Zülf-ü kâküllerin amber misali
Buy-u erguvandan güzelsin güzel
Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
Şah-ı gülistandan güzelsin güzel
Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
Gözlerin aleme hükümdar olmuş
Mihr-i Süleyman'dan güzelsin güzel
23 Şubat 2009 itibariyle yeni yaşıma yukarıda gördüğünüz ve aşağıda devamını görebileceğiniz efsanevi Celtic formasıyla, yani formamla girdim. Nakamura gibi seyirtiyorum ortalıkta; heyecanımı, coşkumu mazur görünüz...
Canoğlan'la tuvaleti rezalet (rezalet-i tuvalet) olan bir bardayız. O kadar ki, pisuvara ne verirseniz, alt hortumdan aynen geri yolluyor ayakkabınıza, paçalarınıza. Tam da "Oğlum süper loto bize çıkacak, ne yapalım" geyikleri döndürdüğümüzden, mekan sahibine "Abi senin barı da elden geçiririz, tuvalete filan bir çeki-düzen veririz" teklifinde bulunuyoruz. Tuvaleti pis ama sahibi idare eder mekanda hangi ortamda, nasıl pişirildiği zerre umrumuzda olmayan patateslerimizi yer, biralarımızı içerken telefonuma mesaj geliyor: "Madem Türksün, göster ürksün"
Herşey daha kolay olur muydu daha dirençli insanlar olabilsek? Patronun geçti karşına, kaydı fırçayı -ama sağlam kaydı hani- olayı profesyonel çerçevede değerlendirip, "hımm performansımla ilgili aksiyon almalıyım, benden beklenen bu diyebilsen". Ya da çok sevdiğin bir arkadaşının arkandan konuştuğunu, yüzüne gülüp de arkandan pezevengin evladı sıfatını yapıştırdığını, yakıştırdığını öğrensen, "zayıf insanların çarpık düşünceleri bunlar, dikkate alınmaz. Zayıf insanlarla arkadaşlık etmemeliydim" diyebilsen. Dur, dur, ya da çalıştığın bankadan arasalar da, "kredi borcunuz ödenmedi, yasal işlem başlatacağız, evinizi haczedeceğiz, donunuzu alacağız donunuzu" deseler, bunu da "elbette vahşi bir dünyadayız, bankaların da yapması gerek bu, haklılar" diye karşılayabilsen...
Televizyonun karşısına geçmiş göbek kaşıma seansımı yaparken bir yandan da haber saati hangi kanalı izlesem diye zihni zorlamakla meşguldüm. Koltukta neredeyse sırtımın üzerinde oturduğumu söylemem her halde halet-i ruhiyemi açıklamamda yeterli olacaktır. Derken televizyona artık nerenin bakanı olduğunu şaşırdığım Mehmet Ali Şahin’in konuşması takıldı. Kendisini sadece Spor Bakanı iken federasyona diş geçiremediğini, bunun ödülü olarak da Adalet Bakanlığı'na terfi edildiğini biliyorum. Haricinde bakan olarak katkıları nedir, ne değildir tarafımca pek belli değil. He pardon Metrobüs yapmışlardı.*
Bugün ki konumuz "Miting psikolojisine giriş: AKP kuramları" AKP'lilerin ve yandaşlarının çok sevdiği birkaç söylem var. En tipik örneği "biz demokrat, siz cuntacı". İkinci sırada da halkçı/elitist kuramı var. Onun da anlamı adından menkul zaten. Şu şekilde özetlenebilecek bir denklemi var bu AKP kuramlarının: Bir insan x birim AKP'li ise, 5x demokrat, 5x halkçı, 6x yolsuzluk karşıtı, 10x Türkiye sevdalısı. Ve aynı AKP'li/değil grafiğinden çıkarımla, bir insan x birim "AKP'li değil"se, 10x darbeci, 8x rantçı, 4x dinsiz, 7x de elitist oluyor. Ha bir de 4x "komünistler gibi iftira atma" yetisine sahip anlamına geliyor. Hadi şimdi cümle içinde kullanalım; ne kadar AKP'li değilseniz, 7 katı kadar yalıda büyümüşsünüz demektir. 8 katı kadar rantınız elinizden kaydı diye AKP'ye muhalefet ediyorsunuz, 4 katı kadar dinsizsiniz. Denklem bu, basit, anlaşılır. Bakın sınavda sorarım!
"Kimse bu milletin vekili, benim milletime tepeden bakıp, bunlar cahil diyemez. Bunların yandaş medyaları, yandaş köşe yazarları var. Benim vatandaşım AKP’ye oy verdiyse, bunlar ‘göbeğini kaşıyanlar’ diyemezler. Bunların sevgili köpekleri…
"Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun" kapsamındaki uygulamalardan faydalanmak isteyenler için başvuruda son haftaya girilirken, Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy, varlık barışı uygulamasını, "bir daha ele geçmeyecek fırsat"…
Hazırlıkları çok önceden, kendisi ancak Cumartesi öğle saatlerinde başlayan taşıma işlemini, Pazar günü hava kararmadan sonlandırdık nihayet. Şimdi de tüm dns güncellemelerinin gerçekleştiğini ummaktan başka yapacak birşey kalmadı. Birçok uygulamanın…