Hükümetin ekonomik programını çok beğeniyorum. Tayyip Erdoğan’ı Allah başımızdan eksik etmesin, neydi o beylik cümleleri, hah, Cumhuriyetin 80 yılda yapamadığını, AKP hepitopu 7 senede yaptı. Bu tablo karşısında şapka çıkarması gerekirken tırıvırı yapan mantıktan ve izandan yoksun bir kitle var. Onları kınamaktan başka ne gelir elden? “Son Osmanlı: Yandım Tayyip” sinemalarda, gidin izleyin işte… Konuyu nereye getireceğim; 2009 yılı bütçe görüşmelerinin oldukça afaki, gerçek dışı...
Asrın projesi, Türk insanının Çin Seddi’nden sonra dünya kültür ve tarihine armağan ettiği ikinci büyük miras olan metrobüs’te ulaşım ücreti 2 liraya çıkartılmış. Günde 700.000 yolcu taşınıyor metrobüs ile. Tam bilet 2 lira, indirimli bilet 1 lira. Taşıma oranını 1/3 indirimli, 2/3 tam olarak düşünürsek (tamamen farazi, elimde istatistik yok) günde 1.166.700 TL gibi bir para ödüyoruz İstanbullular olarak. Ayda 35.000.000 TL; yılda 420.000.000 TL ediyor. Bir metrobüs aracı 1.200.000 Avro, yani 2...
buraya bakarlar

Millete ve hükümete komplo planında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek, ikinci kez tartışmalı şekilde tahliye edildi. Çiçek’in, cezaevine gönderilmesinin üzerinden 43 saat geçmeden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına hukukçu ve aydınlardan tepki geldi. …demiş demokrasimizin yılmaz bekçisi Zaman Gazetesi. Demiş demesine de insan merak ediyor, Yargıtay’ın, hakim ve savcıların dinlendiği kanıtlanınca neden o aydınlardan tepki gelmedi Zaman? Ya da sen işine gelen...
Sizin için tembel hayvanları bile kıskandıracak derecede bir miskindir, kanı akmaz onun, aksa da kokmaz türden bir insan deniyor. Çok ağır ithamlar değil mi bunlar sizce de? Öncelikle bana bu fırsatı sunduğu için fasulyedenkom ailesine teşekkür ederim. Sorunuza gelecek olursak, tembel kelimesinden ne anladığınıza bağlı olarak değişir bu durum. Tembel kelimesini olumsuz bir sıfat olarak görebilen insanlarla zaten ben bu konuyu tartışmam bile. İnsanlık tarihi boyunca böyle olmuştur bu zaten...
Yalnız ve güzel, alabildiğine çekici, seksi, ateşli ülkemde bir dinlenme yaygarası daha kopuyor bugünlerde. Bu kez dinlenen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı. Dedikodu, iddia filan da değil; Adalet Bakanlığı’nın başsavcısını dinleyen bir ülke olduğumuz resmen kanıtlanmış durumda. Türkiye için şaşılacak bir durum mu? Değil. O zaman bu yaygara neden değil mi? Yani, kendi adıma konuşuyorum, Adalet Bakanlığı’nın başsavcıyı dinlemediği kanıtlansaydı, hani demokratik bir ülkede normalde olması gereken...
Beyazıt’ta, Avcılar’da, deplasmana giderken yan koltukta, Kadıköy’e geçerken vapurda, nizamiyenin kapısında, Nevizade’de biranın yanında, ameliyathane önünde voltada, hatta kabristanda fatiha’da, kah orda kah burda ama 8 yıldır omuz omuza…
Öncelikle röportaja başlamadan bazı flu noktaları aydınlatmak istiyorum, size neden çirkin diyorlar? Vücudunuzda güzel bulduğunuz yerleri sıralar mısınız? Çirkin olduğum için olabilir mi? Hem güzellik dediğin nedir yani? Vücut filan bunlar boş işler. Bak Behlül’e on numara, lokum gibi çocuk da noluyor? Yengesine askıntı… Halimden memnunum valla. Ömrümün hiçbir noktasında dış görünüşüme önem vermedim, “aman iyi görüneyim” gibi dertlerim olmadı. Vücudumda değil de, kendimde güzel bulduğum tek şey...
Domuz gribi götün götün yurt sathına yayılırken Sağlık Bakanı’nın yürüttüğü çok çok pahalı “Aşı olalım, olduralım” kampanyası, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Hadi lan! Ben aşı maşı olmam” tavrıyla sekteye uğradı ya, ondan cesaret alan Ertuğrul Günay da aşı olmayacağını açıklamış. Ehh, Başbakan’ın vurup, yaraladığı bir bakana gider yapmak kolay; cesaretiniz olsaydı da, başbakanla beraber değil de, başbakana rağmen aşı olmayacağınızı açıklasaydınız, görseydik. Biz de parlementer sistemin...
Son Mudahaleler