Umut savaşçıları
Zor günler yaşıyoruz ülke olarak. Umut edip tutunacak çok fazla bir seçenek bulamıyoruz son aylarda. Nereye baksan kriz, kaos, tartışma, çekişme. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Bütün olan biteni izliyoruz ama tepkisiz, hissiz ve de duyarsız. Bir gün bir adam çıkıyor diyor ki “tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkem” Umutlanıyoruz, hülyalara dalıyoruz. Güzel günlerin geleceğine inanmak istiyoruz. Biraz da olsa kopuyoruz yozlaşmış hayattan. Sonra yine gerçekler tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor, eğilmek zorunda hissediyoruz kendimizi, uyanıyoruz. Çünkü biliyoruz ki “Kral çıplak.”
Aradan bir süre geçiyor. Bu kadar olumsuzluğun içinden bir takım çıkıyor. Sanki mucizelere imza atıyor. Yeniden umut oluyor milyonlarca insana. “Nefes alıyorsan, umut hep vardır” diyor. Bütün umutların tükendiği, yerle bir olduğu anda çıkıyor hep ortaya. Adeta varoluş mücadelesi veriyor.
Elbette kazandıkları birkaç galibiyet. Ama basit bir galibiyetten çok daha fazlasını içeriyor. Basit oynuyorlar. Belki kötü oynuyorlar, belki de ne oynadıklarını kendileri bile bilmiyor, kimbilir… Ama kötü koşmuyorlar, kötü mücadele etmiyorlar, orası kesin. Onlar “bizim mahallenin çocukları” oluyor. Göğsümüzü gere gere “Ne mutlu Türküm diyene” dedirtiyorlar. İçinde hiçbir ırkçılık içermeden. Bunu bir şoven milliyetçilik gören zavallılara inat. Onlar zaten anlayamayacakları için kabullenemiyorlar, hazmediyorlar. Neyse derdimiz onlar değil… Bizim mahallenin çocuklarının bize yaşattıkları, bize verdikleri umut, kazandırdıkları özgüven.
Cumartesi sabahı yatağından kalkan herkeste bir tebessüm, bir umut, biraz inanç, biraz özgüven vardı. Belki de bir züğürt tesellisi işte bizimkisi. Ama kime ne? Önümüzde öncekilerden daha zorlu bir maç var. Yine favori olmadığımız, hatta biraz da gerçekçi düşünmeye çalıştığımız da çok zor kazanacağımız bir maç. Sakatlar ve cezalılar var. Bir takım düşünsenize maça çıkacağı as kadrosundan 7 tane oyuncusu eksik olsun.Kalecisini orta sahada oynatmayı düşünsün. Ama ne farkeder ki? Bizim çocukların bize kazandırdığı “umut” değil mi? Evet umutluyuz. Biraz romantik bakıyoruz.
Sonuç ne olursa olsun kaybedeceğimiz fazla bir şey yok. Aksine kazandığımız çok şey var. Bu takım ayakta alkışlanmayı hakediyor. Bizden size kocaman tebrikler yaşattığınız onca şey için, gözyaşlarımızı gururla akıttığınız için hepsinden öte varolmanın umudunu verdiğiniz için…
Yaşadığımız mutluluk ve gurur bir yana, maç sonları havaya silah atmayı bir bok sanan bok beyinlilere lanet olsun!
Ne yazık ki, o bok beyinliler bu topraklarda hiçbir zaman eksik olmayacak..Acı ama gerçek.
..Ve ‘onlar’ savaş çıksa,bu kadar çabuk sarılmazlar silahlarına..
Nefesler tutuldu beklemedeyiz. 🙂
herkeste yenilcez, elencez, rezil olcaz havası varken takır takır yendik ama, şimdi de herkeste koycaz, geçircez, finaldeyiz havası var. ve ben bu havalardan pek korkarım…
futbol konuşma reşo.
Boş konuşma ulvi.
Bende hala yeniliriz, fark yeriz, cogaltirlar gibi bir hava hakim aslina bakarsan.
Ama genel kani tam tersi. Milletce cok cabuk etkileniyoruz, su goturmez bir gercek…
Terslikler üstüste. galibiyet bize yakın değil. almanlar bizi yener. totemimizi yapalım.
Bundan önceki maçlarda “lan belki beraberlik falan alırız” diyordum ama bu sefer şahsen bize hiç şans vermiyorum. Almanlar sağlam koyacak gibi.
Kazım, Uğur, noluyo lannn?!
ilk defa iyi oynadık ama elendik. yine de helal olsun çocuklar!
işte bu seneki fener’in silahlarıyla gördük nası coştuğumuzu. ulan uğur boral, çok iyi topçusun be.
sikitrtmeyin fenerinizi cimbomunuzu beşiktaşınızı.
arda da bizim sabri de bizim uğur da bizim gökhan da bizim…
ama ne desek boş anlatamam ki.
Abi, Fener’i fiiilin ardından getirmeyelim yine..garip oluyorum.. Beşiktaş’ın ardından gelsin Fenerim.öyle daha iyi olur. Bu arada Arda süper topçu ya..Arsenal’a falan gitse, orada geçireceği evrimle Türk futbol tarihinin en büyükm topçusu olabilir gibi gibi..
laf ulviye istinaden zaten:)
Valla ne yalan söyliim, daha önce hiçbir futbol şampiyonasını bu kadar ilgili takip etmemiştim. Güzel bir hadiseymiş bu futbolseverler için. Sevdim ben.