İ. Melih Gökçek
Ankara’yı ve bilhassa tüm Türkiye’yi, bu sürrealist belediye başkanından kurtaracak her türlü girişimi, oluşumu, başkan adayını ve hatta uçan kuşu, boka konan sineği bile, herşeyi ya, herşeyi destekliyoruz!
Kamuoyu gündemini meşgul edecek olan, yeni oyuncağımızın ismi Nabucco. Çok değil, birkaç gün daha bu konu ile yazılacak, çizilecektir. Sonra da proje bitimine, hani 2015’ler filan, kadar unutur, o zaman yeniden hatırlarız. Avrupa Birliği’ne biz giremedik, ve hatta yanından bile geçemedik ancak TV kanallarının, gazete sayfalarının avaz avaz anlattığına göre bizden önce borumuz giriyor yaşlı kıtaya. Aferin bize. Lakin nedir bu boru hattı ve bize…
1960’lı yılların başında, bir Ankara gazetesinin birinci sayfasında “üç sütun” bir başlık vardı: “Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ…” Neden, ne yapmıştı da vatan hainliğine “hâlâ” devam ediyordu? O günlerde gazetelerde bir haber daha vardı: “Amerika, Türkiye’ye 120 milyon lira hibe etti.” Nâzım Hikmet’in bu habere, bu hibeye tepkisi şuydu: “Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz.” İşte Nâzım Hikmet’in “hâlâ” devam eden vatan hainliği buydu…
TÜBİTAK’ın ünlü popüler bilim dergisi Bilim ve Teknik çalışanları, Darwin’in 200. doğum günü ve Türlerin Kökeni adlı efsanevi eserinin 150. yayınlanış yıldönümü sebebiyle mart sayısında Darwin ve Evrim özel dosyası hazırladı. Uluslararası Biyolojik Bilimler Birliği (IUBS) ve UNESCO’nun tüm dünyada ilan ettiği Darwin yılı kapsamındaki bu jest, TÜBİTAK Başkan Yardımcısı ve Bilim Teknik Dergisi Yayın Kurulu üyesi Ömer Cebeci’ye takıldı. Darwin ve evrim teorisiyle ilgili…
“Tesadüf, şans, kısmet, yapacak bir şey yok” Bu kelimeler hayatın her alanında kulandığımız -özellikle son dönemlerde çok sık-, anlamını derinleştirmeden, sorgulamadan bazı olayları açıklamaya çalıştığımız zamanlara aittir. Acaba gerçekten insanoğlu çaresiz midir yoksa çaresiz mi bırakılmıştır? Uyutulan, kandırılan, tepkisizliğe alıştırılan toplumlara, çare diye sunulanlar nedense hep mistik öğeler olmuştur. İlahi kader, takdir-i ilahi, bu dünyanın bir de öte tarafı var gibi. Mehmet Akif Ersoy da…
Üst üste gelen özelleştirmeler, buradan gelen milyarlarca dolarla ödenen dış borçlar ve ekonomideki sanal gelişmeler, cari açığın hızla büyümesi, sıcak para tehlikesi derken çoğumuzun aklına gelen “Peki Tüpraş’ı, Petkim’i satıyoruz da, ya sonra?” sorusu. Geçenlerde gözlerden kaçmadıysa hepimizin okuduğu akarsuların özelleştirilmesi ve “Ne yani boşa mı aksın bu sular?” açıklamaları.
Abdullah Gül yazılarından da sıkılmıyor değilim aslında. Ama o makama yakışmayan adamın, o makama yakışmayan icraatlerini görmezden gelmek de mümkün değil. Arap kralları, İran cumhurbaşkanlarından sonra sıra Ermenistan’a gelmiş olmalı ki, ortada fol yok, yumurta yokken reis-i cumhurun Ermenistan’a gideceği açıklandı. Neymiş Erivan’da milli maç varmış da, Ermenistan’dan da resmi davet gelmiş de, ee icabet etmek lazımmış da, yoksa ayıp mı olurmuş, ne olurmuş da,…
Comments are closed.
Ohaa, siteye girince kocaman bir melih kafası!
Melih gökçekin en yakın rakibini ikiye katlayabileceği muhtemelken, bu duaların kabul olması biraz zor olucak sanırım.. Chpnin Karayalçın yerine başka aday göstermesi gerekirdi. Hatanın boyutu yerel seçim sonuçları açıklandığında görülecek. Sadece büyükşehir değil neredeyse ilçelerin tamamında akp çok iddialı. Chp Büyükşehiri alabilmeyi düşünürken Akp ise Chpnin elindeki son ilçeyide alıcaz diyor. Deniz baykal ve ekibinin Akp karşısında siyasi beceri açısından çok geride kaldığı fikrindeyim.
Mesele CHP, AKP meselesi de değil. Bizzat Melih Gökçek meselesi. Bu adam hala belediye başkanı seçilebiliyorsa, hala ve hala benim evim yok, param yok, bik bik bik ötebiliyorsa, dahası insanlar da hala bu herife inanıyorsa ben bu ülkenin halkının idrak ve zeka seviyesinden şüphe ediyorum. Benim için olayın tek mühim noktası bu. Ulan oğlunun altındaki Porcshe araba ne peki? Araba yıkama işi yaparak mı aldı bu arabayı diyen birisi de çıkmıyor. Çıldıraöğğmmmmmmmmmmmm!
Siyasi beceri konusu tartışılır. CHP lehine değil tabi. AKP’nin başarısının ana noktası siyasi beceri değil aslında, Türk tipi siyasi beceri dersek daha doğru olur. Popülist, kavgacı, din soslu, yeri geldiğinde herkesten demokrat, yeri geldiğinde herkesten daha milliyetçi, hatta faşist, yeri geldiğinde de hümanist, insan hakları savunucusu… Nabza göre şerbetlerin ülkesinde en becerikli şerbetçi… Bir de kömürcü, beyaz eşyacı… Mis…
“Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar’a Türkiye’yi dar etmezsem bana yazıklar olsun. Ben DeA’yi, Emin Çölaşan’ı tarih yaptım. Seçimden sonra Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar’ı tarih yapacağım inşallah…”
Ateş olsa cürmü kadar… Saltanatın yıkılacağına dair ibareler alınca delirdi haspam…
Sağ oylarını böldürmemek, kendisine oy verilmesini sağlamak için “Gökçek Gidecek, Sol Gelecek” diye bilbordlar hazırlamış hahahah, ne ileri görüşlü, ne vizyonu geniş adammışsın sen ya, kıymet bilmiyoruz resmen…
SOL u da böyle italik yazmış 🙂
ya diğerleri diyesi geliyor insanın..Onlar gerçekten SOLcu mu peki ?