Benim küçük esnafım…#1
Küçük esnaf sempatim had safhada. Topkapı’dan Avcılar istikametinde, sanırsam ki Cennet Mahallesi’nin oralarda, bir yerlerde, geçen yaz bir bisikletçi açılmıştı. Dükkanı şu şekilde tasvir etmek mümkün; dükkanın önüne koyulan 10, bilemedin 15 bisiklet, ucuza kaçıldığını her halinden belli bir tabela, bir tane masa, bir tane sandalye. O kadar. Dükkanın içi bomboş. Her Allah’ın günü o güzergahtan geçerken dikkat kesilirim, gram ilerleme yok dükkanda. Bir tane dolabımsı birşeyler koymuşlar masanın yanına o kadar. Belki de bisiklet sayısı biraz artmış olabilir, ona dikkat edemedim. Yaz mevsimi, okullar kapandı, haydi bakalım Çin malını çocuklara satalım ana temalı bu girişim yaklaşık 9-10 aydır ayakta. İnşallah işleri filan da iyidir, allah bol kazanç nasip etsin.
Bir de evin oralarda bir terzi var, o da işinde, gücünde genç bir delikanlı. Sürekli bir kesme, biçme, dikme durumunda. Geçenlerde laptop almış yalnız, ne zaman dükkanın önünden geçsem bir facebook durumu hakim, okey, tavla filan da oynuyor. Sanırım işlerini boşlayacak, yazık edecek zanaatine. Üzülüyorum.
Ali abi, mahallenin bakkalı. Geçen iki satır muhabbet ettik. Kendisine ekmek arası kaşar salam kesiyordu, bana da yaptı bir çeyrek, tutuşturdu elime. Bir de Çamlıca gazoz açtı, oturdum iki dakika. Bunun bir tane kardeşi var, giyim, kuşam filan hep yerinde, saçlar da jöle. Dükkanda durmuyor, anca kasadan para almaya gelir diyor. Dedim “zamane gençleri böyle, salam da salammış ha, kesene bereket, afiyet olsun, hadi ben kaçtım, öptüm, kib, babay…”
Edirneli Rüştü Usta‘yı boşladım bu aralar, o da çemkirdi “nerdesin beyzadem” diye. “Ustam Burger’a, KFC’ye sattım seni” de denmez ki Trakyalı adama, “iş güç be ustam” dedim kaçtım.
Bir berberi sevemedim şu mahallede, hala gıcığız sanki birbirimize…
Kuruyemişçimiz vardı bizim mahallede. Böyle sıcak sıcak leblebi kavururdu falan. Sonra sayısal loto koydu. Yemişler azaldı. Sonra dükkanın %90’ını iddiaya ayırdı (plazmada açık kanal a , iddaa.com canlı sonuçlar ve refresh yaparken çıkardığı tık tık sesi ) Gazete kağıdına sarılan rakılar , leş gibi kokan siyah poşetlere konan çın çın ses çıkartan kahve efes şişeleri…
Ya ben hatırlıyorum bu adama depozitolu şişe götürüp , yerine plastik top alırdık , ilk açıldığı zaman.
İçeri internet kafe gibi şimdi. 1 e 147 vermiş iddia kuponları asılı duvarlarda.
evlendikten sonra bahçeli’ye taşındık ve hayatımıza yan apartmanın altındaki ufak bakkal amca girdi. uykusuz ve radikal kalmadı mı diye bir kere sorma gafletinde bulundum. amme hizmetinden girdi, yaysat’ın yaptıklarından çıktı. tam 18 dakika yaptığı işe lanet okudu. yapışmış üzerimize diye. evlere servisi de kendi yapıyor, mal iadesini de. çırağı yok. herşeye koşuyor. balgat’da oturuyomuşi hergün git gel baya yol dedim. esnafım ben küçük esnaf yapışmış bize dedi.
kapısı tahta metrekaresi 20 bilemedin 25. ekmek taze. yumurta kese kağıdından külaha, ev yapımı bazlama satıyor. direniyor. bahçelievler’de…
NYG ben de 15 yıldır bahçelievlerdeyim neresinde kaldı öyle bakkal?
Ben ufak bir hesap hatası yaptım 23 yıl olacak.
verdur, ankara bahcelievlerdir o. yoksa hergun ankara balgattan istanbul bahcelievlere gidilip gelinmez diye tahmin ediyorum ben. ha yapiyorsa bu esnaf amca, benim rekorumu da s*kip atiyor demektir ki ben gider ellerini operim…
werdure ankara bahçelievler…