kaldı…” diye bağırmak tribünlerin amentüsüdür. Beşiktaş kalesine aşırtma gol atmak ise ne kadar kazma olursanız, ne kadar formsuz, ne kadar acıların çocuğu suratlı olursanız olun; ne kadar sezon boyunca taraftarınızı kanser ettiyseniz, ne kadar saç baş yoldurduysanız yoldurun Fenerbahçe’de forvet olmanın yegane şartıdır. İnönü’de beyinlere kazınan…

Süper Lig yeni takımlarını seçerken…

Bank Asya 1. liginde 2007-2008 sezonu geride kalırken Süper Lige yükselen 3 ekip Kocaeli, Antalya ve Eskişehir oldu. Tabi tribünler açısından bakacak olursak 2008-2009 sezonunda Süper ligde çok güzel deplasmanlar olacağı kesin. 16 Mayıs Cuma günü Ali Sami Yen kapalısında başladığımız futbol-tribün maceramız 18 Mayıs Pazar gecesi nihayete erdi. Bu mücadeleler neticesinde gülen taraf Eskişehir oldu. Play-off’larda mücadele edenler bu seneki gibi tribünü sağlam takımlar…

Tiksindim lan futbolunuzdan!

Tiksindim lan futbolunuzdan!

Pek bir Süper Lig’in sonuna doğru ilerledikçe, artık bir ritüel haline gelmiş futbol kavgaları da sahnelenmeye başladı. Biz de, ülkedeki milyonlarca insan ile birlikte en ön koltuğa kurulup izlemekteyiz sergilenen oyunu. Kutsal ittifak, TemizLigciler derken bu senenin mevzusu da “Beyaz Sayfa” oldu.

Seyircisiz seyir zevki

Seyircisiz seyir zevki

Türk futbolu ve futbolseveri olarak gelişmenin şirazesi olarak hep Avrupa’yı görmüşüzdür haklı olarak. Avrupa’da söyle, Avrupa’da böyle cümleleri sadece futbolda değil tabi, tüm sosyal mavralarda önümüze çıkmakta. Ben de öyle başlayacağım cümleye, hatta yazının ana fikrini tek cümlede özetlemek en güzeli. Avrupa’da iç saha maçında 50 taraftarı tarafından desteklenen bir takım yok kardeşim, 2 kere 2 dört, 5 kere 10 50…