Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: türban

Cak Cak Sakız Çiğneyen Prenses

Ankara'da, Devlet Tiyatrosu'nda, protokolde, en önde, oyuncuların gözü önünde sakız çiğneyerek oyun izleyen bir vatandaşımıza, tiyatro oyuncusu tepki göstermiş. Öncelikle oyun sırasında kaş göz işaretleri ile birlikte sakız çiğneme taklidi yapmış. Daha sonra da oyunu durdurarak “Bir şey sorabilir miyim, bu ne şimdi?” diyerek, yine sakız çiğneme taklidi yaparak tepki göstermiş. Sonradan anlaşılmış ki, bu tiyatro oyuncusu her akşam performansını sunarken, oyunun bir bölümünde, ön sırada oturanlara spontane gelişen monologlarla takılır, oyununun bir parçası olarak arz-ı endam edermiş. Ama asıl fenası, daha da sonradan en önce sakız çiğneyerek oyunu izleyenin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın kızı Sümeyye Erdoğan olduğu anlaşılmış. Sümeyye Hanım bu olay karşısında gülüp geçmek ya da utanıp sıkılmak yerine kalkıp oyunu terketmiş.

Tutarsızlık

Defalarca söyledim, ülke gündemini takip etmemeye çalışıyorum. Artık sinirlerim kaldırmıyor. Ama gel gör ki, Cengiz Üstün'ün gündemden kaçamayan kişi karakteri gibi, gündem gelip gelip beni buluyor, üstüme üstüme geliyor. Son alkol yasakları, gene çileden çıkardı bünyemi. Mesele sadece bu yasakların kendisi değil aslında. Mesele tutarsızlık, mesele ısrarla ve inatla bu adamların dedikleri ve yaptıklarının birbirini tutmaması. Alkol yasaklarını koyuyorlar önüne, diyorlar ki sana gençlerimizin sağlığı için çıkarttık bu yasakları. Alkışlıyorsun. Samimi olsalar ben de alkışlayacağım. Ama değiller. Gündemleri başka. İnsanların sağlığını düşünen adam, GDO'lu besinleri serbest bırakır mı? Serbest bırakmayı geçtim, adamlar yiyecek piyasasını GDO'lu gıdalara teslim ettiler. Filmlerde şehrin altın anahtarının teslim edilmesi gibi hem de. Yahu adamlar, çıkarttıkları kanunda GDO'suz besinlere GDO'suzdur etiketinin vurulmasını engellediler ki sen gidip GDO'suz olanı seçme, illa ki GDO'lu olanı tüket. Yahu bu mu halkın, gençlerin sağlığını düşünmek?

Türbanlı İmamlara Evet!

Türban konusunda özgürlükçü ve insani olan tavrın, serbestlikten yana olması gerektiğini bildiğim -hem de çok iyi bildiğim- halde, türbanın varlık sebebinin insani ve özgürlükçü olmaması münasebetiyle çoğunun/çoğunuzun anti-demokratik ve hatta faşizan bulduğu cenahta yer aldığımı az çok bilirsiniz; bir kere daha not düşeyim. Yazdık bunları kitaplarımızda. Faşizan mı? Evet. İnsani mi? Hayır. Toplumsal barışa katkısı olur mu bu tavrın? Kesinlikle olmaz. Kimse didaktik cümleler kurup da, telkinlerle özgürlük, demokratlık, bilmemnecilikten bahsetmesin. Zira dediğim gibi hissiyatımın, fikriyatımın ve bu konudaki -bireysel- ideolojimin ne olduğunu kimseden dinlemeye ihtiyacım yok.

Ya siz ulan! Ya da biz! Ama muhakkak birimiz!

Habervaktim.com diye bir internet sitesinin haberi. İnsanlıktan nasibini almamış, alabildiğine yobaz, alabildiğine nefret dolu bu internet sitesi Vakit Gazetesi'nin internet cenahı. Daha önce yüzlerce kere yaptıklarını Prof. Dr. Türkan Saylan’ın Ergenekon soruşturması kapsamında evinin aranması konusunda da yaptılar. Türkan Saylan kanser tedavisi görüyor. Kemoterapi’nin orta yerinde. Doktorlar durumunun çok ciddi olduğunu vurguluyor. Tedavinin bir neticesi olarak hocanın saçları dökülmüş. Ve saçlarını bir başörtüsü ile kapatıp çıktı basının karşısında. Peki habervaktim.com adlı internet sitesini hazırlayan, annesiyle ilgili bazı sorunları olduğundan şüphe duyduğum -alabildiğine- müslüman (!) editörler ne yaptı?

Başka bir pencereden türban meselesi

dea tarafından kaleme alınan bir önceki yazı sonrası yorumlar aracılığıyla yapılan tartışmaya katılmak yerine yeni bir yazı yazmamın sebebi bu yazıda olayın başka yönlerine de değinecek olmam ve yorum olmak için fazlaca uzun olması. Türban meselesinin dini, sosyal, siyasi, hukuki ve hatta ekonomik boyutları bile var. dea, yazısında meseleyi özellikle dini ve sosyal boyutu ile ele almış, ben de şu ana kadar yapılan eleştirileri tenkit edip, şu sıralar yapılmak istenen değişikliklere de değinerek sorunun diğer yönlerine bakacağım.

Türban ve özgürlük üzerine

Ve yine bir türban çıkışı ile karşı karşıyayız. Türban konusu yine gündemimizin orta yerinde, çünkü başka derdimiz yok. Çünkü tüm dünyayı 2 günde kevgir eden bir ekonomik durgunluk tehlikesi yok. Asker konuşunca borsa düşüyor diyenlerin borsa tepetaklak iken önceliği türban, samimiyetinize sokayım. Tabii neden tekrar şimdi olduğunun sebeblerini iyi irdelemek gerekiyor.

“Ananı da al git büyükelçi”

Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Cumhurbaşkanı'nın Almanya temsilcisi Başbakan tarafından kalabalık bir güruhun önünde azarlanıyor. Başbakan'dan aldığı gazla bu kalabalık güruh Devletin resmi temsilcisini yuhalıyor. Hem de iki kez. Sonra bu devlet terbiyesi, yol yordam görmemiş Başbakan Cumhurbaşkanlığına oynuyor. Birilerinin de kemikleri çok fena sızlıyor.

Ulemaya soralım

Ülkemin Başbakanı olan Recep Tayyip Bey AİHM'nin türbanla ilgili verdiği karardan sonra bakınız ne buyurdular: "Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur... Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" Bu açıklama medyaya bomba gibi düşünce, çoğu kez olduğu gibi, Başbakanlık tarafından yine yalanlandı. Sözcü Arif Beki'ye göre Başbakan "başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda, İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin 'eksik' kalacağına işaret etmek istemiş..