Kan ağlayanlar, kanı ağrıyanlar…
Sık sık söylenedurur, söylemişimdir, bambaşka bir coğrafyadır burası. Kanla doğar, kanla yaşar, kanla ölürsün. Kan içinde ölürsün, kıpkırmızı. Okula giderken ölürsün bazen, bazen askere çağırırlar ölü dönersin evine, evinin önünde öldürülürsün belki de. Evde, işte, trafikte, her yerde ölürsün bu ülkede ve her şekilde.
Belki bir Temmuz akşamında, sıcaktan bunaldığın bir Pazar günü bu ülke insanının en gönülden katılımcı olduğu sosyal aktivitesine (Sokakta dolaşıp çekirdek çitlemek) dahil olmuşsun. Belki eşini, çocuğunu almışsın yanına ve o an tek derdin çocuğunun dondurmayı bir türlü doğru düzgün yiyememesi, üzerine bulaştırması. Sağlam bir kalayladın belki çocuğu, o da ağladı belki. Sense hayatına devam ettin. Ettiğini sandın.
Sonra karanlık bir aydınlanma oldu hemen yanında. Müthiş kanlı bir gürültü, alabildiğine kanlı hem de. Tam yanında hatta göğsünde, ciğerlerinde… Tuzu ile dudağını kavuran çekirdek alev aldı. Kaymaklı, çikolatalı dondurma eridi. Daha bugün kontör yüklediğin telefonun patladı, paramparça oldu. Oğlana yeni aldığın afilli spor ayakkabısı havaya fırladı, gördün. Hanımın altın bileziği, kızın tokası yandı, kül oldu, yok oldu. Hayatın bitti adam, kan boğdu gözlerini. Gözlerinden iki damla yaş bile akamadı kızının parçalanmış bedenini gördüğün o saniye. Ölmekle meşguldun. Ulan iki damla yaşı çok gördüler sana. Bu coğrafya kanla doğurduğu evlatlarını, kanla koyar toprağa. İki damla huzur ararken hem de. İbo Show tam gaz sürerken ATV’de…
Başımız sağolsun.
Simdi ben tutup da, daha uzerinden 24 saat gecmeden Kuzey Irak’ta birden baslayan Kurt-Turkmen gerginliginden bahsetsem, uzun sure sonra birden parlayan Irak-Turkiye yakinlasmasindan dem vursam, parmaklar isaret etmesine ragmen pkknin olayi ustlenmemesini ilistirsem, yazsam da yazsam…
Ne faydasi olacak dun olenlere sanki? Ne demeli bilmiyorum ki…
Mekanlari cennet olsun diyebiliyorum sadece…
dea en aci bicimiyle olani biteni tarif etmis aslinda. Terorun, masum insanlari oldurmenin hicbir neden icin sempati duyulacak yani olmaz ama bu kadar sapikcasini, bu kadar caresizcesini ilk kez goruyorum. Her kucuk sehirde vardir boyle caddeler, yaz geceleri insanlar bir asagi bir yukari yurur. Cocuklar icin yaz geceleri anne babalariyla gezip dondurma yeme firsatidir, o yuzden heyecanla beklerler aksam yuruyusunu. Bu heyecani tarif etmeme gerek yok, bunu bilmeyen cocuk yoktur zaten. 10-12 yasindan sonra anneniz babanizla cikmasaniz bile kardesiniz, arkadaslarinizla cikip o caddede ya bisiklet surer ya yurursunuz, bazen elinizde cekirdek bazen dondurma olur. Istanbul’un gobeginde ama bu ufak sehir olma ozelligini kaybetmemis semtlerden birisi. Orada ne bir asker, ne bir polis, ne de kendini savunacak bir insan var. Boyle bir saldiri nasil yapilir, hangi mantikla yapilir akil sir ermiyor. Terorun kendini aklamak icin kullandigi vicdansiz argumanlar bile bu kadar vicdansizligi tarif etmeye yetmiyor. Vicdansizlik bile degil baska bir sey bu.