Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye!
Eyvallah.
Olayın gerçekliği, doğruları, yanlışlığı mevzusuna girmeyeceğim. Konudan sapmak istemiyorum. İskelet olarak bu sloganın doğruluğuna hiçbir şekilde katılmadığımı bu cümle içinde geçirerek; hadiseyi, Fenerbahçe ve Ordu, Fenerbahçe ve Devlet, Fenerbahçe ve Silah, Fenerbahçe ve Savaş, Fenerbahçe ve Siyasi Slogan, Fenerbahçe ve Ferda Anıl Yarkın gibi alt başlıklar halinde irdelemek istiyorum.
Fenerbahçe hepimizin takımı, halkın takımı, çeşitli görüşlerden milyonlarca insanın gönlünü çalmış bir kuruluş değil midir? Öyledir. Peki, ben zaten nefret ettiğim bu sloganı, kendi stadıma, evime, mabedime girer girmez neden görmek zorundayım büyük puntolar ile? Yüce Türk Ordusu’nun hâlâ yüceltilmeye ve biz masum ve savunmasız halkın can güvenliğini korumakla mükellef süper kahramanlar olarak görülmesi için uğraşılmasına ihtiyaç duyulması absürdlüğünün yanında; daha büyük bir absürdluk varsa o da Christian Baroni’nin Türk Ordusu’nun ne kadar şahane bir şey olduğunu vurgulayan bir pankartla birazdan oynayacağı Vestel Manisaspor karşılaşmasına çıkmasıdır.
O stada gelen insanların inisiyatifi dışında pankartlara atılan hiçbir sloganın hesabını veremezsiniz. O stada giren tek bir insanin yerine herhangi bir kurumu/kişiyi övemezsiniz. O stada giren insanların yerine bir siyasi görüş belirtemezsiniz. Gerekirse o stada girenler atsın sloganı, övsün istediğini, belirtsin siyasi görüşünü.
Siz benim adıma konuşmayın, rica ediyorum.
‘Bu bir siyasi görüş değil, Türk Ordusu’nun siyasetle ilgisi yoktur’ mu diyorsunuz? Oha ciddi misiniz?
Bayram yaklaştıkça her köşede aynı boğuk ve bayat ve basit ve gerçekdışı sloganı görmek, aynı propagandaya tanık olmak zaten hoşumuza gitmiyordu. Kendi evimizde de görmek zorunda mıydık her bir karede? Zaten bu bayramı ordu teması üzerinden işlemek yeterince saçmaydı, hala yeterince saçma, bu saçmalığa statta da tanık olmak zorunda değildik. 30 Ağustos bu halkın kazandığı Zafer’in bayramı değil de, Ulu Ordu’nun bayramı mıydı? Ben mi yanlış hatırladım yoksa.
Gerçi halkın giremediği bir özel mülkte, halkın bayramını, halkın, milletin bayramı gibi değil de, bir devlet kurumunun bayramıymış gibi kutlamanın abes bir yani yok değil mi?
Ne olsa göremiyor çocuklar, kutlayın siz.
Sloganla ilgili kısma birşey demiyorum ama Fenerbahçe-Ordu birlikteliği ile ilgili söylediklerine katılmıyorum chuck.
Malum üzere Fenerbahçe şimdi değilse bile, bir zamanlar halkın takımıydı. Bunun sebebi de kulübün, tüm unsurları ve imkanları ile birlikte bilfiil Kuvay-ı Milliye’ye dahil olmasıdır. Kuvay-ı Milliye’ye dahil olması sebebiyle halk sevgiine mazhar olmuştur. Tabii aynı zamanda ordu sevgisine de…
TSK üzerinde araştırma yapın, ordunun gerek bireysel, gerek kurumsal olarak en çok sevdiği, sahip çıktığı takım Fenerbahçe’dir. Bu tesadüften öte, bir realitenin sonucudur.
Ve kimse kusura bakmasın ama Kurtuluş Mücadelesi’nin temellerini atanlar svil halktan ziyade ordunun bağımsızlık ruhuyla örgütlenmiş subaylarıdır. Halk -kısmen- daha sonra dahil olmuştur bu halkaya…
Fenerbahçe dün İttihat Terakki’nin, Mustafa Kemal’in olduğu gibi, bugün de TSK’nın kulubüdür. TSK’nın kulübü derken, TSK’nın sevdiği kulüptür. Ve bu kulübün 30 Ağustos’a sahip çıkılması bir tarihsel zorunluluk, görevdir.
Haha, sitenin sahipleri olarak saldiralim yeni gelen comeze. Sira bende: Ne Vestel Manisaspor’u chucky efendi, Vestel’i mi kaldi? Artik sadece Manisaspor o takimin adi!
Muhaha fikir telakki ediyorum olm, ne saldırması?
Hem çömez dediğin adamı, sitenin tapusuna ortak ettim 1:16 oranında… Müşterek tapu, kredi alırken filan teminat gösterebilir.
Ferda Anıl Yarkın halkın şarkıcısıdır, her maç statta en az 2 şarkısı çalınmalıdır.
Bak Muğla’da halk zafer yürüyüşü düzenlemiş, Fedon bile katılmış. Bizim chuck da iki pankarta mırın kırın ediyor…
Bütün kulupler bu ortak pankartla maça çıktılar diye biliyorum.
dea, kulüp 30 ağustos’a sahip çıksın da orduya sahip çıkmasının ne anlamı var. Zaten durduk yerde geçen senenin bilmem kaç katı asker-tank-zırhlı araç vs. bilmemne ile kutlanmışken. Bayram değilken seyran değilken…
Bi yandan gövde gösterisi yaparken bi yandan da basit bi düşük yoğunluklu gayrinizami savaşın basit bir saldırısına kurban veriyorsun. 2 sonuç çıkıyor buradan. Ya yeterince güçlü değilsin (ki bu yüzden biraz daha güç istiyorsun, halktan daha fazla destek, bütçeden daha fazla pay), ya da istediğin kadar güçlü ol ama oradaki savaş ordunun daha fazla güçlenmesiyle bitmeyecek. Başka şeyler lazım. Açılımlar lazım…
Ordunun güçlenmesiyle bu ülke nasıl kalkınacak nasıl daha güçlü olacakmış onu da anlayamadık ya bi de Fenerbahçe’mizi dahil ediyorlar işin içine. Neyse ki diğer taraftan birileri Nazım’dan dem vurabiliyor en azından. Tabi bu yine birilerini sinirlendiriyor olabilir. Napalım “Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ”
Ordu ile ilgili kısımda aynı fikirdeyiz. Yani sloganın, yeri, zamanı filan… Oraya birşey demedim zaten.
Fenerbahçe orduya sahip çıksın da demedim. Kaldı ki hiçbir forma girmeyecek kadar garip bir cümle olur o.
Ben Ordu-Fenerbahçe realitesinden ve Fenerbahçe’nin 30 Ağustos’u sahiplenmesinden bahsettim sadece.
hemen r’ye taktın reşat.
Iyi de Fenerbahce’nin kuvay-i milliye’ye dahil olusu senin de dedigin gibi halk icin cok daha buyuk onem teskil etmektedir Resat Abi.
Yani balolar, musamereler yapan, plajlarina ve restaurantlarina halki almayan icine kapanik, halktan izole asil tsk’ya degil de; piyanist santorlerle dugunlerde misket oynayan halka verilmis bir destekti. ‘Halka kapilarini genis acmayan‘ bir kurumun bu destegi icsellestirmesi de basli basina abes kaciyor.
Elbette Zafer’i getiren savasin Ordu’nun bagimsizlik ruhuyla orgutlenmis subaylarinin onemi cok buyuk. Ama hicbir etken ‘halk iradesi‘nden buyuk olamaz boyle bir savasta.
Fenerbahce-Tsk yakinligini da simdiye kadar Fenerbahce’nin basina gelmis olan kisilere bagliyorum. Boyle bir stratejik ortakligi hic gerek olmadigi gibi, benim adima statta bayat sloganlar atmalarina hala karsiyim.
Tabi Ozan Abi’nin dedigi gibi butun statlarda ayni pankart asilmis ve butun takimlar ayni pankartla sahaya cikmissa bu yaziyi Fenerbahce ekseninden kurtarip orduya cevirmek lazim.
‘Siz nabiyonuz baboli?’ demek lazim orduya.
Chuck o kadar siyah-beyaz değil hiçbir şey. Bugün TSK’nın pozisyonu budur tabii, kışla ile orduevi arasına sıkışmış bir sosyal cenahın halkla bütünleşmesi mümkün değil. Tek bütünleşme de o halkın evlatlarını vatan borcu motivasyonu ile gönderdiği kışla da, işte eline pimi çekilmiş bombadan öteye gidemiyor.
Ama o günlerde de durum farklı değildi. Farklı diyen fazla iyimserdir bana göre. Yani kurtuluş savaşı sırasında nice eski Osmanlı Subayı, yeni Kuvvacılar, günlüklerine halkın perişanlığını, gündeminin çok başka olmasını, hilafete ve saltanata körü körü bağlılıklarını nakşetmiş, bu ne gerzek bir halktır yarabbelalemin dizelerini gizli gizli yazmışlardır.
Lakin, ihtiyaç duydukları tabanla bütünleşme çabalarını tüm sıkıntılara rağmen başarıyla gerçekleştirmişlerdir. O zaten takdir sebebi. Gerçi misal bugün oluşsa o koşullar, aynı şey bugün ki TSK için de geçerli olur kanaatindeyim. Ama harbiye böyle birşey, her zaman halktan kopuk olmuştur, olucaktır.
Alıntıyı düzgün becerememiş olabilirim 🙂
Bununla ilgili bir yazım oldu bugünün sabahında. TSK’yı ve içinde ki yapılanmasını hasta adama benzetiyorum. Tamamen yıpranmış ve kaybolmuş gibiler.
bir sürü resmi yada özel kurum ve kuruluşun kendine ait, yalnızca kartla veya üyelik şartıyla girilen yerleri varken neden orduya ait yerler insalara bu kadar batıyor hala ve ısrarla anlamıyorum..
ayrıca tsk mensupları ve yakınları halk değil midir, değilse nedir..
son olarak içeride ne var diye bu kadar çok merak eden varsa söylesin ben bigün sokayım, bok var çünkü içerde..
Böyle bir iktidar varken ordu da güçsüz olursa, bu ülkede güçlü olan birtek aziz yıldırım kalacak diye korkuyorum
Öncelikle selam ben Reşat 🙂
Başkalarını bilmem ama bana batan ordu mensuplarının kendilerine özel yerleri olması değil; o yerlerde askerlerin çok ağır şartlarda çalıştırılmasıdır. Kusura bakmayın ama, anneler o çocukları vatan borcu ödesin diye askere gönderiyor, orduevlerinde subaylara, ailelerine garsonluk yapsınlar diye değil.
Orduevi olsun. Ama maaşlı garsonları da olsun.
Ben de çok girdim, merak edene anlatayım. On numara yemekleri var, hem de sudan ucuza 🙂
Elestirilen sey Ordu, Orduevleri..vs. degil. Konunun ozu o degil. O buyuk elestirinin yanindaki kucuk bir elestiridir sadece. Orduya ait mulkler halka acik mulkler degillerdir, ordu mensuplarinin halk mensubu olmasi bunun gercekligini bertaraf etmiyor.
Ordunun bunalima girmis halde $uursuzca propaganda yapmasi hadisenin asil icerigi. Ha ondan da ziyade Fenerbahce’nin buna vesile olmasiydi ama orada cikti gibi konu. Burada Ordu’nun bir yontemi ele$tiriliyor. Insanlarin gozune gozune ‘cok $ahaneyiz biz superiz oglum’ diye sokulmasinin anlamsizligi ele$tiriliyor. Guclu Ordu=Guclu Turkiye olayindaki eksiklik, sadelik, basitlik ele$tiriliyor.
Guclu ekonomi, Guclu egitim, guclu uretim, guclu sanayi ve benzeri, guclu ordu’dan cok daha muhim konular varken ‘Ordu gucluyse ulke de gucludur‘ mantigindaki yuzeysellik ele$tiriliyor. Dogudugumuzdan beri bizlere soylenen, ordumuz $oyle guclu, boyle guclu, $oyle ziker, boyle atar soylemleriyle celi$iyor oncelikle. O kadar guclu bir ordumuz vardi da, Turkiye neden hala bu kadar zayif?
Ama hani ‘askerlikte mantik aranmiyor‘ ya, ondan o konulara fazla girmeyip Fenerbahce ile kisitladim konuyu.
@dea, öncelikle memnun oldum reşatçım 🙂
senin o analarının vatana hizmet etsin diye gönderdikleri çocukların arasında doğuya gitmeyip garsonluk yapmak için götünü satacak adamlar var..ayrıca öyle asker bulamıyolarsa garson tutsunlara ayıracak bir bütçe de yok..
@chuck, güzel kardeşim,
hepimiz senin neyi eleştirdiğini anlayacak kapasiteye sahibiz allaha çok şükür, bunun için yazdığın yazının uzunluğuna ek olarak aynı cümleleri çevirip yorum yazmaya gerek yok.senin o küçük eleştirin bu aralar herkesin dem vurduğu bi durum olduğu için ben ona değinme gereği duydum 1.si,
2.si bunu burdan uzuuun uuzuun ben yazayım sen f5 yap, sen yaz ben f5 yapayımla tartışmak yerine yüzyüze konuşmayı tercih ederim şahsım adına.ama yazını anlamsız buldum, kendi bokuna muhalefet buldum, o konuda da kusura bakmayasın.
eleştiriye eyvallah da yazılar neden anlamsız bulunuyor, ben de onu anlamadım.
@pysche:
Birilerinin orduevinde garsonluk yaparak geçirilecek bir askerlik için yanıp tutuşması benim eleştirimin tezi ya da antitezi değil. Herkes kendi meşrebince istediğini düşünür elbet, misal ben bunu onur kırıcı buluyorum.
“Vatan borcu” diye dayatılan şeyin bizzat subaylara, o subayların eşlerine, çocuklarına hizmet etmek olması beni rahatsız ediyor. Bunun çok anlamsız bir tepki olduğu söylemeyin ne olursunuz.
Ee garson tutacak bütçe yoksa, bir zahmet kolayı, ne bileyim, 50 kuruşa değil de 1,5 liraya satsınlar. elbet 3-5 garsona yetecek para çıkar.
benim yazıdan ve tüm yorumlardan anladığım, aziz faşodur. ben para verip kale arkasına giremiyorum, paralı askerlik hiç yapamam. nihayi karar: aziz paralı askerlik yapmamın önündeki engeldir.
Olay Aziz Yildirim’a gelmis, oraya ben cekecektim, saat farki avantajini kullanmayin, yazilara TR saati ile aksam 8’den once yorum yapilmasini yasakliyorum.
Dun pankart acti diye tribunde adam aratan ve kombinelerini iptal ettirecek baskan ve yonetim icin sahane bir pankart olmus. Her maca bu pankartla cikilmiyor olsa da bizimkiler kosa kosa alip cikardi. Roberto Carlos ve Andre Santos’un en buyuk dertleri bizim ordunun arada bir verdigi bozuk imlali ultimatomlarda kullandigi anlatim bozuklugu dolu kiytirik sloganlari alip propaganda yapmakmis. Guclu baskan, guclu Fenerbahce… Haftaya da bununla cikalim. Nefis metafor, resmini koyup altina “anlayana!!!!!” yazariz dusmanlari sikertiriz.
sevgili psyche,
Kapasite konusunda ciddi sikintilarim var. Velhasil yazdigin seyin sonucu ‘burada yazmanin bir anlami yok‘a cikiyor.
Yazinin ayni cumleleri tekrarlamak oldugunu cikarmani da anlamsiz buldum. Zira asil yazida pankartin icerigi hakkinda neredeyse hicbir sey belirtmemistim, Fenerbahce uzerinden gitmistim.Verdigin tepkilerin sertligini de duygusal buluyorum, buna hic gerek yok. Benim ebeveynlerim de ogretmen ama ben ulkedeki egitim sisteminin igrenc, yozlasmis ve basit oldugunu soylersem bu sistemi elestirmek olur. Egitmenleri degil. Ordu ve Askeriye sistemi elestiriye kapali bir kurummus gibi davranmayalim. Her onemli sistem gibi harbiye de elestiriye muhtac.Hatta diyanet, emniyet ve hukumetten cok da farkli olmayacak sekilde muhtac.
Argumansiz dalizlayip demagojiye cevirmeyelim olayi. Nerede kendimi tekrarladigimi ve nerede/ne sekilde kendi bokuma muhalefet tavirlar sergiledigimi belirtirsen elestirilerin daha fazla ciddiye alinacaktir eminim.
Basiyorum f5’e…
Guclu ordunun guclu tegmeninin pimi cekilmis bombayi askerin eline tutusturmasi da yalan cikti sanirim, pek konusulmuyor. Hangi amaca hizmet ettigi belli olan gazetenin uydurma hikayelerinden olsa gerek.
Güçlü Başkan Güçlü Fenerbahçe 😀
****
saykecan, doğuda pisi pisine ölmektense garsonluk yapmak isteyen adama bok atamam açıkçası. Yine Nazım’dan mı gidelim; “Ne ölümden korkmak ayıp, ne de düşünmek ölümü” demiş usta…
Hem doğuda askerliğini yapmak yerine paşa paşa rahat yerlerde yapan paşa çocukları da var. Atlamayalım. (Sen erkek olsan nerde yapardın merak etmiyor da değilim =) )
Ayrıca, madem orduevlerine bütçe ayrılamıyor, o zaman self servis olsun. Banane kardeşim subaylara hizmet etmek zorunda mı bu memleketin çocukları. O zaman adına vatan borcu demeyin. Zaten nasıl olursa olsun vatan borcu demeyin. Nasıl bir borçsa bu artık. Ve ne ara borçlandıysak. Ve nasıl bir ödeme yöntemiyse bu…
****
Güçlü Başkan, Güçlü Fenerbahçe
Kusura bakmayın ama en son olayda gördüğümüz psikopat bir teğmenin ve yine onun gibi binlercesinin olduğu bir kurumu, Fenerbahçe Stadı’nda (özledim lan Fenerbahçe stadı demeyi)övmeyi abesle iştigal buluyorum.
Bir de bunun üstüne, Fenerbahçe-Ordu yakınlaşması daha da canımı sıkıyor. Kafamdaki onlarca soru işaretinin belki de baş müsebbibi olan bir kurumun, bize bu derece yakın olması bizleri rahatsız etmeli. 30 Ağustos Zafer Bayramı Fenerbahçe Stadı’nda elbette ki kutlanmalıdır, Fenerbahçe Türkiye’dir..Bu konuda hemfikirim ama orduyla alakalı kısım bize hiç yakışmıyor.
Bu konuda sevgili chuck’a katılıyorum (bu da klişedir..seninle aynı şeyi düşünüyor diye yazının sahibine samimiyet duyarsın birden)
Binlerce diye bir kalemde kestirip atabildigine gore, tahminim askerde bos vaktin coktu, sen de usenmeyip tum TSK’ye tek tek kisilik envanteri uyguladin. Hepsini denemesen bile bu cikarimi yapabilmek icin, en az bir on bin kisilik denek havuzu uzerinde calismis olman lazim…
—-
TSK gozumde elestirilmeyecek kurum degildir, hatta bu ulkede en cok elestirilmesi, en agir elestirilmesi gereken kurumlarin basinda gelir. Ama elestirinin de dogru elestiri olmasi gerekir. 30 Agustos’u TSK kutlamasin demek ne kadar elestiridir, ne kadar sagliklidir mesela? Itfaiye haftasi degil ki bu TSK kutlamasin.
“30 Agustos’u bu ulkede sadece Oluklu Mukavva Ureticileri Dernegi kutlasin bundan sonra…”
Peki…
Sanki yazar da “TSK kutluyor, gecitler yapiyor, halk cosuyor da futbol stadinda ne isi var” demis tosunum. Hatta futbol stadinda da kutlansin da basbayagi TSK’nin siyasete aktif, pasif mudahalesinin simgesi olan sloganlarla kutlanmasin demis gibi.
@chuck, sistemi onu oluşturan kişilerden bağımsız tutamazsın, bir eleştiri hangi kuruma yapılıyorsa, o eleştiri o kurum personelinin davranışları ve tabiki hükümetin o kurum üzerindeki yanlış politikaları sonucu oluşmuştur.ben eğitim sistemine giydiriyorsam, senin annene babana da giydiriyorum demektir..
bokuna muhalefet tavrın, hala daha bu konuşmayı burda devam ettirip beni hodri meydana zorlamak şeklinde sürmekte..ben yapıcı olarak sana diyorum ki bunu yüzyüze konuşalım, burda kimsenin kafasını gözünü yormaya gerek yok, ha ama sen burda böyle yok daha ciddiye alınırsın, yok demagoji yapma diye tırmalamak istiyosan sana iyi f5ler arkadaşım.
@canoğlan, arkadaş nasıl pankartı anlamsız buluyorsa, ben de bu yazısını anlamsız buluyorum, bunda anlaşılmayacak ne var?
* * * * *
Katılmıyorum. Tabii ki bireylerin ortak eksik ya da yanlışları bir kurumun seyrine tesir edecektir. Ancak kimse tüm subaylar geri zekalı, tüm komutanlar artiz demediği sürece TSK’yı eleştirmek, bireysel olarak subaylarını, kurmaylarını eleştirmek anlamına gelmiyor.
Yani şimdi ben yolda yürürken gördüğüm bir kurmay albay’a, lan nasıl çuval geçirttiniz başınıza, tüü size diyebilir miyim? Maçam yemez zaten de, eşit düzeyde bir tartışmada desem bile manasız olur, fevri olur.
“Eğitim sistemi çok kötü, ne bu 8 yaşından beri sınav sınav, yediniz bitirdiniz çocukları” diye, Matematik öğretmenine laf söylenebilir mi allah aşkına?
Matematik öğretmeni çıkıp “ne demek lan sistem kötü, ben kaç gece de yazdım o müfredatı biliyor musun sen” mi diyecek?
Bunlara kismen ben de katilirim.
Futbol takimlari bu ulkede bir cok macina o haftayla, ya oa gunle ilgili mesaj veren pankartlarla cikarlar. Atiyorum Kizilay Haftasi’nda (boyle bir hafta vardi di mi lan?), “Kan verin can verin” gibi pankartlarla cikarlar. Bunu hepimiz biliyoruz. Hatta genelde bu pankartlar da tek elden hazirlanmis, standart pankartlar olur. 30 Agustos’ta da Zafer Bayrami’yla ilgili pankartla ciktilar. Hatta genelde alisildik uzere (ben gormedim ama yazilanlara gore soyluyorum), standart tek tip pankartlarla cikmis takimlar. Buraya kadar uygulamada yillardir alisilagelen rutinden sapma yok.
Ha evet, bence zurnanin zirt dedigi yer de burasi, pankartin uzerinde yazan yazi. Sadece “30 Agustos Kutlu Olsun” yaziyor olsaydi bunlari tartismaya gerek kalmayacakti…
Yeri geliyor, o da deniyor, hele şu artık hepinizin diline pelesenk olmuş, tavsadıkça tavsıyan ‘askerde mantık yoktur’ lafı..demezler mi adama hayatın hangi kulvarında mantık gördün de, askeriyede özellikle arıyorsun..
orduda herkes mantık, insiyatif kullanmaya kalksa, kimse emirleri uygulamazdı..orda komutanım bana şu emri verdi, hımm, dur bakayım bir düşüneyim, doğru mu, yok ya bana ters yapmam diye bişey yok, savaş zamanı bunu sorgulayacak zaman da yok, emirler sorgulanmaz uygulanır, bu kadar basit bu kadar net..
çoğunuzun götüyle güldüğü, olm bi bölükte cezalı tank varmış, işte cephaneliğe ateşle yaklaşma yazmışlar muhabbetlerinin hepsi gerçek bir olaya dayanmakta..siz herkesi kendiniz gibi akıllı, kültürlü vs. zannediyorsunuz..
öyle bir kurum düşününki, intihara meyillisini de, tinercisini de, sapığını da, kıpığını da, mühendisini mimarını da, terzisini, zeka özürlüsünü de, ibnesini, hititoloğunu da istihdam etmek zorunda..o veya bu şekilde..bunların içinden mümkün olduğu kadar herkes mesleğine göre bir işe verilinmeye çalışılıyor..mümkün olduğu kadar garsonu garson yapıyolar, terziyi terzi, berberi berber..
ben 25 yıldır hiç üniversite mezunu garson görmedim şahsen, ama senin elinde bu kadar çok üniversite mezunu varken elektrik mühendisini de televizyondan sorumlu yapmak zorundasın artık, başka seçeneğin yok..
birileri terzilik yapacak, birileri garsonluk, birileri bahçıvanlık, birileri savaşacak, birileri ölecek..tsknın bütün bu meslekleri parayla tutacak bütçesi yok, devlet senden vergi almazken, elektrik su parası almazken sen 5 liraya aldığın gazozu garson tutacam diye durduk yerde 15 liraya satamazsın..
Askerde mantik olmamasindan daha cok manti olmamasi uzuyor beni. Yeri gelmisken icimdeki ukdeyi paylasayim dedim.
ha şimdi gelgelelim tsk mensuplarına;
nedense normal hayatta psikopatını, hak yiyenini, aptalını, karakteri zayıfını, mevki makam düşkününü vs. görünce şaşırmıyosunuz da, askeriye de görünce şaşırıyosunuz..her kurumda her tip insan var da, tskda neden olmasın..bu adamlar; bir kısmı ortaokuldan sonra daha 14 yaşında bir sınavla, o yaşa uygun vücut standartlarına göre okula alınan, diğer kısmı da öss ile gene o yaşa uygun vücut standartlarıyla alınan insanlar topluluğu..
tıpkı bizim gibi temel üniversite derslerinin yanında askeri dersler alıp, belli ortalamalarla mezun oluyorlar, sınıf seçiyorlar..1 sene sınıf okullarında eğitim görüp görev yerlerine atanıyorlar, yani bir işe giriyorlar..siz ilk işe girdiğinizde ne kadar tecrübesizseniz onlar da o kadar tecrübesiz, şimdi bunda şaşılacak ne var..
bu adamların beynini yıkayıp hepsini tek karakter haline getirmiyolar..yani yukarda saydığım özelliklere sahiplerse hepsi baki..
bi de şey var, işte ben üniversite mezunuyum, eeee, benim yarım kadar bile okumamış astsubay bana emir veriyor..siz bunu gerçek hayatta yok mu sanıyosunuz..daha 10 sene öncesine kadar kaçınızın müdürü, amiri liseden daha çok tahsilliydi..al işte, şu an benim şantiye şefim liseden terk adam terk, ama ben ondan emir alıyorum..bunu napıcaz..
yani özetle diyorum ki, siz orduyu halktan bağımsız tutamazsınız, sivil hayatta ne kadar iyilik, kötülük şu varsa, orda da var..çok normal çünkü hepimiz insanız..ha eleştirilmeyecek mi, tabiki eleştirilecek, ama bilerek, öyle gelişine vurarak değil..
konuş tosunum, yeterki sen konuş 🙂
mantı var nan fb orduevinde, götüreyim seni?
igorum sana gelince,
ben de eğer senin baban paşa olsa sen nerde yapardın merak etmiyor değilim 🙂 sadece sen değil, hepinizin..o yüzden kimse sallamasın işkembeyi kübradan, bal tutan parmağını yalar..
Vallaha mi 🙂
Kankam benim, sayko reisim, ramazan bitsin de, bu konuyu etraflica bir konusalim 🙂
“demezler mi adama hayatın hangi kulvarında mantık gördün de, askeriyede özellikle arıyorsun”
Nasil yani? Ben hayatimin her alaninda mantik gordum. Mantiksiz bir is olursa da onu sorgularim, israrla mantiksiz bir sey yapiyorsam duzeltmeye calisirim. Ne demek hayatin hangi alaninda mantik var. Mantigin taniminda mutabik mi bu siteyi okuyan herkes? Hayat mantik cebirinde simgelenecek kadar mantiklidir, sadece kompleks bir mantigi vardir, cok kolay degildir o is. Ustelik bahsedilen yer askeriye, yani elinize silah verilen, counter strike oynamak icin degil gercek insanlarla savasmak icin egitildiginiz bir yer. Riske atilan sey paraniz, kariyeriniz, bilgisayarinizin hard diski degil, hayatiniz. Aksam yenilecek yemegi bile mantiginizda suzup karar veriyorken hayatinizin sermaye yapildigi yerde mantik sorgulamanin suursuzluk oldugu iddia ediliyor. Hayat baskasinin hayati olunca uzerinde poker oynamak da hukum vermek de zor degildir gerci.
Zeka ozurlu adam neden istihdam edilir mesela? Herifin elinde silah her gece yani basimda yatacak, dellenip milleti taramayacagini bile bilmiyorsun. Ozurluler alinmaz diye biliyoruz ama ayak ustu doktor muayenesini hepimiz yasadik, gercekten almiyorlardir da diyemiyoruz. Birisi delirip elimize pimi cekilmis bomba verirse de “hayatin hangi alaninda mantik var da bunu sorguluyorsun ey gafil” der devam ederiz. “nedense normal hayatta psikopatını, hak yiyenini, aptalını, karakteri zayıfını, mevki makam düşkününü vs. görünce şaşırmıyosunuz da, askeriye de görünce şaşırıyosunuz..” denmis arada ben bunu yazarken, yahu ben canimi emanet ediyorum orada, borsaciya para emanet etmiyorum, al iste psikopat bir tegmen 4 tane cocugu oldurdu. Olum, oldurdu, yoklar artik, yasamiyorlar. Ne var yani her yerde psikopat varla gecistirilebilir mi bu yahu, cocuklar oldu yahu, olduler.
Pimi cekilmis bomba hikayesinin filmini de cekeriz Dr. Strangelove’un Turk versiyonu olur, ustayi anariz saygiyla. Filmde “sen uyursan herkes olur” diye tukurukler sacarak cosan adam pimi cekili bombayi askerin eline verir, bomba patlar, bu noktada aksiyon devreye girmeli. Olen askerler nukleer santralin gozetiminden sorumludur, reaktorun birisi devreye girer, kontrol edilemez patlar, nukleer savas cikar. Son yillarin en cok konusulan filmi bu Cuma sinemalarda. Dur ulan koptuk. Neyse bu kafadaki komutani Kubrick tasak malzemesi yapmisti ama bizde facebook’da forward edile edile cogalan gurur malzemesi oldu. Varin oradan cikarin ne kadar mantikli oldugumuzu. Heralde bu yuzden hayatin hangi alaninda mantik var diye sorabiliyor insanlar. Ben bile munazara yaparken zorunlu askerligi daha duzgun gerekcelerle savunmustum yahu, bir tartismaya “her seyde mantik aramayin” diye baslaninca munazara da kalmiyor ki zaten, benim bildigim evrende mantik ekseninden yuruyor bu isler.
Psyche, sen doğa’ya fenerbahçe orduevinde mantı ısmarlayasın diye, birileri orada garsonluk yapıyor. Para almadan, azar işite işite, dayak yiye yiye.
“Üniversite mezunu garson görmedim” diyorsun da, ee ne yani bir insanın üniversite okumamış olması bu mantıksızlığı izah edebiliyor mu? Lise mezunu da olsa, ilkokul mezunu da olsa, hatta kara cahil bile olsa, o adam asker, garson değil.
Hem garson için bütçe yok, napalım asker kullanıyoruz da ne demek? İşletme değil midir orası en nihayetinde? Mal alıp, mal satmıyor mudur? Ee garson maaşlarını da ayarlayıversin fiyat belirlerken. 50 kuruşa içmeyiverin kolayı kardeşim, subay çocuğu dondurmaya 25 kuruş vermesin. Garsonun emeğini ödeyin.
Nasıl normalleştirebiliyorsunuz bu askerlerinin size garsonluk yapmasını? O çocuklar hizmetçi değil, garson değil, asker yahu asker… Mesleğine saygısı olan subay karşı çıkmalı en önce buna. Ama herkes normalleştirmiş; normalleştirdiği yetmiyormuş gibi eleştirilmesine tahammül edemiyor.
Ha yani bu hükümet, bu eğitim sistemi, sağlık sistemi, ekonomik sistem, bürokrasi, özel sektör, din falan hepsi mantıklı, bir ordu kaldı mantıksız öyle mi..Bütün müdürlerin, çeşitli eğitim seviyelerindeki hocaların, dinin, ülke elçiliklerindeki görevliler, kız arkadaşın senden hep mantıklı şeyler istedi hep bugüne kadar demek..hemde 4-4lük işliyor, sapma yok..
Türkiye’de 2milyona yakın zeka özürlü var, yani nüfusun nerdeyse %3ü.bunlar hepsi agzından salyalar akıtan cinsten değil, hafif derecede zeka geriliği olan tipleri askere almaya bir mani yok, ha bu adamlara da öyle senin sandığın gibi al yavrum g3 tara bütün arkadaşlarını bakıyım tarayabiliyomusun denmiyor..
tinercileri, geri dönüş yasasıyla affedilenleri, zeka özürlüleri, belli ölçülerdeki ruh hastalarını, sapıkları askere almakta da mani yok..bunu tsk değil, halkın oylarıyla seçilen hükümet böyle istiyor..çünkü bu adamlar tsk’ya ayakbağı, yük..bunları eşit sayıda illere, ilçeler dağıtmak zorundalar, öyle hepsini bir bölüğe koyalım kendi başlarını yesinler yok öyle..
bunları bölüklerde napacaksın, bütün yanıcı, patlayıcı, kesici aletlerden, mutfaktan, cephanelikten, silahlıktan uzakta tutacaksın, nöbet asla tutturmayacaksın, boşta da bırakmayacaksın, ha noluyor bunlara çöp toplama, ot yolma görevi veriliyor, ha ama bu adam kafayı bozduysa tutar seni süpürgeyle de boğar, bu iş bu kadar basit..bunun için askerde yan ranzanda yatıyor olmasına bile gerek yok, sivil hayatında da kaşının üstünde gözün var diye adam öldürülüyor bu ülkede, 3. sayfalar bunlarla dolu..
askeriyede komutanın sana bir emir verdiyse bunu uygularsın, bunda mantık matematik trigonometri arayacak bir durum yok, bu bu kadar basit, daha neyini sorguluyosun..herkes senin gibi kendince bir mantık ararsa bu çıkmaza doğru süreklenir, sen senin mantığına, o öbürünün mantığına falan bunun sonu yok..
hadi o zaman başa dönelim sarıkamışta da enver paşaya canlarını emanet etmişti askerler, onları napıcaz o zaman..12 adalar bu kadar kıçımızın dibindeyken onları Yunanlılara kaptırmanın neresi mantıklı..
dünya öyle sandığın kadar rasyonel bir yer değil..
dea, sen ısrarla asabiyet yapmaya devam ediyosun da, ben neyi anlatamıyorum;
diyorum ki mesleğe göre istihdam diyorum, diyorum ki bu adamların çoğu sivil hayatta da garson zaten, yada işi gücü olmayan adamlar, üniversite mezununun bir mesleği vardır diye özellikle belirttim, yoksa adam ilkokul mezunu ve terziyse, terzilik yapar arkadaşım, bu 2 kere 2 dört..bu, bu ya..
şimdi sen söyle tsk bu adamları napsın o zaman, asker bir görev tanımı değil, bir işi işaret etmiyor, doğuya gönderseler savaştırıp öldürüyor olacaklar, ot yoldursa ah canıım elleri nasır tutar, napsınlar bu adamlara rütbe mi versinler kardeşim?
Bayram değil, seyran değil denilmiş ama Zafer Bayramı’nda açılan bir pankarttan bahsediliyo bir yandan da. Polis haftasında açılan pankartlar, reklamlarında oynatılan futbolcular, sanatçılar batmıyor ya da herhangi bir özel günde açılan pankart mesele olmuyorken bu mu mesele oluyor. Güçlü ordu, güçlü türkiye demek niye batıyor ki. Yerli malı haftasında güçlü üretim diyelim, sanayi gününde güçlü sanayi olsun, niçin ordu lafı duyulunca böyle korkuluyor ki.
Şimdi de babası asker birisi olarak bu orduevi-garsonluk olayına girmek istiyorum. Askeriyede acemilik bittikten sonra dağıtımlarda yerleştirmeye bakılınca genel olarak herkesin mesleğine, yeteneğine ve doğal olarak kapasitesine göre bir yerleştirme esası var. Hizmet sektöründe çalışan, çalışmış ya da çalışabileceğini söylemiş insanlar orduevlerine, kaportacılık yapmışlar tamirhaneye, şöförlük yapanlar direksiyona vs. vs.. Ayrıca Harp Okullarında okumuş komutanları da bu askerlerin orduevi komutanı, hastane komutanı, okul komutanı, okul hocası, cartı curtu oluyorlar.vatani görev kavramını gereğinden fazla kutsallaştırıp,dağda çatışan asker, diğeri değersiz dersek günlük hayattaki şeyler böyle anlamsız geliyor. Bu konuda herkesin duygu sömürüsü yapması çok kolay. Ben bile yaparım hatta herkes kendi şehrinde yaşayabilmişken biz kimsenin götünün gitmeye yemediği yerlere ailemizle giderek yaşadık diyip.
Orduyu tu kaka görmek çok moda tabi bu günlerde, herkes rüzgardan istediği gibi de faydalanabiliyor doğal olarak. Ama ordu eleştirilecekse de bence en az kendi içindeki yapılanması sebebiyle eleştrilmelidir.
Bir de paşa çocukları askerliklerini nerde yapacak diyenler var ya onlar herhalde bütün işlerini öyle hatırla gönülle yaptırmaya alışkın olduklarından böyle diyebiliyorlar. Ben kendim paşa çocuğuyum, tanıdığım paşa çocukları da çok ve kimsenin nerede askerlik yapabileceği öyle belli değil. Ha rahat askerlik yapıyolardır orası ayrı. Buna bi itiraz varsa o da ayrı bi konu olur tabi.
Bu tip konularda böyle hassas değilim ama yaftalamak çok kolay hale gelince – hatta ben de yapıyım o işi “radikal gazetesi solcusu” tadında yaftalanınca- insan çok fazla noktasını sevmediği askeriyeyi bile savunma noktasına geliyor. Hatta orduevlerini bile savundum:)
yahu almasın birader almasın!
Yok psyche, asabiyet yapmıyorum. Öyle algılanıyorsa pardon, ama misal burdan bakınca da sen katı bir savunma oluşturaya çalışıyorsun gibi geliyor. Çünkü burada ordu ve işlevlerinin eleştirilmesine “hükümet iyi, bürokrasi iyi, bir tek ordu kötü” ekseninden bakmak çok mantıklı görünmüyor benim tarafımdan. Eee siteyi uzun zamandır biliyorsun zaten, burda kolay kolay hükümet iyi denmez. Verdur derdi bir zamanlar, bak siteye bile giremiyor şimdi 🙂
Ordunun eleştirilmesinin karşısına ee ama hükümet de iyi değil ki diye bir savunma koymak, orduyu savunmak olmuyor, aksine tartışmayı çıkmaz bir noktaya götürmek oluyor.
O adam normal hayatta da garson, askerde de garson. Ama gerçek hayatta tercih şansı var, istifa şansı var, kendisini azarlayan patrona “hasiktir lan, işine de sana da” deme şansı var. Asker’de yok. Kaldı ki orduevinde garsonluk yapan bir arkadaşımın subay eşlerinin, çocuklarının ne gibi hakaretlerine, hor görmelerine, ezmelerine sabretmek zorunda kaldığını ben iyi biliyorum. Benim orduya kızdığım nokta budur. O adam senin askerin, bu kadar onursuzca küçük düşürülemez.
Nerde istihdam etsin? Bilmiyorum, bilmek zorunda da değilim. Ama bildiğim şu, ordu istihdam kurumu değil. Bu gençler işsiz güçsüz, ee o zaman alalım şunları garson yapalım kurumu hiç değil. Ordu olmak, ordu yönetmek neyi icap ediyorsa o olsun. Ben yanlış gördüğümü söylerim. Ne tespitim kesin doğrudur, ne çözümüm kesin çözümdür. Bu söylediklerim, aynı cümle içinde hükümeti, bürokrasiyi, onu, bunu eleştirme zorunluluğu getirmiyor. Kaldı ki, oralara da çokcalar sallamışızdır, kendimizi ifade etmemiz gerekirse.
Neyse, tartışmayı çok da uzatmayalım bence. Bir yere varmıyor çünkü.
Ama senden tek ricam orduevindeki gariban askere iyi davran olur mu? Çünkü senin pozisyonunda olup da iyi davranmayan çok insan var.
Paşa çocukları popülasynu arttı sitede, benim askerlik yandı 🙂
chuck sen de haritadan yer seç kendine…
Nan ne keronun ne benim en son ne zaman gittiğimizi bir sorsana herhangi bir askeri tesise 🙂 Ve en kral ağırlanacak durumdaki insanlar olmamıza rağmen..gitmiyoruz abicim..o kadar yıldık ki yaşadıklarımızdan, gitmiyoruz..ha ama bunu da rakı masasına meze yapmıyoruz..
Ben katı bi savunma oluşturuyorum çünkü bilmiyosunuz, ama ben bilmemenizi yadırgamıyorum..eleştirmenize de bişey demiyorum, ama yıpratıyosunuz..yıpratmayın..oraların şartlarını, dinamiklerini, olayların nasıl yaşandığını bilmiyosunuz..ne şartlarda hangi kararlar veriliyor bilmiyorsunuz..bel altı vuruyosunuz..tam sizin gibi akıllı insanlar tarafından desteğe ihtiyaç varken yapıyorsunuz bunu..
bu ülkede vatana millete tek bir hayrı o yaptığı 15 aylık askerlik olan insanlar var, bunu siz de gayet iyi biliyosunuz, yapmayın gözünüzü seveyim..almayın diyemezsin..
ben pürü pak, el değmemiş, 4-4lük bir kurumdur, kimse bişey diyemez demiyorum, ben diyorum ki orda pırlanta gibi, akıllı, makul, Atatürkçü, vatanperver, hepiniz rahat uyusun diye hayatını hiçe sayan insanlar var, onların yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor bu kurum..onların da bir kısmı içerde, bir kısmı sindirilmişken, siz de sırtınızı dönmeyin diyorum..
Her şey birbirine bağlı, her şey iç içe. Ordu içinde yaşayanlar da bu ülkenin insanları, yaşamayanlar da bu ülkenin insanları. Hiçbirimizin farkı yok birbirinden.
Maçta açılan pankartı anlamsız bulduğumu söylemeliyim önce. Bu ülkenin GÜÇLÜ olması ORDU ile olmaz,olamaz. Madem 30 Ağustos’u kutluyorsun. Git bak bakalım tarihe o zafer nasıl kazanılmış, kazanılması öncesinde ne gibi seferberlikler yapılmış. Topyekün bir mücadeleyi ORDU’ya mal edemeyiz. Türkiye’nin güçlü olması gereklerini yukarıda herkes yazmış zaten. Bir daha yazmaya gerek yok. Sivil toplum geliştikçe ordu da gelişir. Ordu da sivileşir. Kafanızı yormayın.
Anlamsız bulduğum bir diğer şey de en ufak fırsatta Ordu şöyledir,kakadır,aptaldır falan mesajlarının verilmesi. Kim kimin ekmeğine yağ sürüyor uyanık olmak lazım. Gerizekalı bir teğmenin yaptığı psikopatlığı kimse savunmaz burada. Ama neden hep Ordu bu tür haberlerle gündemde yer alıyor düşünmek lazım. Ulan bu ordunun vatana millete yaptığı bir tane faydalı iş yok mu? Mesela derler ordu en iyi yerleri almış her yer yemyeşil falan fıstık. Ulan gerizekalı adamlar almış,ağaç dikmiş,yeşillendirmiş. Sen yapmamışsın senelerdir,yapana bok atmışsın. Bunun gibi, sel,deprem,yangın gibi doğal afetler için alınan Türkiye standartlarının üstünde onlarca takdir edilesi tedbir var. Sen bunları haber yapma, diğer tarafları yap. Sonra demokrasi nidaları at. Geçiniz efendiler geçiniz.
Ordu-Fenerbahçe ilişkisinde ise, Ordu Fenerbahçelidir,Fenerbahçe Halktır.Ordu da halk ise, Ordu Fenerbahçelidir bu kadar net.
Bence tartışılanlar yazıyla bağımsız olan şeyler.Yazıda yer alanları tartışamamışız 40 kusur yorum boyunca. Konu farklı yerlere sapmış.
Not: Ayrıca bu yazı sahibi Chuck arkadaşımızın neden böyle bir yazı yazdığını da sizlerle paylaşayım. Bu arkadaşımız Giresunlu. Giresun da Ordu’nun ezeli rakibi. Eğer Fenerbahçe sahaya “Güçlü Giresun,Güçlü Türkiye” pankartı ile çıksaydı bu yazının tam tersi istikamette bir yazı yazacaktı. “Güçlü Ordu” yazısını görünce statta nevri dönmüş, benden söylemesi…
konuş ozan reis, öl de ölelim 🙂
Ahahha, simdi anlasildi isin rengi! Birak chuck gozum gormesin seni. Sehir milliyetciligi 16. yuzyilda kaldi, biraz modern olun, sene oldu 2009…
Hahahaha
sen kesin garson olacan dea, ben de orduevine gelip sana kötü davranıcam, vurucam kırbacı vurucam kırbacı 🙂
tosunumu da mantıdan sorumlu çavuş yaptırırız.
Güçlü Tosun Güçlü Türkiye!
sayke gören de seni 30 senelik asker sanacak. O askeriyenin yanıbaşında vakit geçirmekle, bizzat dinamiklerine dahil olup o kamuflajı giymek ve emir-komutaya dahil olmak bambaşka şeyler. Anlamıyorsunuz falan deyip duruyorsun da esas sen anlayamazsın.
Bi de savunma psikolojisiyle (ki bu orduyu savunmaktan daha çok babanı savunma psikolojisi oluyor, haliyle duygusal kaçıyor) oraya buraya bok atmak da saçma. Gerçi yukarda sölenmiş, başka yerlerin de kötü olması ordunun da kötü olmasını meşrulaştırmıyor diye.
Halbuki bizim yazdıklarımızı sanki babanı hedef alarak yazmışız gibi düşünmene gerek yok. Hatta benim bunu belirtme ihtiyacı hissetmeme de gerek yok. Taraf’ın haberine çıldırmış İlker Başbuğ gibi köpürmek de abes kaçıyor. Ayrıca ufb forumları mı ki burası, “burada tartışmayalım konuyu yüz yüze çözeriz” diyelim. Tabii ki burada tartışılacak. Bir sonuca varır ya da varmaz (ki senin bu agresif tavrınla bi yere varmayacağı da açık).
Şunu da belirteyim, konu ordunun ne kadar mantığa sahip olup olmadığı değildi. O konuda sana hak verebilirim. Oturduğun yerden “askerlikte de hiç mantık yok canım” diye atıp tutanlara ben de çok hak vermem. Çünkü ordunun doğası gereği, hiyerarşik yapılanmanın doğası gereği birçok mantıksızlık olacaktır. Benzer saçmalıklar muhtemelen Çin ordusunda da Amerikan ordusunda da vardır.
Ama bizim esas rahatsızlığımız veya TSK’ye bok atışımız bu klişeden ötürü değil. Güçlü bir ordunun bu ülkeyi nasıl güçlü kılacağını hangi akıl ve mantık çerçevesinde ileri sürmeleri ve bangır bangır bunun propagandasını yapmalarınadır. 30 Ağustos’u tank bayramına çevirmelerinedir (tabi ki 30 Ağustos’u askerler de kutlayacaklar; hatta en önden onlar kutlayacak ama öyle bir sahiplenişleri var ki vallaha ben ve benim gibileri soğuttuklarına eminim). Zırt pırt siyaset sahnesine burunlarını sokuşlarınadır. Kendilerini bu ülkenin tek sahibi zannetmelerinedir. Muhtıralarına, darbelerinedir. Binlerce insana uyguladıkları işkenceyedir, Diyarbakır Cezaevine’dir.
Sorun bu. Yoksa tanka verilen cezadan banane.
@nikosmahlas
bayram değil seyran değil lafını ben kullandım. Bu lafı da pankart için değil, geçen senelerin bilmemkaç katı tankla kutlanmasına dair söyledim. Nereden çıktı bu gövde gösterisi yani. 100. yılı mı 30 Ağustos’un…
Ha polis haftasında açılan pankartlardan da bi o kadar rahatsızız. Aksini düşündüğümüzü mü sanıyorsun?
Ayrıca paşa çocuklarının askerliğini nerede yaptığını soran da benim. Aslında düzelteyim, askerliğini yapan herkesin bildiği üzere nerede yaptığın değil hangi ortamda yaptığın önemlidir. Ama tabi siyasilerin, iş adamlarının, hatırı sayılı kişilerin de nasıl askerlik yaptığını az çok tahmin ediyorsak çok da yadırganacak bir durum değil bu. O da ayrı bi vahamet…
Bu tip konularda böyle hassas değilim ama yaftalamak çok kolay hale gelince – hatta ben de yapıyım o işi “radikal gazetesi solcusu” tadında yaftalanınca- insan çok fazla noktasını sevmediği askeriyeyi bile savunma noktasına geliyor. Hatta orduevlerini bile savundum:)
Kero, solcu degilim, radikal okumuyorum ve Perihan Magden’den nefret ediyorum =)
Mevzu da en basindan beri ‘ici bos bir pankart‘ ve ‘ici bos bir pankartin fenerbahce stadinda acilmasi‘. hatta ulusun bayraminin bir kurumum bayramiymis gibi kutlanmasi. ben bu noktalarda gayet elestiriyi hakedecek aciklar goruyorum, ve elestiriyorum. Bence o pankartta o yazmamalidir, bence o pankart stadimizda acilmamalidir ve bence 30 Agustos ‘Askeriyenin superligi‘ uzerinden islenmemlidir. Bu kadar basit.
Duygusal tepkiler veriyorsunuz ve agir konusuyorsunuz. Durup dururken insanlarin radikal solculugu yaptigini veya her islerini hatir gonul isiyle hallettigini iddia ediyorsunuz. Toplum icinde kimsenin, bir asker cocugunun sahip oldugu dokunulmazliga sahip olmadigi gibi bir gercek varken, hangi hatirdan hangi gonulden bahsediyorsun? Biz normal halk’ken siz asker cocugu olarak geciyorsunuz. Ogretmen cocugu oldugum gerekcesiyle hicbir ortamda herhangi bir dokunulmazligim olmadi. Sen simdi askeriyenin toplum hayatina bu denli etki ediyor olmasini me$ru mu buluyorsun?
Emniyetin cok daha fazla var elestirilecek yani elbet. Ama konu su anda emniyet degil, neden emniyetten bahsedelim. Zaten emniyetin o pankarti her statta actirabilecek gucu de yok. Toplumsal ya$amda kendini o kadar on plana cikarabilecek bir gucu mevcut degil.
Askeriyenin kendi icindeki hiyerar$ik yapisi falan degil benim olayim. Askeriyenin her dakika kendini hatirlatabilecek kadar gundelik yasamimizda olmasi, ve buna gucunun yetebiliyor olmasi. Bu kontrolsuz gucedir tepkim, eger ille pankart olayindan cikip genel bir elestiri yapmamiz gerekiyorsa.
@ Ozan Abi
@ Ozan Abi
Gercekleri bu sekilde gun yuzune cikarmani beklemiyordum hic =) Evet mevzu Giresun’du itiraf etmek lazim.
ben bunu sana her tartışmamızda yüzlerce kez anlatmaya çalıştım, sizin en çoğunuz 1 sene askerlik yaparak elde ettiğiniz hakkı ben 25 sene, hadi 10 sene düş 15 senede o işin içinde olarak kazanamıyorum.ne o çünkü kamuflaj giymemişim, emir almamışım.yok ya.benim gittiğim, gördüğüm yerlerin kaçında bulundun, yaşadığım olayların kaçını sen yaşadın diye sormazlar mı adama..
tuzla okulunda eğitim görüp, osmaniyede taşlık kebabı mı yapmış olmam lazım konuşabilmem için.o zaman askerliği yapmamış olanlar da hiç konuşmasın.(bknz. yazar başta olmak üzere, aga, dea, dellez…)
sizin bok attığınız kurum benim de bir şekilde mensubu olduğum, ekmeğini yediğim bir kurumsa, ve söyledikleriniz yanlışsa ben savunurum kardeşim, bunun babamla ne alakası var.babamı savunmak gibi bir sıkıntım olsa, onun yaptıklarından, yaşadıklarından dem vururum.ben gayet sakin bir şekilde durum muhakemesi yapıyorum, ilker başbuğ benzetmen de yersiz olmuş.
ben defalarca söylediğiniz diğer kurumların kötü olması tsknın durumunu meşrulaştırır diye bişey de söylemedim ayrıca..orduyu ülkeden, halktan ayrı düşünüp, hiç hata, yanlış yapılamaz, ters giden bişey olamaz tavrınıza, orada olan aksaklıklara, yanlışlara şaşırmanıza anlam veremedim, hala da veremiyorum, bu ülkede herşey bu kadar içiçe yürürken bu yaşananlara olan şaşkınlığınız neden, tskda robocoplar tarafından değil insanlar tarafından yönetiliyor en nihayetinde beşer şaşar dedim.
bu adamlar bu kadar baskı altındayken, bu kadar yıpratılıyorken, tehdit altındayken, hapse atılıyorken bu tip bir reklam yapılmasında ne gibi bir anormallik var.neden öküz altında buzağı aranıyor,
güçlü sanayi, güçlü eğitim, güçlü sivil toplum bunlara ek olarak da güçlü ordu sonucunda güçlü türkiye denseydi sorun olmayacaktı da pankart mı çok uzun olacaktı, neydi..
bırakın allahaşkına bu postdarbe sendromlarını..
@igor
Ben sadece bu tarz duyarlılıkların neden polis haftasında gösterilmediğini merak ediyorum. Gösterilmediğini de bildiğim için (sadece bu ortam için değil) böyle bir karşılaştırma yapıyorum.
30 Ağustos’un coşkulu ya da abartılı kutlanması ise acaba sadece ordu tarafından sunulan bir coşku mu, basının gündem dolayısıyla daha fazla gösterdiği bir coşku mu, vatandaşın bazı konulara daha duyarlı olduğu bir dönemde sahiplendiği bir coşku ya da abartı mı orasını da düşünmek lazım. Tank sayıları diyoruz da gerçekten öyle mi acaba ben şahsen bilmiyorum.
Askerlik durumuna gelecek olursam da Türkiye’de herkes bişeyleri torpille yapmayı kovaladığından torpilsiz yapılan işler bile torpile bağlanıyor. Askeriyede de bu konuda çok insiyatif kullanılıyor mutlaka, şahsen ben de şimdi atıp tutmak istemiyorum. Zamanı gelince bişeyler benim için ya da böyle istekleri olan arkadaşlarım için hoş gitmezse mutlaka yardım isterim gibi geliyor bana.
birşeyi okşarsan kalkar, bu, bu kadar basit.nerde durup dururken.
biz ne gibi bir ayrıcalığa ve dokunulmazlığa sahibiz bi de onu söyle, örneklerle gel. madem bir gerçek var, biz de bilelim neymiş o hayati gerçek de biz farkında değiliz.
ama ben senin sahip olduğun bir ayrıcalığı hemen söyleyeyim; ilkokul 1den orta sona kadar aynı okulda okuma ve kendi evinizde kendi odana sahip olma, oraya istediğin gibi poster asma, ne bileyim grafiti yapma ayrıcalığına sahipsin.biz hiç olmadık.
sen kaç kere doğuda kürt çocuklarından sırf asker çocuğu olduğun için ölesiye dayak yedin chuck efendi, bi söyle bakalım.
sırf öğretmen çocuğu olduğun için pardon.
Ya muhabbet anlamsız bir yere doğru kayıyor bana kalırsa. Pysche bu ülkede askerde kürdüm dediği için dayak yiyen insanlar var, türkçe bilmeyen annesi ile telefonda kürtçe konuşamayan askerler var. Sen yersin, onlar yer, herkes bir şekilde dayak yiyor bu s.tiğimin ülkesinde…
* * * *
@nikosmahlas: Evet, bu sene törenlerde kullanılan uçak, helikopter, gemi, asker sayısında geçtiğimiz senelere göre oldukça fazla artış vardı. Hani artıştan rahatsız olduğumdan değil de, öylemiymiş, bilmiyorum dediğinden söylüyorum.
* * * *
Keşke sınırlar kalksa, vatandaşlık kalksa, çiçek, böcek ne güzel ya 🙂
@ Giresunlu:)
Duygusal tepkiler vermiyorum, ciddiyim. Bilinen (ya da bilindiği sanılan) şeylerin yanlışlığından dolayı bazı durumları anlatmaya çalışıyorum.
Pankart mevzusunda ise takımın sahaya öyle bir pankartla çıkması beni mutlu etti açıkçası. Fakat bu hareketin ardında Fenerbahçe yönetiminin askerlerle ne kadar yakın olmak istediği gerçeği de olduğundan samimiyet sorgulayabilirim ben en fazla.
Zafer Bayramı direk askerlere adanan bir bayramken niye askeriye üzerinden gitmesini istiyorsun ki?
Asker çocuğu olma konusuna gelince, acaba öğretmen çocuğu olarak hiç mi sana kimse torpil geçmedi ya da annesi babası bankacı olanlar hiç daha rahat halledemiyor mu bankada işlerini? Polis çocuklarına bir olay olduğunda yardımcı olunmuyor mu? İş adamlarının çocuklarının bi tarafları yalanmıyor mu? Herkes içinde bulunduğu camianın getirisinden pay alıyor sonuçta. Bir de yani hangi ortamda gördün sen halkken, benim olmadığımı allah aşkına:) Toplum içinde askeriyenin konumu güven veren bir haldeyse bunun nesi kötü. Ha o güveni vermemesi lazım, askeriye kötü denirse o da ayrı tartışma konusu.
Bir de radikal gazetesi solcusu dedim ya cidden büyük hakaret benim gözümde, özür dilerim:) Ama o bir üslup ve genel bakışı belirttiği için o ifadeyi kullandım.
Ordu’yu savunurken, ” Hükümnet şöyle, Adalet sistemi böyle, Emniyet çökmüş zaten” vs. savunmalara girilmez ki arkadaş? Ben hala oradayım. Konudan konuya geçişler oluyor ama harbi harbi kaldım orada.
Bu biraz ofsayttan gol atan takımın tafatarının, “ama siz de geçen hafta ofsayttan gol atmıştınız” feveranına benziyor sanki.
Bütün askeri personeli “tu kaka” yapmıyorum elbete. İlla istisnalar hariç diye parantez içi açıklama yapmaya gerek yok diye düşünmüştüm ama dellez‘in eleştirisini görünce şaşırdım. Askerde boş vaktim çok muydu? Belki çoktu belki değildi. Mühim midir bunu söylemek için. Ordu içerisinde ne derece saykodelik adamlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Başka alanlarda yok mu bu adamlar? Var elbette. Peki neden en çok ordu personeli olanlar gözümüze batıyor? En hayati organlardan biri de ondan. Vatandaş çocuğunu emanet ediyor. Psikopatın biri ego tatmini uğruna 4 çocuğu öbür diyara postalıyor. Durup durup bu örneği sunma önümüze demeyin rica ederim. Başlı başına üzerine günlerce konuşulması gereken bir konudur bu ama bizim korkak medyamız, hemen geçiştirdi mevzuyu. Kimisi de bu bilgiye Taraf nasıl ulaştı derdinde. Bu mudur yani gazatecilik? Seksi fotoğrafları için tıklayınız gazeteciliği ise tam gaz devam ediyor bi yandan…
Askeri ortamla ilgili çok daha güzel örnekler verilebilir, fakat malumunuz askerden soğutmak suçtur. Bi de ben burada TSK’yı eleştiren daha sert cümleler yazsam, Akp’ci falan ilan edilirim maazallah! Memleketteki orduyu eleştiren herkesin bilmemkimci/bilmemneci gibi görülme hastalığı buraya da sirayet etmiş gibi gözüküyor ne yazık ki.. “Orduyu tu kaka görmek çok moda tabi bu günlerde, herkes rüzgardan istediği gibi de faydalanabiliyor doğal olarak.” denmiş misal..
Neyse, uzun lafı kısası, bir Fenerbahçeli olarak Fenerbahçe’nin sahaya “Güçlü ordu” pankartıyla çıkmasını istemiyorum. Koskoca Fenerbahçe elbette ki benim isteklerimle dönen bir kulüp değildir. Naçizane bir görüştür benimkisi..
Konu Fenerbahçe-Ordu’dan başka yerlere çoktan kaymış ama ben de naçizane bir iki satır karalayayım müsaadenizle. Şimdi askerde mantık vardır, yoktur, şudur, budur, manyak teğmendir, zanaata göre tevdidir falan bunları bir yana koymak gerekiyor kanımca. Çünkü hakikaten kimsenin askerliği birbirine benzemiyor ve bu kışla işleri göründüğünden çok daha garip. Subayına sorsan başka, astsubayına sorsan başka, uzman çavuşuna sorsan bambaşka, erbaş-ere göre en başka, falan filan… Bendeniz 24-25 yaş arasına tekabül eden 14 ayını Askeri Cezaevi’nde ve neredeyse günde 3 saatten fazla uyumadan geçirmiş birisi olarak askerliğin ayrı, askerlikle başka şeylerin ilişkisinin apayrı açılardan ele alınması gerektiğine inanıyorum. Bunu yaparken de psyche’nin önünde saygıyla eğiliyorum, ayrıca belirteyim 🙂
Gelelim Fenerbahçe-Ordu meselesine… Fenerbahçe Müzesi’nde 1980’lerin oralara tekabül eden bir yerde, tam da Fenerbahçe’nin son aldığı Türkiye Kupası’nın karşısında bir köşe var. Köşe başlığı da “Bir Elmanın İki Yarısı : TSK ve Fenerbahçe”
“Hangi pezevenk yapmış bu köşeyi?” diye içinden geçirenler varsa direk söyleyeyim, ben yaptım. Görevde bulunduğum dönem zarfında, kimisi açıkta, kimisi depoda bulunan eldeki malzemeleri bir araya getirdim ve rahmetli Rüştü Dağlaroğlu’nun kitabındaki metni de köşenin açıklaması olarak oraya koydum. Faşist miyim, sporla militarizmi birbirine mi karıştırıyorum bilmiyorum ama bütün olayların, gerçekleştiği tarih dilimi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine inanan birisi olarak, yine bu olayların iyi taraflarıyla kötü taraflarının birbirlerinden ayrılmasına ve bir tanesinin parlatılmasına karşıyım. Bu son cümleyle kastettiğim şu. Bir yandan Elkatipzade Mustafa’nın, Galip Kulaksızoğlu’nun, Sait Selahattin’in dönemlerini ve manevi hasletlerini özleyip, bir yandan da o dönemde açılmış bir kapıya “tu kaka” diyemeyiz.
Fenerbahçe, kuruluşundan hemen sonraki dönemde Orduya çok büyük önem gösterdi. Askeri okul öğrencilerine tribünlerini bedava yaptı. Aynı dönemde Galatasaray’ın ordu mensuplarının maçlarına girmesini yasaklamasıyla ilgili dökümanlar var. Yani Fenerbahçe halkın takımı olurken, halkın içinde bir zümre olan Orduyu dışlamadı. Ne yapsaydı? Sabri Toprak’la beraber kulübe gelen Mustafa Kemal Paşa’ya “Kapalıyız” mı deselerdi mesela?
Çok mu uç örnek oldu? Ben bir cümle okudum yukarıda:
“Yani balolar, musamereler yapan, plajlarina ve restaurantlarina halki almayan icine kapanik, halktan izole asil tsk’ya degil de; piyanist santorlerle dugunlerde misket oynayan halka verilmis bir destekti.”
Bu TSK, Kurtuluş Savaşı sırasındaki TSK mı, merak ediyorum. Eğer öyleyse, ya bilgi eksiği var ya da çarpıtma? Yapmayın.
Çok uzatmayacağım.
Benim bloga bir resim koydum, yarın için. Fenerbahçe’nin Muhsin Batur’u ziyareti ile ilgili. Baktığımız zaman, darbeci bir general Muhsin Batur. Ama Fenerbahçeli. Fenerbahçe’ye biz beğenmesek de sayısız yararı dokunmuş bir insan. Ne yapacağız? Tarihi mi sileceğiz? O tarihi Muhsin Batur’la beraber yazanları mı lanetleyeceğiz? Arkadaşlar, hepiniz haberdarsınızdır, biliyorsunuzdur, Fenerbahçe tarihi öyle bir tarih ki son yılları bir kenara koyup, ilk senelere kuruluşa ve sonrasına baktığınızda göreceğiniz şey sadece fedakarlıktır. Yokluk içinde, bokluk içinde, pislik içinde bir kaç kişinin çabalaması, didinmesi. Bu tarihin herhangi bir dinamiğine, şimdiki koşullar ışığında “Vur abalıya” muamelesi yapmak vicdansızlıktan öteye gitmez.
Uzun oldu, kusura bakmayın.
durun siz kardeşsiniz!….
aklı selim Fener taraftarının buluştuğu nadide ortamlardan birisi burası. kıymetini bilelim.tsk için birbirimizi yemeyelim. ben de pankartı hoş bulmadım ilk bakışta, yazıyı yazan arkadaşın hassasiyetine katıllıyorum ayrıyetten..
amma ve lakin, canarino’nun yazdıklarını okuyunca da bir garip oldum. bu denli bir ayrıntıyla konuya vakıf değildim açıkçası. bi yandan Fenerbahçe halkındır diyip, öte yandan halkın içinden bir kısmı temsil eden (öyledir nihayetinde) orduya “uzak durun, elleşmeyin, dokanmayın bize” demek de abes olur hakikaten..
bir de askerlik geyiği dönmüş bayağı. askerliğini yapmış olan her Türk gencinin, komutanlar için söylenen o meşhur sözden haberi vardır herhalde.. o geldi şimdi aklıma.. affınıza sığınarak yazmak isterim; “en iyisinin taa…” 🙂
@kayser: gerginlik iyidir, hit olur 🙂
* * *
Bahçedeki Fener’i izleyenler hatırlayacaktır. İsimleri hatırlamıyorum gerçi ama olay aklımda. Eski bir futbolcumuz kendi ağzından anlatıyordu. Transfer döneminin son günü, son saatleri… Fenerbahçe alacak bu oyuncuyu ancak evraklarla ilgili bir sorun var. Ve nüfus kaydı -yine atıyorum- işte Malatya’da filan olduğu için, o günlerde de bilgisayarmış, internetmiş olmadığı için adamın bu eksiklik için İstanbul’dan kalkıp, Malatya’ya gitmesi, o evrak işini halledip İstanbul’a dönmesi gerekiyor. Dedim ya, tıpkı bugün olduğu gibi transferin son günü ve son saatleri.
Hava Kuvvetleri Komutanı’na anlatıyorlar durumu. Komutan da hasta Fenerbahçeli. Futbolcuyu bir savaş uçağına koyuyor ve Malatya’ya uçurup, geri getirtiyor. Evrak işi hallediliyor, oyuncu Fenerbahçe’ye transfer oluyor. Ve belgeselde de diyor ki, “Büyük bir takıma geldiğimi biliyordum, ama bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum”
* * *
Barış Abi en güzelini yapmış. Olayı Ordu-Fenerbahçe’ye çekelim tekrar. Giresunlular çatlasın hasetinden 🙂
ya sayke İlker Başbuğ’luğu bırakıp bi de küçük emrahlık yapacaksan hiç çekilmez valla…
Herkes çocukluğunu anlatırsa yandık. Konu saptırmada üstüne yok. Bi düşün bakalım; normal insanları geçtim, epey milliyetçi geçinen insanların askerden döndükten sonra neden “vatanına da sana da” diye saydırdıklarını. Neden askerlerin an be an şafak saydıklarını (Madem bu kadar kutsiyet yüklü bişey insan kaçıp gitmek için gün sayar mı?) Bunlar yüzünden askerlik yapmayacağın için hissiyatımızı anlayamazsın diyorum.
Bunun dışında da (ki bu düşüncelerim askere gitmeden önce de mevcuttu) TSK’nın nelerinden rahatsız olduğumu belirttim. Daha fazla güçlü olmasından da hoşnut olmayacağımı dile getirdim. Konumuza dönüp, Fenerbahçe’nin böyle bir pankartla sahaya çıkmasından da memnun olmadığımı ifade ettim. Sen ise hâlâ “başka her şey düzgün de, bir bu mu kaldı” şeklinde anlamsız bir savunma yapıyorsun. Kabul etmesen de duygusal davranıyorsun. O yüzden söylediklerinde mantık aramıyorum, askeriyenin geri kalanında aramadığım gibi 🙂
@nikos
kero sen misin olm? Polis konusunda neden bu kadar hassas değilsiniz gibi bişeyle gelme gözünü seveyim. 1 Mayıslarda buraya neler yazıldı çizildi, bunu söyliyim en azından. Hatta polis deme bana geriliyorum 🙂
Onun dışında, bu 30 Ağustos evet ordu tarafından daha coşkulu bir şekilde sunuldu. Medyanın abartması deil 🙂
bu arada ben cevap yazmaya başlayıp gönderene kadar araya 3 mesaj karışmış. Anlamsız gibi duruyo da belirteyim istedim.
Ordu gerizekali bir tegmen uzerinden yipratilmiyor, bu adama gerizekali der, kafayi usutmus der geceriz diyelim de olay aciga cikarilmadan once basina yapilan “kaza olmus” aciklamasini, askerlerin ailelerine soylenen yalani da mi gerizekalilar soylemis diyecegiz? TSK olay aciga ciktiktan sonra “sorusturma actik” diye bir aciklama yapti.
Bu olay Turkiye’nin en buyuk kurumlarindan bir tanesinin zihniyetini yansitiyor. Bunu elestirmek de herkesin hakkidir, cunku seni, beni, kardesimizi silah zoruyla oralara goturup olumune sebep olup bir de olay gizleniyorsa bu elestirilir. Kurum yipranacaksa da yipranmayacaksa da elestirilir. Yipranmak istemiyorlarsa bunlari onlesinler. Bu olay da munferit falan degil. Gecen sene 20 yasindaki cocuklarin 1 aylik egitimden sonra catismaya gitmesi elestiriliyordu. Isparta Komanda Egitim Merkezi basina acilmis, bak nasil catir catir egitim veriyoruz denmisti. Gosterdikleri sey yine 1 aylik egitim, yine tecrubesiz cocuklar ve onlara yapilan iskencenin bak nasil catir catir egitim veriyoruz diye gosterilmesiydi. Askere giden herkes anlamsiz, sacma uygulamalardan, agir egitimlerden, iskenceye varan uygulamalardan bahsediyor. Yenilen dayaklar, cantasina un koyulup egitim olarak 15 gun daga salinan komandolar, sirtinda 10 kilo yukle 20 km yurutulen insanlar var. Hangisi munferit bunlarin? Hangi insana ayrintili fiziksel testler yapiliyor da biyolojik olarak uykusuzluga dayanabilecegi anlasildiktan sonra nobet tutturuluyor? Durum boyle olunca nobette uyuyan askere bomba vermekle tokat atmanin ne farki var? Ben dayanamiyorum uykusuzluga, bunu tegmenime iletsen tokati basip gondermeyecek mi? Bunlari herkes biliyorken nasil bomba olayina munferit denir ve kurumun bunun uzerinden yipratilmaya calisildigi iddia edilir? Elestiri ile yipraniyorlarsa yipransinlar, Dunya’da en onemli sey insan hayatidir ve buna mal olan en ufak hata butun yaptiginiz iyi isleri goturur ve sadece bu konusulur, insan hayatina mal olan kurum da yipransin zaten, yipranmasa duzelecek gibi degil…
Yasasin kaos! ahaha. Cok mu uzattik ne yaptik bilemedim. Hepimiz Fenerbahceliyiz, hepimiz bilet alicaz!
Ama sayke’ye sunu da soylemeden gecemeyecegim; evet asker cocuklari her zaman toplum icinde ayri bir yere koyulur, cunku askerden korkulur. Cunku asker gucu korkutarak elinde tutar. Bu yuzdendir Van’da binbasi olan aile dostumuz trafik sikisinca bir adama yumruk atmasi sonucunda cikan arbedede havaya iki el ates ettikten sonra asker kimligini gostererek yumruk attigi adamin ozur dilemesini saglayabiliyor ve bu yuzden Kerem ve Mertkan’i Sami Yen’de onden gonderdik (ki polis bir sey yapamasin).
Askerlerin cok zor sartlar altinda gocebe bir yasam surdugu dogrudur, ona itirazim yok. Velhasil ben bunun bir tercih oldugunu dusunuyor ve karsiliginda maas aliyorlar saniyordum. Toplum icinde dokunulmazlik kazanilmasi gibi ekstra bir gereklilik oldugunu dusunememistim.
Ama dedigim gibi hepimiz Fenerliyiz! Yemeyelim birbirimizi, caniniz sagolsun sizin, tamam askerin cok $ahane oldugunu her yerde ici bo$ sloganlarla tekrar tekrar yinelemeliyiz. Yinelemeliyiz ki insanlar daha bir itici bulsun. ‘ben cok iyiyim ben cok superim ve seni cok super koruyorum’ mesaji her yerde verilsin, Diyarbakir sokaklarinda yuzlerce askeri yollara dokerek govde gosterileri yapilsin ki insanlar postal sesi olmayan tek bir gun gecirmesin.
Elestirinin ozu: Asker kendini itici kilmak icin her seyi yapiyor. Bu sadece askeriyeye degil, butun ulusa zarar veriyor.
Not: Eger Sayke cok agir konusmazsa bu yazidaki son yorumum budur ahaha. Ama ‘bak canim, bak guzel arkadasim, yersin kafana zindigi simdi’li konusursa uzatirim pis gibi.
Giresun ulan!
Orduyla alakalı meselede sadece yapılmış ya da yapılacak askerlik muhabbetlerinin er ya da çavuş gözünden yansımasıyla ordu değerlendirilse bu Trabzonlu futbolseverlerin hepsinin müthiş futbol bilmesi gibi birşey oluyor. O yüzden çok fazla uzatmaya cidden gerek yok:)
Açıkçası farklı bakış açılarından benim gözümde de ordunun imajı iyi değil ama bunlar o basit propagandalar ya da mesajlar yüzünden oluşan değerlendirmelerin biraz dışında. O yüzden daha fazla savunmak istemiyorum bu konuda, zaten peder de emekli neyin kavgasını veriyosam=)
Yani emekli olmasa kavgasını vericen öylemi?
Yorumlardan dolayı konunun dışına epey çıkılmış. Fenerbahçe ile ordudan, Askeriye içerisinde ki garsonluğa, oradan da kürt çocuklarınım asker çocuklarını dövmesine kadar uzanmış. Yazının asıl cevabını Canarino’nun verdiğini düşünüyorum. Tartışılan konuya vakıf olması gerçekten de tüm yazıların içinde dikkati çektiriyor.
Denmişki bayramı neden sadece ordu sahipleniyor? Bu bayramı her kurum sahiplenebilir Fenerbahçe’de sahiplendi nitekim. Ben açılan “güçlü” pankartın bu kadar konuşulmasına çok anlam veremiyorum. Benim takıldığım nokta yapılanması ve tabanının ( uzman-astsubay ) eğitimsizliği ve umut vermemesinin üstünü bu pankartla kapamak istemeleri.
Sayke : Bu sefer konunun dışına ben çıkacağım ama konuşmazsamda olmaz. Burada askere gitmiş arkadaşların bir çoğu ya askere gitmediğinden ya kısa dönem yada asteğmen olarak gittiğinden konuya çok vakıf değiller (ki senden vakıflar). Ama ben 15 ay yaptım bu askerliği. Bunun 7 ayında karakol çavuşuydum. Okulundan yeni mezun olmuş benden 6 yaş küçük adamın “su getir len” dediğinide duydum.Karakol komutanının çocuğuna derste verdim. Bölük komutanına ve eşlerine hizmette ettim.Ve bu yapmak istemediğim işler yüzünden siktir git kendin yap deme lüksüne sahip olamadım olamazdım. Bölük komutanın çocuklarıyla çok samimide oldum. Geldiklerinde benim yatağıma gelip sohbet edicek kadar samimiydik. Onları çok iyi tanıyorum o yüzden senin fikirlerinide az çok hissediyorum. Ama bu yapılan askerlik senin ve onların bildiğin gibi birşey değil.Bunun dışında diğer konularda çok bir yorum yapmak istemiyorum açıkçası. Tartışma güzel gidiyor. Bunla ilgili düşüncelerim çok karışık. Askerden önceki düşüncelerimle askerden sonraki düşüncelerim arasında çatışma yaşıyorum. Net bir fikre ulaşamadan zikir etmek istemem.
siz maksimum 15 ayda, acemilik dahil görebileceğiniz en fazla 2-3 bölük, karakol, alay, orduevi, taburken, ben bunlardan sayısı sizinkinin 50 katını görmeme rağmen,
sizin görüp, konuşup, muhatap olabileceğiniz tsk mensubu rütbesi taş çatlasın(o da bi denetleme olursa dürbünle görebileceğiniz) tuğgeneralken, ben erinden jandarma genel komutanına kadar sizin görmeye vakıf olamayacağınız kişileri görüp konuşmama rağmen,
benim her türlü rütbe kademesinden hem aşağı hem yukarıyı görüp, sizin hep aşağıdan yukarıya bakmanıza rağmen,
benim bu konuda fikir, görüş belirtmeye hakkım yok, ama siz Tsk’nın kitabını yazarsınız..ben de hiç bişey bilmem, niye çünkü ranzada yatmadım..niye çünkü rütbelinin biri bana su getir lan demedi..niye çünkü komando dansı yapmadım..ben anca işte ilker başbuğ ne bileyim küçük emrah falan..
ama siz gördüğünüz 3-5 komutana, 3-5 asker çocuğuna, 2-3 askeri birliğe bakarak, hatta bazılarınız sırf bakma potansiyeline ve duyduklarına dayanarak, bütün Tsk hakkında leb-i derya bir bilgi birikime sahipsiniz, haklısınız efendiler, yazın yazabildiğiniz kadar..meydan boş nasılsa..
ah ulan kızları da alsınlar askere 🙂
ah ulan resuklari da alsinlar askere…
kaçarı yok, alıcaklar zaten dellez…
Sana yorum bildirme diye bir şey yazmadım haddim değil.Sana orada yaşanılan ezikliği anlayamayacağını belirtmek için konunun dışına çıktım. Aynı zamanda yazımda subaylardan ziyade alt kadroların cehaletini eleştirdim. Sen benim dürbünle bile göremeyeceğim (!) generallerle oturmanla askerliği çözemezsin. Sana babandan dolayı yapılan muhabbet askere yapılmayacağını bilirsin herhalde. Yüz küsür uzman ve yüz küsür astsubay görmem ve onlarla birebir yaşamamında bana yeterli fikri sağlıyor. Bir ortamızın olması zor konuyuda sidik yarışına sokmak istemiyorum.
Aradaki fark şu psyche; kimse senin eline bomba vermez, veremez belki de ama biz askerdeyken elimize bomba verilebilirdi. Yeterince önemli bir detay değil mi bu?
Belki üniversite mezunuyuz, kısa dönemiz, okumuş adamız diye bizden çekindikleri için (ki böyle bir şey var, en azından benim başıma geldi, hakkımızı ararız bazı durumlarda diye bize bulaşmıyorlardı pek) bizim başımıza gelme olasılığı azdı ama sonuçta böyle bir olaslık vardı.
Bilmem anlatabildim mi aradaki farkı?
Elimize bomba verildi gerçi. O kadar eğitim bombası atmışlığımız var. Yalan olmasın şimdi. Bir önceki yorumda bahsettiğim pimi çekilmiş harbici bombalar tabii.
iyi ki bir teğmen öyle birşey yaptı, yoksa bütün örneklerin kifayetsiz kalacaktı ortega, yalnız artık o bayatladı, şimdi yeni bir olay var, Tsk’nın kendi döşediği mayınlara basarak 6 şehit vermişiz, biraz örnekleri güncelleyelim lütfen..bilmem ben anlatabildim mi?
tskdaki psikopatlar çoğalıyor, hadi gene iyisin..
Yüz küsür uzman ve yüz küsür astsubay görmen ve onlarla birebir yaşaman da sana yeterli fikri sağlamak ne demek, diyorum ya kitabını bile yazarsın, tevazu gösterme lütfen..
Mevzu yazarı tarafından bile ekseninden çıkarıldığı için diğer husus hakkında ben de bir iki kelam edeyim. Mesela yıpranma konusunda…
O teğmenin yaptığı yüzünden ordu yıpranmaz. Neden? Çünkü kimsenin umurunda olmaz. Aynı, başka devlet dairelerinde yaşanmış / yaşanacak şeylerin kimsenin umurunda olmadığı gibi.
Konu Askeri Savcılık’ta durur, Teğmen artık “Komutanım” değil “Teğmenim” olarak Askeri Cezaevi’nde durur. Bilmem kaç duruşma yapılır. O duruşmalardan birisinde cezası belli olur. İyi hal (ulan zaten kötü hal görmedim şu ana kadar. İyi hal diye ceza indirimi mi olur?) muhabbetinden cezasının bilmem ne kadarı düşülür. Yatar. Sabah, öğle, akşam içtimalara çıkar, belli saatlerde telefonuna izin verilir. Çıkar, gider. Ölen de öldüğüyle kalır.
Bu adam sivil olup benzer bir haltı yemiş olsa “Askeri” makamların yerini siviller alır. Öyle olunca da, bir keresinde şahit olduğum üzere, bir evrakın adliyenin birinci katından dördüncü katına çıkması anlamsızca haftalar sürebilir ve bunun yanında “Fırsat Eğitimi” gibi inisiyatife bırakıldığında türlü manyaklıklara kapısı çıkabilen (ve her ne akla hizmetse hafifletici) terimler işin içinde olmadığı için ceza biraz daha uzun olur.
Bütün bu suya sabuna dokunmayan şeyleri neden yazdım? Son derece basit bir tespit olarak, bizim memlekette hiç bir şey tamamen iyi ya da kötü değildir demek için. Bu yazının yazarı arkadaşımız Fenerbahçe’den almış olayı, “Ordu Tu Kakadır” cümlesine bağlamış resmen. Değildir. Burada TSK’yı seven, ona saygı duyan insanlar da “Ordu Muhteşemdir” cümlesine bağlayabilir. Değildir. Doğruları da yanlışları da vardır ve bunlar alabildiğine yazılmalıdır. Fakat “Fenerbahçe ve Ordu” diye başlayıp, konu ekseninde zerre dönemeden bambaşka yargılara varan yazılar üzerinden değil mümkünse. Oturup askerliğin her dinamiği ile, her türlü taltif ve tecziye ile ilgili tartışılmalıdır. “Ama ordudaki bütün subaylar sadrazamın sol tarafından yere düşmüş keyif insanlarıdır ve halk denen kitleyi umursamazlar” repliğiyle değil mümkünse. Böyleyken böyle…
Son olarak dellez kardeşim; dea Fenerbasket’i açsın da Askerlik şubesine de benim yerime yapacak birini buldum desin. Ben gider yaparım onun yerine. Yapmayan Tobol’dur 🙂
Askerde aynı hatayı yapan iki kişiden Doğulu ve cahil olanı tekme tokat öldüresiye dayak yerken, Egeli ve okumuş olan askerin kılına bile dokunulmadı misal.
Kim gördü bu olayı? Ben tabii ki.. Örnek istersen sana 5 bin tane anlatırım. Ben sadece olayın vehameti boyutundan takıldım bomba olayına. Sen de tıpkı TSK gibi iplemiyorsun tabii olayı. Şaşırmadım desem yalan olmaz. “İyi ki bir teğmen öyle bir şey yaptı ya, iyi ki kendi döşediği mayına bastı askerlerimiz ya.. iyi ki askerde psikopat komutanlar yüzünden ölen askerler var ya..amma taktınız bunlara mirim ya..ehmm”
Taraf olayı gün yüzüne çıkarmasaydı, askere gidip gelen adamlar bilecekti bu tip örnekleri. Şimdi aşağı yukarı herkes olan bitenden haberdar artık.. Ve tabii kafalarda soru işaretleri, “oğlumuz şehit oldu dediler ama ya da komutanlarının saykodelik yaklaşımları neticesinde öldüyse”
psyche, seninki iyice suçluluk psikolojisine benzedi..Kusura bakma ama hayli ilginç duruyor buradan bakınca :/
@dea
hafız nasıl gidiyor hitler? tartışma kıytırık devam ediyorsa, fikirtepeden elemanları toplayayım siteye 😀
psyche’yi iyi anlıyorum. şöyle diyim, benim peder emekli öğretmen. şimdi biri öğretmenlere sallasa, ben de bi yerden sonra savunma şekli yaparın.. ondan normal karşılıyorum o refleksini.amma askerlik yapan adamlara çıkıp, ben de şu kadar komutan, paşa filan gördüm demek yemez be usta. sen belki karısının yanında süt dökmüş kedi gibi takılırken gördün paşa hazretlerini. bir de makamında ya da içtimada sinirden millete ana avrat söverken gör bakalım onu. ya da birilerinin üstüne yürürken. aradaki fark bülent korkmaz’ın saha içi ve dışında farklı yapıda bir adam olması gibidir.
bir de iyi ki bir teğmen şöyle çıktı da demeyin Allah rızası için. geri zekalının biri yüzünden 4 gencecik adam öldü.. öldü bakın..tekrar yazıyorum öldü… polis gösterilerde milleti copluyor diye ortalığı feverana veriyoruz ama muvazzaf subay adam öldürüyor susuyoruz, görmezden geliyoruz..yazıktır günahtır arkadaş. hiç mi vicdan yok sizde? doğan medyası gibi 3 maymunu mu oynayak burada yani?
Peki
o değilde buradan böyle sallıyoruz orduya, gomutanlara falan. bir gün gelip evden kelepçeli bir şekilde almasınlar lan sonra.. o geldi aklıma şimdi.
tsk en güvendiğimiz kurum, 80 darbesi olmasa napardık, ordu göreve, güçlü ordu, vatan millet sakarya, en büyük ordu bizim ordu 🙂
bi yanlış anlamayı ivedilikle düzelteyim,
ben onu iyi ki böyle bir olay oldu da ortegaya örnek verecek malzeme doğdu anlamında söyledim, yoksa siz evde ‘amaaan boşverin be, tohumuna para mı saydık’ türünde muhabbetler çevirdiğimizi mi sanıyosunuz.
kimsenin yaşamını hiçe saydığımız yok arkadaşlar, abartmayın.
Ip kayıtlarınız elimde, psyche reis’e iletiyorum zaten mütemadiyyen. 50 tane de TSK’yı öven yazı giricem, şart koştu. Sonra ver elini kebap askerlik…
taraf denince aklıma geldi.. medyarazzi’de gördüm. taraf yazmış?= bu ülkede askere gidilir mi?
http://www.medyarazzi.com/haber_detay.asp?id=21289
tohumuna para mı saydık dedin de aklıma geldi. Bi keresinde tabur komutanı tüm taburu toplayıp, “ulan hiçbirinizin tohumuna para saymadım, akıllı olun rütbeli rütbesiz hepinizin gelmişini geçmişini” diye saydırmaya başlamıştı :d bu da böyle bi anımdır…
Herkesin kırmızı çizgileri var: Ben de lig haftasının bölünmez bütünlüğü konusunda hassas futbolseverlerdenim. Yedi gününün dördünde maç oynanması, futbol fesadına yol açar. Söylemekten, söylenmekten bıkmayacağım. İçişleri Bakanlığı’nın ‘ideolojik’ pankartları yasaklayan genelgesinin yayımlandığı hafta, her ev sahibinin elinde ‘Güçlü ordu, güçlü Türkiye’ pankartı. Bu, ideolojiden sayılmıyor. Herkes Daum gibi resmi ideolojinin bendesi mi olmak zorunda?
Tanıl Bora (02/09/2009 – Radikal)
Radikal’den alinti yapma abi cok kiziyor asker cocuklari o olaya ahaha. Cumhuriyet filan yok muydu?
Cumhuriyet de kesmez bu saatten sonra chuck, Aydinlik’tan olsun tam olsun…
Türk Solu.
He he faşistiz çok şükür=)
Türk Solu değme mizah dergisine taş çıkartır lan. “Kürtlerin sürdüğü minibüslere binmeyin” diye bir şey vardı, bir sayısında. Hepimizi force user zannediyor adamlar. May the force be with you.
Kürtlerden alışveriş yapmayın da demişlerdi, canlarım ya çok fena soldan bakıyorlar hayata.
ordunun en çok sevdiği (!) gastelerden biri olan zaman gastesinden mümtaz’er türköne’den bir alıntı yapacam..alıntı yapmadan evvel..neden mümtaz yazdıktan sonra kesme işareti koyup ‘er yazıyoruz, onu anlamıyorum diyeyim baştan 🙂
Bizim ordumuz da çok güçlü. 25 yıldır PKK ile savaşıyor. Demek ki, ordunun güçlü olmasının yanı sıra hizmet ettiği ülkesinin güttüğü politikanın da güçlü olması, rasyonel, doğru ve haklı olması gerekiyor.”
Ben şunu ilave edeceğim. Atatürk Kurtuluş için yola çıkarken “Güçlü Ordu”yu bir kenara bırakın, ordumuz mu vardı?
Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganına itiraz etmek “Ordu düşmanlığı” anlamına gelmiyor. Orduyu silahlarının yanında bir de kutsallık zırhı ile korumaya alırsanız, eleştirilere “düşmanlık” gözüyle bakarsanız bırakın savaşmayı, savaş meydanına intikal edebilecek bir ordunuz bile kalmaz. Tamamıyla askerî mantıkla düşündüğünüz zaman bile bu slogan yanlış. Çünkü “Güçlü Ordu”dan “Güçlü Türkiye” çıkmıyor. Bu ikisini birbirinin sebebi ve sonucu olarak bir çevrim içinde düşünürseniz, bu sefer “Güçlü Türkiye” ortaya çıkmayınca, “Güçlü Ordu” ihtimali de ortadan kalkıyor. Kısaca bu sloganda mantık hatası var. Çünkü önünüze konan bu mantık sizi tam tersine “Zayıf Ordu”ya götürüyor.
Ensonhaber.com’da da Kültür Bakanının sözlerine yer verilmiş. Haberin sunuluş şekline dikiz: “Bakmayın Akp’li bakan olduğuna o hala solcu”
🙂
Benim de aklıma şey geldi: “Herkesin derdi biz olmuşuz demek ki zamanında iyi koymuşuz…”