Birinci Dünya Savaşı’nı ilkokulda, ortaokulda, lisede dinledik, durduk. Geçenlerde aldım kağıdı kalemi elime, sokağa çıkıp rastgele denekler çevirip sordum; “1. Dünya Savaşı’nda noldu?” Allah sizi inandırsın, 1000 deneğin tam tamına 889 tanesi “Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık” dedi. O kadar. Tabii savaşın nedenleri, gelişmeleri, sonuçları filan bir milyon ton detay. İstesem boğarım bu detaylarla, feleğinizi şaşırırsınız ama bu detayların biraz...
15 Mart 2009 AKP İzmir Mitingi’nden.
Ellerinde AKP bayraklarıyla damarlarındaki alkolü kombine etmiş, ayakta durmakta zorlandığı halde etraftaki insanlara küfürler yağdırıp rahatsızlık vermekte hiç de zorlanmayan radikal islamcı ampüllerimiz bu vaade duyarsız kalmayacak: ”Belediye iktidarı bize geçtiği takdirde; herkes yine istediği gibi el ele dolaşmakta özgür olabilecek.” Allah sizden razı olsun.
buraya bakarlar

Bir yerlerde oturmuşuz dostlarla. Herkes, sevdiğim tüm dostlarım orada. Upuzun koridor gibi bir yer. Dizilmiş masalar etrafına. Koridor gibi yerin sonunda ben varım masada. Müzik var ve de fonda. Ağır ağır…
Çalıyor…
Güzel saniyeler. Dostlarla birlikte olmanın verdiği mutluluk…
Huzur…
Ne ortaokul çocuklarına verilen dönem ödevleri, ne liseli kızlara okutulan hamaset dolu şiirler, ne tarikatların kitleler halinde gezileri ve o gezilere eşlik eden ebesini ak sakallı dedeler kovalayan embesil hoca’ül rehberler… Bu savaşın, bu zaferin, bu mücadelenin, bu varoluşun tek bir anlamı var, milyon anlam içinde. O da büyük önderin Anzaklara yazdığı mektupta saklıdır. O mektup ki, bugün Avustralya’da, Yeni Zelanda’da o büyük önder için anıtlar yapılmasına sebep...
50 trilyonluk süper loto ikramiyesi için çeşitli hayallere daldım ben de herkes gibi. Hemen seyahatlere çıktık, günlerce sarhoş olduk, onla yattık bunla kalktık, partiler verdik, dünyanın derdi tasasını bir kenara bıraktık, sağımıza solumuza eşimize dostumuza büyük hibeler yaptık, ortak arkadaşlar için bar açtık, orda yıllarca içtik muhabbet ettik, Fener maçından başka maç açmadık, gidenleri geri getiremeyeceğimiz için üzüldük, çocukları sevindirdik, gelecek nesillerimizi kurtardık...
Kaç gündür konuyla ilgili iki satır karalayayım diyordum ama akşam eve geldiğimde monitöre ve bir de bu konuyla ilgili haberlere bakmak istemeyişim alıkoyuyordu. Geç te olsa büyük kaptana güle güle demek bugüneymiş. Hepimizin malumu, Fenerbahçe’nin eski, Köln’ün yeni kaptanı Ümit Özat yaşadığı sağlık sorunlarından ötürü futbola veda ettiğini açıkladı. Dediğim gibi konuyla ilgili detaylara bakmak bile istemedim, haber sitelerindeki başlıklar yetti bana. Hatta yetmek ne kelime, fazlasıyla ağır...
Arşive koyalım dursun diyerekten yazıyorum bu yazıyı. Bayılıyorum sinemada alkol reklamı izlemeye. Yeni Rakı’nın şu reklamı da benzerleri gibi güzel, naif ve alabildiğine davetkar olmuş. İzleyin bakalım, rakı içme isteğiniz tavan yapmayacak mı?
YÜZLEŞME
DEFOT Fotoğraf Sergisi
Yer: Kafe Pi Tünel Bistro
Tarih: 21 Mart 2009 / 15.00
Fatih Kaçmaz
Volkan Kaval
Son Mudahaleler