Düşme halleri
Düşme hissinin ilk nasıl bir şey olduğunu ilkokul yıllarında anlamıştım. Kötüydü. Midede burkulmalara neden olan sıkıntı, gerginlik, korku. Sınıftan bir kaç arkadaşla birlikte yeni yapılmakta olan otelin avlusuna yığılmış vaziyette bırakılan inşaat kumuna 7-8m atlamak ne kadar eğlenceliydi demiycem elbette. Çünkü benim için değildi kesinlikle. Sadece “Oğlum erkek adam atlar”, “Ya sen bizden değil misin? Tarzı cümlelerdi beni o boşluğa kendimi bırakmaya iten.
Bunu nerdeyse her öğle yemeğinde yapar hale gelmiş kendimize adet edinmiştik. Daha doğrusu onlar edinmiştide ben bi türlü kurtulmanın yolunu bulamamıştım. Otelin köşeden dönüpte atlama noktası gözüktüğü andan itibaren başlardı bendeki gerginlik. İlk atlama cesaretini hiç bir zaman gösteremedim zaten. Sonuncu olmakta ağırıma gitmiyor değildi hani. Neyse Allah’tan inşaat hızla tamamlandıda günü birlik işkence sona erdi.
İlkokul yılları çoktan geride kaldı. Yaş 20’yi geçti, yıpranmışlıkta kadran 60’a varıyor. Belki ibre o kadar, daha da fazla basıyor. Gene aynı duygu. Gene aynı mide burkulmaları. Şekil farklı olmakla birlikte aynı saltosuz, perendesiz, salt kalas düşüş ve bünyede aynı etkiyi yapıyor neticede. Tabi kumdan bir havuz söz konusu değil artık. Ayağının deyeceği noktalar ise daha muallak, daha kaygan. Hatta çoğu zaman görünmüyorlar bile. Bırakıveriyorsun olduğu gibi. Hep aynı duyguyla yaşıyorsun, böyle kesintisiz devam ediyor demek yanlış olur asında. Gerçekte devam etse bile.
Kimi zaman bir çift göz tıpkı reklamlardaki gibi kanatlandırsa, yükselip arşa değdiğini sandırsa bile, aslında paraşüt etkisi yaptığını anlamak çok uzun sürmüyor. Çalkantı son bulupta, dimağ olduğu yere tekrar çöktüğü zaman gayet iyi anlaşılıyor, neyin ne olduğu.. Düşüş kaldığı yerden devam ediyor. İşte böyle zamanlarda aradaki farkı kapatmak adına daha bi ivme kazanıyor daha bir hızlanıyor sanki. Haliyle daha fazla gerginlik daha fazla sıkıntı.Sürata bağlı gözlerde buğlanmalar. Cumhuriyet Bayramlarında günün anlam ve önemine uygun olarak her vatan evladının göğsünü kabartacak o başarılı atlayışlardan biri olmadığı da ortada hani.
-Nasılsın?
-Nolsun ya düşüp gidiyoruz işte, ya sen?
-…