Atkı bağlama teknikleri
Gerçek taraftarın vazgeçilmez aksesuarıdır atkı. Tribünlerde rengini belli etmenin en basit ama en şekilli yöntemidir. Kimileri için stad etrafında maça girmeden yarım saat önce işportadan alınan ucuz, yünden yapılmış basit bir boyun bağı olarak nitelendirilse de; bizim gibiler için çok şey ifade eden, üzerinde takımının renklerinden grubunun ya da takımının adının yazılı olduğu, hatta bazılarının koleksiyonunu bile yaptığı olmazsa olmazlardandır atkı. Basit bir şey gibi gözükse de, atkı bağlama yöntemlerinden kişilerin psikolojik tahlilleri bile yapılabilir. Nasıl mı? Buyrun bakalım:
Atkı Bağlama Şekli 1: Atkının tam orta kısmı enseye denk gelecek şekilde iki ucu kenarlardan sarkıtılır, öylece bırakılır. En basit atkı takma yöntemidir. Muhtemelen 30-40yaş üstü, senede bir iki sefer çocuğunun ısrarı üzerine maça gelen bir babanın tercihidir. Maça girmeden henüz önce, rengimiz belli olsun diye alınmıştır atkı. Maç boyunca ellerinden çekirdek eksik olmaz.
ABŞ 2: Atkının bir ucu çene hizasında tutularak, diğer ucu boyun etrafında çevrilmek suretiyle bağlanır. Atkı uzunluğuna bağlı olmakla beraber, ortalama 2,5 tur dolanır, ve diğer ucu kulağın hemen arkasına denk gelir. Püskülleri atkının içine sokularak, tutturulur. Genelde soğuk havalarda, üşümemek için bir çok taraftarın tercihidir. Eğer tipiniz de müsaitse, size biraz apaçi görünümü katar ki, kollarınızı hafif açıp dayı dayı yürümenize olanak sağlar. Bana göre modası biraz geçmiş olsa da, kışın eliniz mahkumdur atkıyı bu şekilde takmaya…
ABŞ 3: Atkının tam ortası çeneye denk gelecek şekilde tutulur. Diğer iki ucu da çevrilerek omuz üstlerinden sarkıtılır. Bu da biraz serseri görünümü katabilir ancak bir noktaya dikkat etmek gerekir. Burada atkıyı çok sıkı bağlamamak gerekir. Çene önüne gelen kısmı biraz bol bırakmak önemli bir husustur. Aksi taktirde yaratılmak istenen serseri imajı oluşmayacaktır. Aslında bu bağlama tekniği, şu uzun ve kalın kış atkılarıyla birçok normal insanın hatta birçok tikinin kullandığı bir tekniktir; fakat burada farklılığı yaratan atkının kısa ve taraftar atkısı olmasıdır ve de biraz bol bırakılmasıdır.
ABŞ 4: Bir önceki bağlama şeklinin simetriği favorimdir. Atkı ABŞ1’de olduğu gibi boyun üzerinden sarkıtılır. Sağ ucu sol omuz, sol ucu da sağ omuz üzerinden olmak suretiyle geriye doğru atılır. Farklı bir hava katar. Olayı pek kaale almıyormuş gibi durur ki karizmayı yaratan da budur. Genelde sete çıkan insanların tercihidir. Geriye sarkıtılan kısımlar pek uzun olmadığından sürekli ön tarafa düşer. Bu durumda atkıyı düzeltmek ise farklı bir şekildir. Karizmaya karizma katar. Bu fırsatı size sık sık verdiği için çok verimlidir. Tavsiye olunur.
ABŞ 5: Atkının bir ucu kısa bir ucu uzun olacak şekilde boyundan aşağı sarkıtılır. Uzun olan ucu ters taraftan geriye doğru atılır. Bir önceki kadar olmasa da yine iyi karizma yaratır. Şu uzun ve kalın kış atkılarıyla yapılır olsa da burada da farkı yaratan atkının kısa va taraftar atkısı olmasıdır. Genelde ağır abilerin tercihidir. Atkı burada da ön tarafa düşüp, size ekstra karizma yapma fırsatı verse de bu bir önceki kadar sık olmaz. Yine de önemli bir şekildir. Sıcak havalarda bir önceki yöntem bir müddet sonra terletebilir. Alternatifi budur.
ABŞ 6: Atkı yine bir ucu kısa bir ucu uzun olacak şekilde boyundan sarkıtılır. Ancak bu sefer, uzun olan ucu kısa tarafın üzerinden dolandırılarak aradan çıkarılır ve her iki uç üst üste gelecek şekilde ön tarafta bırakılır. İtalyan usul olarak da adlandırılan bu şekil kız arkadaşıyla maça gidenlerin tercihidir. Biraz light bir görüntü yaratsa da “kavgayla, gürültüyle işim olmaz ama tribünü bilirim, iyi de bağırırım” diyenler için birebirdir. Gittikçe de moda olmaya başlamıştır.
ABŞ 7: Atkı boyuna düzensiz bir şekilde bağlanır. Öyleki pek tarif edilesi bir yanı yoktur. ABŞ2’nin biraz üst modelidir. Atkıyı önce ABŞ2’deki gibi bağlarsınız. Daha sonra kendinizi maçın atmosferine bırakırsınız. Biraz iyi bir tribün ve de bir gol sevincinden sonra atkı o düzensiz halini alır. Genelde bir koltukta iki kişi olunan deplasman tribünlerinde ortaya çıkar. Ama “iyi bağırdık, kıçımızı yırttık görmüyor musun halimizi” demenin karizmatik yoludur. Gayet apaçi ve serseri bir hava katar. Atkının boyunda en şekilli durduğu andır. Atkının o halini alması belli bir süreçten sonra olacağı için sıfırdan o şekilde bağlamak kolay değildir. Ama bunu becerebilen sağlam apaçiler de vardır. Takdir etmek gerekir.
ABŞ 8: Atkı saçın ön kısmı üzerinden aşağıya doğru bırakılır. Biraz baş örtüsü havası yaratsa da, özünde bir atkı bağlama şeklinden ziyade bir zorunluluktur. Trabzon ve Diyarbakır gibi deplasmanlarda kafanıza sağdan soldan taş, demir çubuk, patates soğan gibi bilumum yabancı madde yağarken ve sizinde yapacak pek birşeyiniz yokken çaresizliğin son noktasıdır. Teorik olarak sizi koruması imkansız olsa da, psikolojik açıdan rahatlatıcıdır.
ABŞ 9: Atkı ABŞ1’de olduğu gibi takılır. Üzerine renginizi belli etmeyen mont çekilir. Atkı artık görünmemektedir. Deplasman girişi veya çıkışında kamuf olmak gerekirse başvurulan yöntemdir. Aslında ucuz kahramanlıkla mantıklı düşünmenin arasındaki ince çizgi üzerine dayanan bir şekildir. Pek içinize sinmese de yapmak zorunda kalırsınız. Saçma bahanelerle bu durumu kendinize anlatmaya çalışırsınız. Bir taraftar için zor bir durumdur.
Sonuç: Atkı taraftarın sembolüdür, sesidir, özgürlüğüdür. Değiş-tokuş yapılabilir, ancak kaptırılmamalıdır
şunları resimlerle de aktarsaydınız ya arkadaşım..
Harbi ya. Yazıyla anlayamadık kardeşim.
Ayrıca altay ne alaka..
Hakikaten de şu yazıya görsel malzeme sağlayacak bir babayiğit aranmakta…
140 tane yatıyor evde. Fotolarını çekip yollarım istersen…
Senin site işini de bayramda halledelim mi tosun? Zip, mip bişiler ayarla sen….
1- Bu yazının yarısı nerede?
2- Millet videoyu yapmış biz hala fotoğraf çekeceğiz. 🙂 http://www.facebook.com/video/video.php?v=195066827191863
Yazının yarısı database’den uçmuş hakkaten. Düzelttim.