Oradaydık: BÖ Ödül Töreni
Juvenal henüz daha İ.S. 55 yıllarında Roma halkının yozlaşması üzerine “Yergi yazmamak zor iş” demiş. İsa’dan epey bir sonra, 2000’li yıllarda, Juvenal kalkıp gelse, okusa ne der bilmiyorum ama, FasulyedenKom olarak kendi meşrebimizde 5 senedir yergi yazıyor, çiziyor, yorumluyoruz. Mecmuanın Sokak Çocukları, bu 5 yıllık serüvenlerinin en ilginç, en heyecanlı gecelerinden birisini Blog Ödülleri sayesinde yaşadı kuşkusuz. Gazetelere konuk olmalar, ödül törenlerine davet edilmeler, gelen onlarca tebrik maili filan hiç de alışık olduğumuz şeyler sayılmaz. Blog Ödülleri törenine dair birkaç detay var, anlatmamız gereken. Sonrasında bu konuyu bir daha açmamak üzere kapatmak niyetindeyim.
Öncelikle Blog Ödülleri’ni organize eden ve bizim de bu heyecana dahil olmamızın önünü açan başta Eray Bey olmak üzere tüm bloglama ailesine teşekkür ederiz. Yarışma öncesinde, sırasında, sonrasında sorduğum onlarca soruya, attığım onlarca maile büyük bir sabır ve sıcaklıkla cevap verdiler, sağolsunlar. Gerçi Eray Bey son mailde beni mekanın bodygardlarına dövdüreceğini ima etti ama anlamamazlıktan geldim, geçiştirdim.
Gerçi insan korkmayagörsün bir kere, “lan acaba hakikaten dövdürür mü” diye düşünüp davetiye sistemine kalabalık bir ekip olarak çöktük. Hepsi birbirinden apaçi, atılgan, sempatik ama ürkütücü altar, dellez, canoğlan, erk, ağa, ozan, igor, werdure, burçay, celal kadrosundan mürekkep FasulyedenKom tayfası olarak arz-ı endam eyledik. “Kim lan bu FasulyedenKom?” diyenlere en afillisinden cevabımızı verdik, geldik.
Ödül töreni sabote edildi, madde bağımlılarına destek, hollandalıya köstek olundu. Kokteylin başlangıcında şeklimiz şemalimiz belli edildi. Garsonlarla kanka olundu. Tüm yemek servisi, mutfaktan çıkan garsonların koluna girilerek domine edildi. Tezahüratlar yerinde ve zamanında girildi. Dea’ya yengeç dansı yaptırıldı, beceremedi. Faruk Ilgaz tesisi esas duruşta bekletildi, bizim gelmemizden mütevellit tüm güvenlik önlemleri kırmızı seviyeye çıkarıldı.
Erk gayet güzel özetlemiş, üzerine laf edilmez ama şöyle ucundan kenarından iki kelam edelim. Öncelikle sanıyorum ki 2010 yılında düzenlenecek Blog Ödülleri’ne katılma şansını 2 Mayıs akşamında yitirmiş bulunmaktayız. Başka bir yarışma, başka bir ödül, başka bir kokteyl bulmamız lazım kendimize. BÖ’den ekmek çıkmaz artık.
Blog Konferansı ve Ödül Töreni Fenerbahçe’de Faruk Ilgaz Tesisleri’nde yapıldı. Ulvicanoğlan ve Celaloğlan erkenden gittiler Kalamış’a. Dışarıda bira içtiler, sıkılınca konferansa girdiler, sıkılınca dışarıda bira içtiler, sıkılınca konferansa girdiler. Biz de işlerimizi bitirip saat 19:00 civarında dahil olduk sürece. İçeri giriş, kayıtların yapılması, boyun askılıklarını almamız ile birlikte igor hemen bara yanaşıp “bira var mı bira?” diye sordu. Olumsuz yanıt alınca da, kendisi sormaya çekindi (hayret) ve her 5 dakikada bir atadığı yeni bir yüz ile tekrar tekrar sordurdu. Ama aldığı cevaptan hiçbirimiz hoşnut olmadığımız için dışarıda sigara tüttürmeye başladık.
Burada genellikle benim üzerime dönen, anlamsız ve de aslında hiç komik olmayan bazı geyik denemeleri vardı ki, o kısmı hızla atlamak niyetindeyim. Ağa’nın Kanadalardan, beraberinde getirdiği domuz gribi virüsü ile ortama dahil etmesiyle daha bir havaya girdik. Vur patlasın, çal oynasın muhabbet, alkol servisinin de başlamasıyla zirveye doğru adım adım yaklaştı. Aile Blogları kategorisinden kazananların çoluk çocuk yanımızdan geçiyor oluşu zaman zaman muhabbetin +18 bölümlerine ket vurmuş olsa da, hayvan olmayagörün, bazen durdurulamaz raddeye gelebiliyorsunuz. Aile bloglarından da bu vesileyle özür dilemiş olalım. Muhteviyatı bira, votka, şarap, rakı şeklinde olan alkol servisinin bira ve votka kısmından faydalandık. Bir ara Ağa’yı Hıncal Uluçvari bir duruşla şarap içerken gördüm ama kitle olarak rakı servisini çok geç farkettik, hüzne boğulduk.
Muhabbetin koyuluğu ve çekiciliğinden olsa gerek Efes Pilsen’den bir arkadaş, “abi şu muhabbeti kamera önünde yapmaya ne dersiniz?” diye sokuldu. Mevzu şu “Benim için Efes…” konseptinde geyik yapılacak, bir fırt buz gibi biradan alınacak, “oh ulan hayat bu be kardeşim” bakışı atılacak, böylece bünyelere “siz de Efes içerseniz, böyle on numara insanlar olursunuz, hadi bakimm tekel bayiine” mesajı verilecek. Oraya damlayıp, hem bireysel, hem de topluca Efes için reklam filmi çektik. Ücretleri banka hesaplarımıza transfer ettirdik. Burada Kral Murat abimizin (Murat Kahraman) ertesi gün oynanacak olan Beşiktaş derbisi ile ilgili sloganları ve reklam fikirlerini biz çok benimsesek de kameraman arkadaş “yok abi olmaz, patron kızar” deyince ısrar etmedik, ertesi gün atacağı golden habersiz bir şekilde Guiza’ya salladık durduk.
Girişteki muhabbet sona erince içeriye geçtik. Anam bir de ne görelim, sigara böreğinden, mantarına, köftesinden, patlıcan salatasına, abidik gubidik kanepelere kadar on numara atıştırmalıklar bizi bekliyor. İkram ziyadesiyle yerinde. Salonun deniz tarafındaki uzak köşesini mesken ettik kendimize. İlk etapta hatalı bir tercih olduğunu, garsonların en son buraya uğrayacağını, o zamana kadar da tepsilerinin boşalacağını düşündüğümü itiraf etmeliyim. Ama daha sonra tayfa, kendisine yakışanı yaparak 2 garsonu kafaladı. O sıcacık börekler, o ağızlarda dağılan, lezzet abidesi köfteler mutfaktan çıkar çıkmaz ilk durak olarak bizim köşeye aktı. Bu dakikalara da kendisinden bekleneceği gibi Canoğlan’ın “ulan 2,5 kilo patlıcan salatası yedim heralde” söylemi damga vurdu. Tabii salondakiler bu köşedeki hareketliliği görünce götün götün bizim oraya yanaşmadılar değil. Velhasıl-ı kelam tabaklar dolu geldi, boş gitti, bir güzel karnımız doydu 🙂
Ödül töreninin başlamasıyla birlikte tayfa ben sahneye çıkınca nasıl tezahurat edeceğini düşünmeye başladı. Ben olayın hangi boyutlara sıçrayabileceğini iyi bildiğimden “Yapmayın, etmeyin”lerde derman aradım kendime, ama bulamadım. Bu noktada yine Kral Murat Abi’nin tayfayı gaza getirici bir rol üstlendiğini, “yıkarız lan burayı” tarzı yaklaşımlarla gayet ağır abi profili çizdiğini hatırlatmak gerekiyor.
Sıra henüz bize gelmemişken ilk taşkınlık spor kategorisi açıklanırken yapıldı. Uçan Hollandalı tayfası, başta Tuncay Yavuz kusura bakmasın ama bizim hasta Fenerli kitle, Flying Dutchman anonsunu duyunca “Hepimiz papazız, papazın çayırıyız!” şeklinde yıktı koca salonu. Yetmedi kültür-sanat gibi nezih bir kategoride birinci olan ve kendi içlerinde gayet sevimli, börtü böcek bir konsepti olan maddebagimlisi.com anonsunda ise “Hepimiz madde bağımlısıyız”, “Alması bir dert, sarması bir dert bıktım illallah” gibi çirkin, yersiz, çocukların bedensel ve zihinsel gelişimini olumsuz etkileyebilecek densiz şakalarını yaptılar. O sırada “Abi maddebagimlisi.com kardeş sitemiz olsun mu?” gibi teklifler de gelmedi değil. Olumlu bulduk, görüşmelere başlıyoruz hemen.
Sıra yavaş yavaş bana gelirken, yüzümde saklayamadığım, ciddi bir gerginlik hasıl oldu. Neticede bünye alışkın değil böyle şatafata. 2008’in aksine, ödül alanların 3-5 cümle konuşma yapmaması gayet olumlu ve yerinde bir karar olmuş, ama keşke organizasyon komitesi bunun yanı sıra, ödül almaya çıkanların ardından tezahurat yapılmasını engelleyecek önlemleri alsaydı. Almamışlar, hiç yakışmadı güzelim organizasyona 🙂
Şimdi efendim, tasvir edebilirsem eğer, kafanızda canlanır belki. Eşşek gibi kocaman bir salon, içeride çoğu alanında uzman 200’e yakın insan, topluluk kategorisi birincisi FasulyedenKom’un adını muhtemelen ilk defa duymuşlar ve merak içindeler “kim ki bu herifler, nası bir toplulukmuş bu” diye. O sırada FasulyedenKom adına Dea davet ediliyor sahneye. Ve salonun en arka, ücra köşesinde ellerinde sigara böreği, köfteler dolu tabaklarla 12 kişilik bir apaçi topluluğu benim yengeç dansı yapmam konusunda ısrarcı cümleler sarfediyorlar. Salondaki kristalize, iki kere rafine blog camiası da “noluyor lan?!” surat ifadesi ile olan, bitene anlam vermeye çalışıyor.
Çıktım sahneye, susacakları yok, dedim ulan bu saatten sonrası tufan, kimin umrunda. Yengeç dansı yapmadım ama aldım ödülümü, maraton koşmuş, birinci gelmiş, Etiyopyalı atlet şekli çiçek sallamacılık, ödül öpmecilik (yok lan öpmedim aslında, yazmış bulundum üşendim silmeye) falan derken indim geldim tabii ki… Bizim tayfanın yanına gelince kristal ödülü birisi, Coca-Cola’nın tükenmez kalemini birisi, Letoonia Resort’un davet mektubunu birisi, TTNET’in ücretsiz Wi-fi hediyesini birisi kaptı hemen. Elimde çiçeklerle kalakalınca da Murat Abi stili, canoğlana verdim, rahatladım.
Ödüllerin ardından alkol servisine doğru son bir sorti yaptık, sonra arabalarla taksime yollandık. Yolda bağırmaya devam eden silme apaçi dolu iki araba, birbirilerinin önüne kıra kıra, “alemin kralı bobiler” ve kontrası “fasulyeden, fasulyeden ulan” diye bağıra bağıra köprüye kadar yollandık.
Taksim’e varınca bildik bir FasulyedenKom gecesi yaşamaya, yaşatmaya başladık. Barça attıkça coştuk, coştukça aldığımız kristal ödülü kırma yolunca ciddi adımlar attık. Netice itibariyle ömr-ü hayatmızda aldığımız tek ödülü de orta yerinden cart diye kırıverdik. Bunda zippo çakmakla ödülü yakmaya çalışan Erk’in büyük katkısı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.
Fotoğraflar Ağa’nın makinasında, sağdan soldan topladığım birkaç foto da evde duruyor. Yer yer ekleriz. İşyerinde yoğun baskı altında yazdığım için imla hataları, anlatım bozuklukları olabilir. Mazur görmenizi rica eder, saygıyla selamlarım. Unuttuğum noktaları da gecenin şahitlerinin bir bir eklemesini bekliyorum. Öptüm kocaman. Kib, babay.
Uçan Hollandalı olayını gözlerim dolarak okudum. Ayrıca Ağa’nın vakti zamanında dediği gibi; “Fasulyeden’i birinci yaparken neden Papazın Çayırı’nı yapamadığımızı” da bilemiyorum. Sonunda Corleone usulü bir hesaplaşmanın içine girilmeden bunun aydınlatılmasından yanayım. Apollonia…
Aile Blogu ne lan? Ayrıca bir aile ve blog söz konusuysa, o ödülü NYG almalıydı. Resmen emsalleri arasında temayüz ediyor, bahtiyar aile tablosuyla. Allah, nazardan saklasın…
Neticede;
Tebrik ederim FasulyedenKom.
Bu tayfayla tanışmamı sağlayan Fenerbasket sürecini de saygıyla anıyorum. Ulvi zamanlardı.
Cok eglenceli bir ödül töreni arifesi, törenin ta kendisini ve sonrasini yasadiginiz özetin her harf araligindan yansiyor =)
Mademki bundan sonra bu konu bir daha acilmamak üzere kapanacak, hepinizi tebrik ediyorum.
Ama tebrik etmekten daha cok tesekkürlerimi sunuyorum. Gercekten bak.
Nedenmi ?
Cünkü böyle okunulmasi zevk veren, ici cidden,ama yani harbiden dolu olan, sulandirilmis bilgi yumagi olmayan bloglar yada internet sayfalari bulmak zor.
Hadi bulma kabiliyeti yüksek olan birisisin diyelim,ama yokki yani dogru düzgün sayfa, öyle bulabilesin..
Saka bi yana. Cidden, harbiden, tesekkürler.
Sizi baya gec ögrendim, buldum,okudum vs..ama bundan sonra birakmam =)
Size türkce karakterleri olmayan klavyemle daha cooooook musallat olacagim =)
Tesekkurler hatchipu.
Baris abi, ulvi zamanlardi diye bitirmissin ya mesajini. Hani manidar mi desem, yoksa icten ice bir mesaj mi vardi o cumlede mi dusunsem, bilemedim.
NO AL ULVIO CANNIBALE!
Barış abi, NYG hele bir yeğeni versin kucağımıza 🙂 Onu da aile kategorisi birincisi yapmazsak, ahan da o ödül, hem de böyle 5 köşeli yıldız haliyle bir taraflarımıza girsin 🙂
“Ulvi, modern toplumların sosyal bir ihtiyacıdır” düsturundan hareketle kardeşim…
bizim için efes değilsin sen fener / tuborg bize yeter
hehe kıyak bir akşam olmuş =)
biz de sizi tebrik eder, devamini dileriz 🙂
Canarino nickli arkadaş
Bu kaçıncı yakalayışım seni
Yarın yazı işlerine gel rozetini ve kalemini bırak
Yeter yahu
İçimizdeki İrlanda’lı….!!!!!!!!!!
Fasulye’den com’u tebrik ederiz efendim elbet….lakin bu Canarino isimli arkadaş yarın bir gün sizi de bir kalemde siler…
her aksam alemlere aktigim icin fotolari gonderme firsatim olmadi, yarin halledeyim bu isi.
ayrica gonullerin sampiyonu papazincayiri. flying dutchman hak ederek kazandi, lafimiz olmaz da ikinci fenerlig.blogcu.com diye bir copy-paste blogu, ucuncu eskrim aktuel. eskrim aktuel ne lan, isin kilicimi actirtmayin bana.
Fırat Topal,
Ulan sanki kaçıyorum da yakalıyorsun. Bizzat sitenin içerisinde de Papazın Çayırı propagandası yaptım. Her şeyi göze almıştım, Çayırın bekası için 🙂
Ayrıca organizasyon tahmin edemeyeceğin kadar büyük (ve çirkin).
Seneye görüşeceğiz.
“Teşkilat-ı Ebediye ül Fenerbahçe”
bu posttan itibaren 2010 yılı için kategorisinde de en kuvvetli aday haline gelmiştir son şampiyon. çok kıyak çok güzel çok keyifli bir akşam olmuş. herkesi tebrik ederim. ne denizi, ne boğazı; bir kadıköy bir de bu ortamlar için istanbul sevdalısıyız. umarız yolu gişeden geçen biri olarak bir zaman buluşuruz.
Aile blogları kategorisi benim de çok ilgimi çekmişti. ama biz daha çekirdek bir aile bile değiliz 🙂 iki kişilik gösteri bizimkisi. zamanla emekle büyüyecek aile sonra layık görülürsek eminiz ki bu cevval guruh bizi layık olduğumuz açık büfenin önüne taşır.
tekrardan tüm fasulyedenkom camiasını tebrik ederim. var olun.
Lan kapatsak mı siteyi acaba, zirvede bırakmak hesabı. Yazıda çok fazla yemekten bahsetmişsin, şık olmamış ( admine gider ). Gayet güzel bir gün geçirdik, öncesinde Kalamış’ta içtik hatta kediye de içirdik salak sızdı sonra. Madde bağımlısı arkadaşlara takıldık, onları da bekleriz sitemize muhabbet olur hem. Hatta ben gaza geldim, onlara misafirliğe gidiyorum bakalım ne ikram edicekler. Barış abi, resmen Gökhan Gönül oldun bloga. Hatchipu seni de blogun Fener’deki ilk zamanlarındaki Tuncay’ı yaptım.
Çok fazla yemek mi? Lan dana gibi yediğini kimden, neden saklıyorsun? Sanki abarttık anasını satayım. Az, biraz insan sansınlar diye bazı detayları yazmamış bile olabilirim 🙂
Köfteler gayet başarılı idi. 🙂 Bu arada sahneden indikten sonra sunucu arkadaşın bizden sigara istemesi, ulvi kişisinin iki elini haya kaldırarak “ağğğbi maddee bağımlıları” repliği unutulacak gibi değildi. Zira sunucu 4-5 saniye duraksadı ne diyeceğini bilemedi. Hızla ortamdan uzaklaştı. Keşke seneye bir daha alsalar bizi. 🙂
Biz madde bağımlısı olarak kendi çapımızda elmaaltshift’i desteklemeye boğulmuş olacağız ki etrafta olan hiçbir şeyi farkedemedik. Kusura bakmayın 🙂 Kardeş olmaya gelince, olalım kardeş de nasıl olacağız mesela? 🙂 bu arada sizi tekrar tebrik ederim odulunuz icin, bir ara biz de kolektifte yarişmayı dusunmustuk, aman diim, iyi etmişiz kültür sanata geçmekle :)))
sevgiler,
maddebagimlisi’ndan deniztan
Ulvi, teveccühün kardeşim. Ben kendimi bir Kocaelispor’dan alınma Halil İbrahim Kara ya da Manchester maçının “Vurursa tehlikeli olur. Vuruyooooooor (uzun sessizlik) ve taç sayın seyirciler” futbolcusu Bursaspor orjinli Tuncay Akgün addederken; Gökhan Gönül teşbihin beni ziyadesiyle bahtiyar etti.
Lakin Hatchipu’yu da Tuncay-ı sani rütbesine atadığını gördükten sonra; blogun “laik, demokratik ve sosyal bir hukuk blogu olduğu” yönündeki düşüncelerime sekte vuruldu. Seni pek bir Enver Paşa gördüm. Babiali niyetine IV. Reşat’ın iş yerini basmandan endişe eder gibi oldum. Sonra “mevsim değişikliği bana yaramadığını” düşünüp, bu endişelerimden sıyrıldım. 🙂
Bu arada, Dea madem bu sene yengeç dansı yapmadı, seneye şu abilerin temasını haiz bir şekilde ödülü alalım.
Hep böyle şen olalım
ben de muhabbete daldım sizin yanınıza gelmedim ya, iyi ki de gelmemişiz, karışıkmış oralar.
çoğunuzun yüzler de tanıdık geliyor bir yandan, meğersem senelerdir tribünde gördüğümüz çocuklar, tabi gelecek 🙂
Yahu nedir bu herkesle kardeş olma sevdası. Herkesle kardeş ola ola görüyoruz senelerdir nevizadedeki halimizi:)
Ben bu konuda erkut reisin takipçisiyim o ne derse, nereye götürürse o:)
Manda kasa megan olur mu? Olur!
Bu ödül töreninin yeme,icme,makara yapma dısındaki en önemli artılarından biriside bize fizibilite çalışması imkanı vermesi oldu.Ne yalan söyleyeyim seri bir sekilde alınan güvenlik önlemleri beni tırsıtmadı degil,ama çareler tükenmez.
bf! ozan abiden işaret bekliyor 🙂
Kalbimin çiçeğini sana kübadan getirdim. Almaz mısın Efes kızı?
siz efesin kızlarına yazılırken kimi kızlarda ben seni bi yerden tanıyorum ayagı yaptı bana,aga sahittir ben dillendirmek istemiyorum mütevazi kisiligim geregi 🙂
Kim ne ara Efes kızlarına yazdı lan? Oha, terbiyesiz hödükler 🙂
İlk olarak Efes kızları değil kızı, o da “benim için efes” temalı videoları doldurduktan sonra, alkollü halimden faydalanıp bana, “bu videodan dolayı birgün aklım başına gelse bile para isteyen pişik olsun” şeklinde bir kağıt imzalattı. Avukat bazı tanıdıklara sordum, alkollüydüm abi deiyerek para isteyebilir miyiz diye? Hayır cevabı alınca gözümden düştü o efes kızı. Daha da yüz vermedim ben ona. Bazıları açıkta çiçeği görünce baharın geldiğini anlayıp, çiftleşme zamanının geldiği anlamış olabilir. Pek yorum yapmak istemiyorum o konuya. 🙂
Çiçek kız da, Dea da durduğundan daha hoş durdu yalan mı?
Ben de seni birine benzetiyorum Celal. Bence mana yükleme buna. Bazısının olayı o, onlarda benzetir. Sen baya baya Şahn Kaneriysin.
40 mb foto olmus, nasil olacak bu isler?
@Aga: Rapidshare boşa mı icat edildi?
@Tunchay: Abi, ben de davetiye listesinde adını görünce heyecan yapmış, iki satır muhabbet ederiz diye içten pazarlığımı da tamamlamıştım ama kendi hengamemizde denk düşemedik. Başka ödüllere, başka törenlere inşallah 🙂
@Maddebagimlisi ekibi; teşekkürler. Güzel blog, güzel içerik, rakı güzel, boğaz güzel.
@Fırat: Canarino birgün bizi silerse, nerde yanlış yaptık lan biz diye düşünürüz 🙂 Ooo atarlı cevap oldu bu biraz haha
Bahçelerde kereviz.
Hoppaninna
Biz bunları yemeyiz.
Hoppaninna.
🙂
Dea kardeşimin bu olağanüstü onore eden cevabından sonra bana söyleyecek bir şey kalmadı. Ha en fazla şunu derim.
Gel dedin de gelmedik mi?
Sev dedin de sevmedik mi?
Öl dedin de ölmedin mi, fasulyedeeen?
Tebrikler
http://rapidshare.com/files/244340123/fasulyeden.zip.html
40 mb’mis lan 150 kimden cikti?
sansli 10 kisi indirsin iste, aralarinda resuk da olsa iyi olur.