Otur Da (,) Efendi Gibi (,) Yadırgasınlar Seni.
Zor oluyor böyle yazıların girizgahı. Ne yazsan yapmacık kalıyor. İyi bir giriş yapma kasıntısı şiirleştiriyor yazıyı. İyi bir şey değil yazının şiirleşmesi bana sorarsanız. Sormazsınız biliyorum, olsun. Güzel değil.
Ben aslında insanın hayattaki öncelikleri, bu önceliklerin değişkenliği hakkında konuşmak istiyorum.
Önceliğin bir günde, bir haftada, belki bir yılda değişmesi demek; yadırganmak demek. Yadırgayan kendinde bu hakkı görebiliyor. Ben de yadırgayan oluyorum çok zaman, yaptığım şeyi absürd bulmuyorum, veriyorum yadırgıyı, veriyorum yadırgıyı…
Bir çeşit bağlılık yemini var insanların arasında. En yeminsiz ortamda bile gelip bulabiliyor seni. Sen, yadırganan, yadırganmaya hak kazandın, çünkü artık eskisi gibi değilsin.
Yadırgananın doğal bir süreç olarak geçirdiği değişikliği, yadırgayan o kadar doğal karşılamıyor. Çünkü yadırgayan, yadırgamakla yükümlü, yadırgayanın hayatında küçücük bir ayrıntı olman da değiştirmiyor işleri. Yadırgayandan habersiz değiştiremezsin hayatındaki küçücük ayrıntıyı. Yadırgayan, yadırgananın hayatını yaşamıyor, o kadar haklı görmüyor bu değişimi, haklı olmayarak.
İçime bir yadırgayan kaçsın istiyorum. 1 hafta kadar yaşasın benimle. ‘Kardeş‘ desin, ‘Ben anladım seni…’ diye devam etsin cümlesine. Bunun aslında bir değişim değil de, sadece bir öncelik değişimi olduğunu benim açımdan da anlasın istiyorum. Çünkü zaten kendinden biliyor bu öncelik değişimi hadisesini. Çok kez yaşadı, yadırgadılar onu. Yadırgama kısmı çok kolay fakat, hatırlamıyor.
Yadırgama grupları. En tehlikelisi. Tek tek nasıl anlatacaksın ki? ‘Bak, insanın hayatında öncelikleri vardır, bunlara kendi karar verir, onun adına karar verme, yanlışlarda olduğunu düşünme, bir günde değiştiğini düşünüyorsun, yanlış düşünüyorsun. Bir günde değişmedi, sadece önceliği değişti ve buna haklı olarak kendi karar veriyor, düşünüp tutasın diye sana bu öğütleri veriyor…‘
Bunu mu anlatasın tek tek? Neden anlatasın? Neden kendini panikli bir anlatma ihtiyacının içine giresin? Yaşamayan bilemez, o zaman kimse bilemez, kimse senin hayatını yaşamadı ki hiç? Kimsenin, kimse üzerinde bir sorumluluğu olmadığını çok kez o da düşündü, ama gelmiyor aklına bugün. Bugün gelesi hiç yok, aklına. Yadırgamanın keyfini sürmek, sen de yaptın bunu çok kez.
Sitem etme hakkına sahip değilsin.
Ondandır benim kaçma isteğim, elinden tutup da.
Chuck anlatmana gerek yok, görünüyordur zaten insanlar tarafından değişen önceliklerin. Ama hepimizin işine gelen ha s.ktir oradan demek daha güzel..
demiş üstad…