Susan Kurbağalar
80’lerin sonlarıydı.. Mahallemiz ilçede az bilinen bir yerdi. İlçe merkezine uzaklığı dolayısıyla insanların günün geri kalanını geçirmek için rağbet etmediği bir mekandı. Oturduğumuz evin karşısı kurbağalarla haşır neşir olmuş bir bataklıktı. Bataklığın üzeri az da olsa molozlarla kaplanmıştı. Geceleri eve döndüğümüzde kapımızın önünde biriken kurbağalarla eğlenirdim çocuk edasıyla.
Seneler geçti, bataklığın üzerine atılan molozun miktarı günden güne artmaya başladı. Bizim de mahalle maçlarını yaptığımız toprak saha büyüyordu günden güne. Bütün günümüz karşıdaki toprak sahada top oynayarak geçiyordu, mahalle kültürünü dolu dolu yaşadığım günlerdi. Apartmandan arkadaşlarımla birlikte su saatinin üzerinde olsun, apartmanı çevreleyen demirler olsun bütün gün abidik gubidik helikopter kartlarıyla geçen saatler, geceleri bütün apartman çocuklarıyla birlikte oynadığımız saklambaç, toplusu olur topsuzu olur fark etmez. Ya da önünde saatler geçirdiğimiz Bakkal Behçet Amca, devamında asfalt bile olmayan sokağımızda yaptığımız maçlar ve apartman bahçesinde hidrofor çevreleyen kulübeyi kullanarak yaptığımız 9 aylık ve 14 aylık tarzı oyunlar da diğer alternatif futbol çeşitleriydi. Evimden 5 dakika uzakta karşısında amatör küme maçlarının oynandığı dershanemden dönerken yandan auta çıkan topların yanımdan geçmesi de apayrı bi zevkti. Ama gözden kaçan bir tehlike vardı,oturduğumuz mahalle gittikçe artan apartman sayıları sayesinde ilçenin gözde mekanlarından birisi olmaktaydı. Artan beton yığınlarıyla birlikte çıkan molozların atıldığı yerlerin müdavimi olan karşımızdaki bataklıkta günden güne yok olmaya başlamıştı ve artık sazlıklardan eser yoktu. Geceleri evimize döndüğümüzde karşımıza çıkan kurbağaların sayısı gittikçe azalıyordu artık.
Ve artık ülkemizin de büyümesiyle paralel olarak değişen ilçemizin en sosyete mekanı olmuştu mahallemiz, yanyana inşa edilen lüks lokantalar ve piyasanın akması ile şehirleşme moduna geçilmesi ve artık yok olan mahalle kültürü. Çocukluğumda bütün günümü beraber geçirdiğim arkadaşlarımla artık sadece apartman içinde selamlaşırken bazen bundan bile kaçınıyorduk, nolmuştu bize? Neden endüstriyel canavarın bizi yutmasına izin vermiştik? Nerden çıkmıştı bizi sokaktan uzaklaştıran internet ve bilgisayar adını verdiğimiz illet?
Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Karşıdaki kurbağalara ne mi oldu? İlçenin en gözde yerinde gayet bir geniş arazi onların toplu mezarlığı oldu.