Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: basketbol

Özgecan Aslan Spor Salonu

Bizim Ataşehir'de kocamaaan bir spor kompleksi var ya hani, basketbol takımlarımızın maçlarını yaptığı. Bir büyük salonu, bir de küçük salonu var. Büyük salonda Erkek Basketbol takımı oynarken, küçük olanda Kadın Basketbol Takımımız oynuyor ya hani. Küçüğün adı uzuuuuun uzadıya, Fenerbahçe Ülker Sports Arena Metro Enerji Salonu. Yazarken yoruluyor insan, üstelik dile kolay da değil, söylerken de yoruluyor. Hazır Kadın Basketbol Takımımız da orada oynuyor, o salonun ismi o kadar uzuuuuun uzuuuun yorucu bir ismi olmasa, daha kısa bir isim bulsak oraya? Hani mesela, Özgecan Aslan Spor Salonu olsa oranın da adı? Bir haftalığına maça siyah kurdeleyle çıkmaktansa, ya da ne bileyim bir tek maç öncesi "Kalbimizdesin Özgecan Aslan" diye pankart açmaktansa, kalıcı bir şeyler yapılsa?

Şırnak da Uçsun

Bugün Canarino sayesinde haberdar olduk mevzudan. Barış Gerçeker'in NTVSpor'da yazdığı yazıdan sonra bir okuyucu mektubu ulaşıyor eline sanal ortam vasıtasıyla: Türkler uçuyor sevindik, gururlandık ama burada, benim görev yaptığım köy okulumda çocuklar bırakın uçmayı zıplayamıyorlar bile... Burası damsız evler diyarı, köyün ve öğrencilerin durumunu anlatmak istemiyorum aynı bilindik manzaralar... Çocukların spor adına yaptıkları patlak topları, terlikleriyle okul bahçesinde futbol oynamak. Okulumuz, tahtamız, kitabımız var biz de buradayız kısacası eğitimde sorunumuz yok. Fakat biz Hidayet’in üçlüklerine, Semih’in bloklarına, Kerem’in asistlerine özendik biz potaya yani basketbola özendik. Demiyoruz ki bize parlak cilalı parkeli spor salonu yapın bize 2 tane pota yapın yeter, çemberin filesini biz öreriz... Hadi yapın bi asist biz de uçalım... Okçu Köyü İ.Ö.O İdil/Şırnak Öğretmen: Murat ÇAVDAR

Arenalarla Donattık Anayurdu

Fasulyeden ailesi olarak, Türk spor camiasıyla az çok içli dışlıyız. İçli dışlı dediğim de, Ali Koç'la kadeh tokuşturan igor eşeğini es geçersek, taraftar bazında takip etmek çerçevesinde geziniyoruz. Hâl böyle olunca da, spordaki gelişmelere sürekli göz kırpan bir sitemiz var. Hatta yazı konularımız arasında çokça yer alan bir konu da diyebiliriz. Son zamanlarda dikkatimi çeken bir husus var. Futbol kulüplerimiz arka arkaya stadlarını yenileme projelerine giriştiler. Özellikle 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığı sürecinde daha bir gazlanan bu mevzu, bu aralar bir çok kulübün gündemini meşgul ediyor. Buraya kadar eyvallah. Ben de istiyorum, ülkemin dört bir yanı birbirinden nefis stadyumlarla donatılsın, her kulübün batı standartlarında stadı olsun. Bu sevindirici bir gelişme. Ancak beni çileden çıkartan çok ince bir detay var ki, her yeni stad haberinde sinirlerim hopluyor. Nedir bu detay? Tek kelime: "Arena"... Benim gibi üşengeçler için, google'da yapılacak kısacık bir araştırmadan sonra karşıma çıkan sonuçlara bakın: "Bursaspor'un yeni stad projesi Timsah Arena", "Gs'ın bitmekte olan stadı Türk Telekom Arena", "Antep'in yeni stadı Gaziantep Kamil Ocak Arena", "Altay'ın Gaziemir'de yapılması planlanan stadı Altay Arena", "Sivas'ın 35.000 kişilik olması planlanan yeni stadı Sivas Arena", "Şanlıurfa GAP Arena" vs. vs...

Sonunda yaptık, Fenerblog.com’u açtık!

İlk bahsedeceğimiz yere en son karalıyoruz. FasulyedenKom tanrıları bizi affetmeyecek bu yüzden. Gerçi asıl ironik olan sitede son zamanlarda hasıl olan ataletin en büyük sebeplerinden birisi ile ilgili siteye yazı yazmak, ama onu da geç yazmak. Şeym on yu! Fenerbahçe üzerine söyleyecek sözü olan blogları bir araya getirme amacını taşıyan Fenerblog.com yayına girdi. Gerçi nerden baksan 3 gün önce yayına girdi. (Yayına girdiğinin 3. saniyesinden ta bugüne kadar siteye bu yazının yazılmasını bekliyor.) Amacımız Türk spor blogları camiasında birbirinden habersiz şekilde bireysel saflar tutan Fenerbahçeli blogcuları tek bir cephede toplayabilmek, safları sıklaştırmak, sonra da öteki mahalleler ile mevzu çıkarmak :)

Oy Kambala Kambala!

Sene 2004 mü, 2005 mi bilmiyorum. Tek bildiğim alabildiğine basketbolla dolu dolu yıllar olduğu... Fenerbahçe'nin hem lig, hem de haftaiçi oynadığı Avrupa Kupası maçları için İpekçi'ye yollanıyoruz. Müdavim denir ya,…

forum.fenerbasket.com

Daha önce çıtlatmıştık. 8 Mart 2005’te yayın hayatına başlayan, 3 sene boyunca harika işler çıkartan, ancak Aydın Örs’e gösterilen vefasızlığın ardından kepenklerini indiren Fenerbasket.com tekrar geri dönmüş. Bir öncekinin aksine sadece forum olarak yola devam kararı alan Fenerbasket, ara verme kararı almalarını sağlayan vaziyette herhangi bir değişiklik olmadığını, mücadele etttikleri zihniyetin halen daha şubede ve kulüpte etkin olduğunu, halen daha şevklerinin kırılmış olduğunu ifade ettikten sonra, “‘Bu işi götürürüz’ diyen arkadaşlarımız vardı, engel olmak istemedik” diyorlar. Hoşgelmişler. Kalite ve üsluptan, her şeyden öte saf Fenerbahçelilikten ödün vermeden mücadeleye devam!

Bize Hayvan Lazım

Bogdan Tanjevic… Geçtiğimiz haftalarda bir gazetede çıkan sözleri ile gündeme oturmuş. Ne demişti Tanjevic? Özeti şu:“Milli Takım’daki diğer oyuncular hayvan mı ki parkede ciğerleri patlayana kadar mücadele edip, canla başla savaşıyorlar? Milli forma kutsaldır. Bize de milli forma için canını verecek, o formanın onuru için savaşacak oyuncular lazım”. Yine geldik “Vatan Millet Sakarya” edebiyatına… Ben de milli formayı giyen oyuncularımızın bu şekilde mücadele etmesinden yanayım ya da en azından böyle oyuncuları sahada görmekte mutluluk duyarım. Bu yönden Mehmet Okur’a da sıcak baktığımı söylemem. Özellikle de son 2005 ve 2007 Avrupa Şampiyonalarını göz önüne alırsak…

This is Michael Jordan’s Game

Hep tartışırlar ya, o büyük oyuncu şu küçük oyuncu. Gençliğimize damga vurmuştur Michael Jordan. Şimdilerde yeni Jordan'lar yaratmaya çalışıyor NBA organizasyonu. Onunla ilgili ufak bir video. Mücadele edenlerin asla kaybetmeyeceğini bize…