Kimin için ağlıyoruz?
Bir alışveriş merkezi medyanın post-modern gelinlerinden Sinem’i çağırmış .. Medyanın diyorum; çünkü böyle bir yaratığı Türk halkının benimsemesi mümkün gelmiyor bana.. Post-modern diyorum; çünkü babaannem böyle gelin olmamıştı, annem de.. Neyse ev hanımı bakışlı, gayet teyzem duruşlu bir kadın kapmış mikrofonu önünde Sinem var.. Diyor ki teyzem “Buraya Semra Hanım da geldi.. bilerek pazar günü geldi.. çünkü kimsenin işi yok, kalabalık olur diye.. Ama bak sen haftaiçi iş saati geldin ama bu kadar insanı Semra Hanım göremedi, Biz senin için geldik, SENİN İÇİN GELDİK..” Büyük harfle yazdığım kısmı da mikrofonu sağa sola titreterek ve gözlerini faltaşı yaparak, terlerini akıtarak, kıpkırmızı bakınarak söylüyor..
Sonra yine gayet teyzem duruşlu başka bir kadın Sinem’e “Komşumdan borç aldım 100 kontör aldım, hepsini sana yolladım” diyor, ağlayarak.. Sinem gelinimiz de o sırada çok büyük ihitmalle “Nasıl kandırmışım lan salakları, helal bana” gururunu yaşarken teşekkür ediyor teyzeme, teyzemlere.. Alkış, Tezahurat, Çoşku..
Sonra o ağlayan teyze bakışını aklımın bi yerine yazıyorum.. Geçmişimdeki başka bir kadının gözyaşları akıtırken ki bakışına çok benziyor çünkü.. Düşünüyorum uzun bir süre, sonra birden bire telefon çalınca aklıma geliyor o bakış.. Babaannem arıyor.. Evet diyorum, ben bu bakışı babaannemden hatırlıyorum.
Sonra, 5 yaşıma sanırım, çocukluğuma dönüyorum.. Evimizde sobamız yanıyor, TRT’den haberler izleniyor tüm ailecek.. Haberlerdeki soğuk ses bilmemnerenin neresinde düşen uçakta 60 vatandaşımız hayatını kaybetti diyor.. Babaannemin gözyaşları akıyor birdenbire.. Dualar okuyor kendince, amin diyor, sonra da bize dönüp başımız sağolsun diyor.. Evet o bakış..
Yurdumun bir yerinde birileri ölüyor, babaannem ağlıyor.. Sonra yurduma ne oluyorsa oluyor, Sinem diye bir kaşar ekrana çıkıyor, babaannem yaşındaki kadın ağlıyor.. Nasıl oldu tüm bunlar?
Bu ülke IMF, Dünya Bankası, Kuzey Iraktaki sorun, ABD’nin iki yüzlülüğü, bilmem ne hepsini atlatır, enseyi karartmayalım.. Ya da yaşar gider böyle hiç koymaz bize.. Milyarlarca dolar dış borç, ılımlı İslam modelleri, hortlatılmaya çalışılan toplumsal huzursuzluk.. Hepsini daha önce de yaşadık.. Şu veya bu şekilde atlattık, yada hayatımızın bir rutini haline soktuk.. Ama gözyaşlarımızı nerelere akıttığımız sorusuna verilen cevap gösteriyor acıklı halimizi.. İşte bu çok ağır gelir bu ülkeye.. Vatandaşının ölümüne akıtması gereken gözyaşını ekranda kendini pazarlayanlara akıtırsa bu ülkenin insanı, bu ülke için artık çok geç demektir..
Bu ülke insanı için çok geç demektir.