nostalji

Beşiktaş G​öztepe arası 19 dakika 25 saniyeye iniyor…

Beşiktaş G​öztepe arası 19 dakika 25 saniyeye iniyor…

“Olm adamlar size Bizans diyor, sen niye dileniyosun ki bu adamlara, hem sarı-kırmızı” Başka türlü bir şey. Onlara da Gavur diyor/diyorlar. Belki bu “birilerinin bir şey demesinde” birleşiyoruz, belki kabul olmayacak duaların aminlerinde birleşiyoruz. Yazılışlarımız aynı, okunuşlarımız da aynı. Dillere pelesenk olmuş kaderlerimiz. Pezevenk olmuş kimileri, hayallerimizi satmışlar para karşılığı. Her şehirde ortak olan yerler vardır. Atatürk Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, İnönü Bulvarı, Manolya sokak, Kardeşler…

edit: imla

edit: imla

Hah işte tam bizim vizyonsuzluğumuzu gösteren bir durum bu şimdi. Vizyonsuzluk kelimesi tam oturmadı, çok ciks durdu. Artık mahalle arasındaki lahmacuncuların bile duvarında yazan “since 1976, vizyonumuz: lezzet durağı olmak, misyonumuz: kesenize ve midenize hitap etmek”. Kısmetsizliğimiz mi diyelim, üşengeçliğimiz mi diyelim, ileri görüşsüzlüğümüz mü, gece görüşsüzlüğümüz mümü, Tepecikli mi? Kuruçaylı mı? Kasımpaşalı mı? (Ulan o zamanlar Kasımpaşa maçlarına gitmek dilencilikti, şimdi politik bir tavır…

Eski İstanbul

Eski İstanbul

İşbu fotoğraf galerisi ile birlikte 1970’lerin İstanbul’una, o güzelim şehrin kimi zaman büyülü, kimi zaman buğulu, kimi zaman da hüzünlü atmosferini iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Bir nebze bile olsun, Nebil Özgentürk olmadığıma ve duygu yoğunluğu bakımından gerekli istidadı barındırmadığıma göre sunuş kısmını burada kesip, sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum. Hem de başbaşa mı, baş başa mı yazmam gerektiğini bilmeden…

This world should sink!

This world should sink!

Bundan seneler önce keşfettiğim birisidir Mahmut Abi. Zamanla unuttum, gitti tabii. Bugün televizyonda tamamen alakasız bir şarkı dinlerken “noldu acaba bu adama?” diye aklıma geldi. Sitesine girdim, olanca haşmeti ile sapasağlam ayaktaymış meğersem. Repertuar çok gelişmemiş aslında, ve hala arada vasatın altında birkaç çalışma var gibi. Hepsini dinlemedim, kafam bulanık ama, yıllar önce kopartan etkisine maruz kaldığım This world should sink‘i sizinle paylaşayım istedim. Orhan…

Dertler Derya Olmuş

Dertler Derya Olmuş

Sanki terkedilmiş bir viraneyim,Her yanım dağılmış, yıkılmışım ben,Üstüne basılan taşlar misali,Paramparça olmuş, dağılmışım ben,Çaresiz kalmışım, gözlerim yaşlı,Çile rüzgarında savrulmuşum ben,Dertler derya olmuş, ben de bir sandal,Devrilip batmışım, boğulmuşum ben…

Bunları biliyor musunuz?

Bunları biliyor musunuz?

FasulyedenKom okuyucularının ömür billah merak etmeyecekleri bazı sorular ve bu gereksiz sorulara verilecek bazı gereksiz cevaplar var. “Bunları Biliyor musunuz?” adı altında belki istatistiksel bir döküman, belki de sitenin dünü, bugünü tadında bilgiler sunalım ve yayınlayalım istedim. Aklıma bir çırpıda gelen 20 adet detayı aşağıda sıralıyorum. Eklemeleri yorum kısmı ile birlikte yapalım isterim. Evet, bunu çok isterim.

Basri Dirimlili

Futbolda bazen öyle anlar gelir ki, skordan ziyade saha içerisinde yapılan mücadele taraftara daha çok zevk verir. Sahadaki oyuncuların azmi, mücadelesi, takım ruhu seyircinin önemsediği şeylerdendir. Bazen takımınız o maçı kaybeder, ama oyuncularının sahada yüreklerini ortaya koyarak mücadele etmeleri size o mağlubiyeti unutturur ve avuçlarınız patlarcasına alkışlarsınız sahadaki topçuları, moral verirsiniz onlara. Yenilsen de yensen de taraftarın seninle mesajlarının kuru gürültüden ibaret olmadığını gösterirsiniz.

80’lerde çocuk olmak

İlkokul çağında eve geldiğinde mecburen köle isaura izlemektir; yaşadığın çevrede herkesi tanımak ve sevmektir; mahallede top oynarken el arabasından dondurma yemektir; evde sadece sobanın olduğu odanın sıcak olmasıdır; artık olmayan boş arsalarda top oynamaktır; ilk futbol maçına gittiğinde stadlarda ışıklandırma sistemi olmamasıdır; commodore 64 ile river raid oynamaktır; istanbul sokaklarında güvenle gezip dolaşabilmektir; televizyonda tek kanal olmasıdır; tonton ailesi, susam sokağı, taş devri, cosby ailesi,…