Top hala yuvarlak mı?
Mahalledeki abilerimizin, bizim topumuzla oynadığı ve o top sayesinde kendimize kadroda “fasülyeden” de olsa yer bulmamızla sevdiğimiz futbolun geldiği noktada milyonlarca dolarla, milyarlık kombinelerle, her sene yenilenen cicili bicili orijinal formalarla anılmasından rahatsız olmakla beraber, varolan düzenin bir parçası olmaktan da geri duramıyoruz. Geri durmaya çalışanlara bir kulak kabartmakta fayda var diye düşünüyorsanız İletişim Yayınevi’nin düzenlediği sohbetlerde yer almanız yeşil çimin kokusunu içinize çekmek için yeterli olacaktır.
Dünya Kupası Futbol Sohbetleri başlığı altında İletişim Yayınları ortaklığında gerçekleştirilen olan ‘Top Hala Yuvarlak Mı?’ söyleşisi bahsettiğimiz. Söyleşi dizisinin ‘Yeni futbol,yeni dünya… Beckham olabilirsin, Maradona asla…’ başlıklı ilk ayağı 7 Haziran Çarşamba günü akşam 18.00’de Sultanahmet Adliyesi karşısında bulunan İletişim Han’da gerçekleşti.
Milliyet’ten Uğur Meleke, Radikal’den Bağış Erten ve İbrahim Altınsay’ın konuşmacı olarak katıldığı söyleşinin konusu teknik-taktikten hareketle endüstriyel, ideolojik, felsefi arka planlara doğru yeni çağ futbol stratejileri idi. Katılımın az olduğu, az olmasından mütevellit epey bir sıcak geçen sohbette Sergen Yalçın transferi ile gündemde yer edinen Şekerspor’un hocası da yer aldı ve gazetelerden okuma fırsatı bulamayacağımız içten itiraflarda bulundu.
Dizinin ikinci ayağını “Eski Açık’ta neler oluyor?” isimli sohbet oluşturuyor. Konusu ise 2000’li yıllarda Türkiye açık tribünlerinde ki taraftar profilleri, mevcut ama yetersiz politik kırılmalar, tribünsel şiddet olarak özetlenebilir. Kulağımıza ilk çalınan konuşmacı da Çarşı sevdalısı köşe yazarı Cem Dizdar. Ayrıca futbolu çok seven, futbola dair interaktif bir üretim ve örgütlenme ağı içersinde olan ama sadece kendi takımı özelinde seven ve üreten genç nesilden temsilciler de sohbette yer alacaklar. Ve -övünmekle çok haklıyız- FasulyedenKom yazarlarından “igor” da bu isimlerden birisi.
Gidiniz yahu, ne işiniz var başka…
igor reisin konuşmasını kaçırmamak, gitmek lazım.
igor, panelde isviçre maçının perde arkasını anlatacakmış.
görsel malzemede istediler. Reşo geliyon dimi, lazım olucan da…
bırakın beniiiii hepsini ayıklıcammmm
bizim mahalledeki abilerimiz hep killi goguslerine muz orta kesmemizi beklerlerdi..hey gidi gunler be…
adopen tribününe daha az top gelecek bu sene…
“emanet hala keskin mi ?” alternatif paneli yapalım biz de…:)
olm can senin isin gucun yok mu? adama bak yahu 🙂
hulkinin konuşmacı olarak bizi şereflendirmesini isteyenler olarak imza kampanyası başlattık suanacaz gerekli yerlere…
İletişim Yayınevi şu şekilde bildirmiş sıradaki paneli:
“Top Hala Yuvarlak Mı?” sohbetlerinin birincisi olan “Yeni Dünya Yeni Futbol” söyleşisi İbrahim Altınsay, Uğur Meleke ve Bağış Erten’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Panelin sloganı olan “Beckham olabilirsin, Maradona asla!” önermesinden, futbol endüstrisinin nasıl döndüğüne dair off the record itiraflara kadar birçok konuya değinildi. Özellikle Uğur Meleke’nin Türkiye Lig sistemi için getirdiği ‘bölgesel katılım’ eksenli bir lig önerisi, İbrahim Altınsay’ın futbolun örgütlenmesi, futbolcuların sendika kurmamalarının nedenlerini açıklaması ve futbolun görülmeyen yüzü olan Süper lig dışında da liglerimiz olduğunu hatırlatması kayda değer ayrıntılardı.
14 Haziran Çarşamba günü Cem Dizdar (Milliyet Gazetesi) ve Okan Uzunkaya (Profesyonel Tribün İnsanı)’nın katılımıyla saat 19.00’da gerçekleşecek olan “Top Hala Yuvarlak Mı?” panelimizin 2. ayağı olan “Açık Tribünde Neler Oluyor?” söyleşisine hepinizi bekliyoruz.
Futbol dolu günleri, güzel futbol konuşarak geçirmek için.
Not: Panel sırasında projeksiyonla maç yayını yapılacaktır.
Iletisim Yayinlari
Adres
Binbirdirek Meydanı Sokak
İletişim Han Kat: 4
Toplantı Salonu No:7
Cağaloğlu
* * * *
“Profesyonel tribün insanı” tabirine takıldım ben. Benden habersiz para mı alıyon igor 🙂
ben de takıldım. Para mı alıoz la biz!
“entel tribüncü olur mu?” konulu bir panel yapılsın,hulki de konuşmacı olarak katılsın.
“antep deplasmanından gözü yaşlı dönen hulki,soluğu festivalde alır”…bu da festivalin sloganı:P
“Açık tribünde neler oluyor?” söyleşisinde içimi tam dökemedim. İçimde patlamasın yazayım.
Öncelikle tribünde siyaset konusuna döneyim; Farklı dünya görüşüne sahip insanların aynı tribünü paylaşamayacaklarını kabul etmiyorum. Hatta insanın tuttuğu takımı ile ideolojisini bağdaştırma fikrine ise hiç katılmıyorum. En azından bir İtalya tribünleri gibi keskin bir çizgi ile birbirinden ayrılacağını düşünmüyorum. Misal İgor ve ben tamamen zıt görüşlerdeyiz ama bu tribünde aynı amaç uğruna bir şeyler yapmamıza engel değil. Bu tribünlerde yer alamayacak tek şey terör örgütü PKK (pekeke değil pekaka) dır. Yeri geldiğinde gözü dünyayı görmeyen zıpkın tribün delikanlılarının arasında var olabileceklerine ihtimal vermiyorum. İçten içe bir düşünceleri varsa ve bundan kimsenin haberi yoksa durduk kimseye karşı tavır alınamayacağından var gibi gözükebilirler.
Hiçbirimiz iyi bir futbolsever değiliz, taraftar olduğumuz sürece de olamayız. Yenilgiyi kabullenebiliriz ama hazmetmesi zaman alır. Ama bence futbolsever (seyirci) dediğimiz kesim bizden daha tehlikeli. Sevdaları başarıya endeksli olarak artıp azaldığı için bir gün “ölümüne seviyorum bu takımı” diyen insanlar, diğer gün “hepinizin a.ına koyim” diyebiliyor. Ben karşı tribündeki insanın halinden anlarken onlar “oh iyi oldu i.nelere” diyebiliyor. Şimdi siz söyleyin hangimiz daha tehlikeli?
Şöyle bir cümle geçti yanılmıyorsam,
—“Fenerbahçe üst üste 2 defa şampiyon olamasaydı bu sene 25–30 bine değil 5 bine oynardı”.
Sayının her ne kadar düşük olduğunu düşünsem de doğru olduğunu kabul edelim işte o zaman biz gerçek taraftarların kıymeti anlaşılıyor. Ama gönül ister ki takım kötü günlere gelmeden kıymetimiz bilinsin.
Biz taraftarlar bu seyircilerin arasında azınlıkta kalıyoruz, dışlanıyoruz. Futbolun endüstrileşme süreci bunu daha da hızlandırıyor.
Peki, biz taraftarlar bu süreci nasıl aşarız? Bence soru bu olmalıydı.
Panel pek bir gürültülü geçti arzu edilenin aksine. Bunun sebebi de konunun tribün olması, dinleyenlerin tribüncü olması ve dinlemek gibi bir alışkanlıklarının olmamasından kaynaklandı.
Çok büyük hevesle geldiğim panelden azımsanmayacak bi baş ağrısı ile ayrıldığımı itiraf etmeliyim.
@werdure : Taraftar, futbolsever olamaz lafına kökünden karşıyım. Biz bu işe çocukken sevdalandık, 5 yaşında maç izlettiren bana tribün değil maçtı. Maçı sevdik futbolu sevdik babamız maça götürdü Fenerli olduk. Futbol sevgisiyle taraftarlığı kesin çizgilerle ayırmayı reddediyorum.
türk tribünlerinde sağlam bir siyasi duruşu olan bi grup var mı?(herkes çarşı diyor ama)türkiyede futbola siyaset saha dışından -farklı yollardan bulaşıyor..tribunden girmeyi pek denemediler…gerçi girecekse oradan girsin diyebiliriz…tam da emin değilim gerçi..
canoglan, demek istediğim şuydu; FB-BJK maçı 3-4 bittiğinde sen çıkıp (tribündeyken) ulan helal olsun adamlara 10 kişi üstelik kalecisiz yendiler bizi deyip alkış tutabilir misin? Küme düşmemeye oynayan Denizli seni şampiyonluktan ettiği zaman ulan adamlar bu haliyle bizi şampiyonluktan etti su sezonun en güzel maçını oynadı helal olsun diyebilir misin?
Ben genel olarak paneli beğendim. Böyle şeyler fazla olmuyor, desteklemek lazım.
Benim genel fikrimse; endüstriyelleşme kaçınılmaz, başarı için olması da şart. Ancak burda çizigiyi iyi ayarlamak lazım, insanların sevgisini parayla satın almaya çalışmak gibi çirkin uçlara gitmemeli olay ki bence bizde biraz bu oluyor. Bu endüstriyelleşme çoğu alanda olduğu gibi bizi Avrupa’dan geldi. Onlar bizim bu yaşadığımız sorunları önceden yaşamışlari kimi taraftarını yok etmiş o bizim istemediğimiz uca kaymış, kimi ise bu işi dengeli götürebilmiş (milan, inter gibi) Biz de geçiş dönemindeyiz, sancılı olması doğaldır. Bence biraz incelemeliyiz bir Milan, İnter bir yandan endüstriyelleşiğ bir yandan da tribünlerini nasıl korumuş, sistemleri nasıl işliyor falan.
Bir de biraz fazla bencil davranıyoruz gibime geliyor. Tribünsel hazzımız için fazla yaygara koparıyoruz sanki, biraz daha objektif ve sağlıklı düşünüp ortak bir yol bulunabilir. Şahsi fikrim belli bir süre sonra tribün ve endüstri belli bir dengede buluşacaktır…
bende nacizane fikrimi seyedeyim..ama kizmak yok..bence turkiyede futbol seyircisi yok..veya varda evde oturuyo..izmirdeki bjk-fb kupa macina gittim..canim bagirmak isteseydi benim hatunla bulusurdum..:)ama ben mac izmek FUTBOL izlemek istiyodum..ama ne mumkun..ayaga kalkmayan ne olsun..bagirmayan ellerini cukunu kaldirmayan ne olsun..offffffff yaa..5 gol oldu sadece ikisini gorebildim..peki bu nedir?sirti stada donuk mac seyretmeye gelmis biri olabilirmi yaa?yani olay sadece bagirmaksa senfoni orkestrasi koro bolumunu getirelim onlar baarsin yuksek oktavdan..evet belki klise olcek ama ben ingilterede ki gibi top ele deyince hend bollll die baarmak istiyom,veya guzel bi hareketten sonra en fazla abaroooo demek istiyom..bu kadar..ne ben senin icin olurum sarkisi nede feneri sikeyim vs vs sarkisi soylemek istiyom..tamam feneri sikeyim sarkisini 15 gunde bir soyliyebilirim..hehehehhehe..
@werdure : Farklı açılardan bakmışız olaya 🙂 İkimiz de haklıyız. Bahisten de koyuyorum çocukları boy boy eheheh.
bu tribün konusuna has bir durum mu bilmiyorum ama, herkes haklı çıkıyor bir şekilde. Ulan Septembır da haklı o zaman?
aramızda kalsın,septembırın haklı olduğu çok konu var :=)
septembir kim yaw? ne demiski septembir?
İletişim Yayınevi’nden Kıvanç Abi’nin dediğine göre bu çarşamba yapılması gereken Futbol Etiği paneli iptal edilmiş.. Bilgiye..