Ya mesela bulaşık yıkarken uzun kollu giyeceğin kollarının sürekli düşüp ıslanarak insanı tilt etmesi var. Ben ona da karşıyım. Ama bu karşındalığım yeterince önemsenmiyor. Hak – hukuk demokrasi naraları atılıyor. Çok güzel esip gürlüyorlar sağda solda. Ama benim kaygılarım yeterince önemsenmiyor. Ben yeni bi ideoloji kuracağım. Adı Chuckizm olabilir ama tam olmayabilir de. Chuckcılık diyerek ‘benim de kürt arkadaşlarım var tabi ama…’ softluğuna büründürebiliriz...
Özünde müstesna bir dostumuzun eskittiği yaşının yerine yenisinin gelmesinin coşkusuydu bir araya gelme sebebimiz. (İsimlerini vermekten imtina edeceğim) bir kaç FasulyedenKom yazarının da içerisinde olduğu, yerlisiyle yabancısıyla detone bir topluluktuk cumartesi gecesi. Madem aramızda güzel sesli bir insan evladı yok, neden mumları karaoke bir barda üflemiyoruz olarak şekillendirilmişti çoktan yazıya konu gece. En bet sesli ben olduğumdan ve elbette bu durumu engellemek gibi bi kudretim söz...
buraya bakarlar

2010’a girdiğimiz bu ilk dakikalarda FasulyedenKom istatistiklerine bakıyordum (çok normalmiş gibi), adamın birisi “liseli kızların etek altı görüntüleri” yazıp girdi siteye… Yeni yılın ilk hiti… Ahahaha, manyak mısın lan, yılbaşı gecesi derde bak adamdaki… Hay Allah’ım… Herkese mutlu seneler, o gerizekalı hariç…
“2010’a giriyoruz, helelöle” çoşkusundan alabildiğine uzağım. Neden? Çünkü gerçekçi; ve gerçekçi olduğum kadar karamsar bir insanım. 2009’a da benzer çoşkuyla giren tam 56 denek üzerinde yaptığım incelemede içinde bulundukları yılın rakamsal değerinin hayatlarına olumlu ya da olumsuz bir etkisi olmadığını gözlemledim. Aynı 56 denek şimdi de geldi diye göbek attıkları 2009’un bitmesi için nasıl bir heyecan içindeler, tasvir edemem. Boş konuşmuyoruz, sosyolojik gözlem yapıyoruz burda. Sen bir bok...
Yazının ana fikrini en baştan vereyim de, içinde kalmasın: Her sene sonunda ilkokul seviyesinden tutun da, 35 ülkede 80 yıldır faaliyet gösteren çok uluslu bir şirketin plazasına kadar, toplumun her, ama bakın abartmıyorum, her kademesini esir alan bu yılbaşı çekilişlerine derhal son verilsin! MGK tavsiye niteliğinde karar mı alır, Bakanlar Kurulu acil gündemle mi toplanır, Cemil Çiçek toplantı sonrası o melul bakışlarıyla açıklama mı yapar, Bülent Arınç “durun bakalım, arkasından neler...
Yazının başlığını bir kitaptan esinlenerek yazdım. Altan Öymen’in “Değişim Yılları” adlı kitabından. (Herkese tavsiye ederim bu kitabı ve sonrasında çıkardığı “Öfkeli Yıllar” ve hatta öncesinde çıkardığı “Bir önem Bir Çocuk” adlı kitaplarını. O dönemleri oldukça sade ve detaylara boğmayan şekliyle yazıvermiş Öymen) Kitabın adından esinlenmiştim dedim ya, günümüz Türkiyesi’nde yaşanan olayları aslında bu “dönüşüm” kelimesi karşılıyor. Tabi ki bu kelimeden çok daha iyi olanları vardır, aramızda...
Ne zamandır aklımda ama fırsat bulup yazamadım. Sanıyorum ki Blog Ödülleri 2009 yarışmasıyla birlikte, reklam ajanslarının da bloglara gösterdiği ilginin tavan yapmasından hareketle; FasulyedenKom çeşitli ajansların ürün tanıtım, lansman, davet, yemek gibi aktivitelerine konu olmakta. Hani şurda hepi topu yazan 3, okuyan 5 kişiyiz. Kitlemiz bir metrobüsü bile dolduramayacak kadar cücükken, bu ilgiye nasıl mazhar olduk emin olmamakla birlikte, ilgi gösteren ajanslara teşekkür ediyoruz...
18 Aralık 2007‘de dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt “PKK Kampları bizim için BBG evi gibi…” demişti. Bugün, 28 Aralık 2009‘da, Genelkurmay Karargahı’nın en mahrem sırlarının yer aldığı söylenen Kozmik Oda, hakimlerin, savcıların, belki emniyetin, yüksek ihtimal yandaş medyanın BBG evi gibi… O değil de, Bülent Arınç’a suikast iddiları nasıl döndü, dolaştı TSK’nın en mahrem yerlerine geldi, TSK’nın en mahrem yerleri nasıl bu...
Son Mudahaleler