Seçimlere sadece birkaç gün kaldı. Caddeler, sokaklar, mahalle araları inanılmaz bir renk cümbüşü içinde. Partilere ait flamalar her tarafı bayram yerine çevirmiş vaziyette. En azından olumlu bakmak istediğim için böyle görüyorum. “İstersen donatalım dört yanı bayraklarla” diye bağırmanın hakkını veriyorlar vesselam. Bir de şu var, ekonomik kriz falan diyoruz ama bu seçim ekonomisi inkâr edilemez bir canlılık verdi tüm ülkeye. Esnaf bir nebze olsun nefes aldı belki de. Seçim havasının en...
Geçtiğimiz gün, akşam işten çıkmış eve doğru yürüyorum. Önümde 35 yaşlarında bir adam, biraz yüksek sesle telefonla konuşuyor. Tabi ister istemez ben de muhabbeti duymak zorunda kalıyorum. Adam şunu diyor, “bizim parti oy başına 1 milyar veriyor. Sizinkiler ne veriyor?”. Bir an duraksadım. Abi yoluna düz devam ederken o sırada ben sokağıma geldiğim için sola dönüş yaptım. Ama düşünmedim değil, “adamı yakala Fatik, 1 milyar 1 milyardır. Allah bereket versin”… Bugün eve geldim merdivenlerden...
buraya bakarlar

Sitenin en altına bir sayaç koyduğumuzun ve bu sayaca göre bugün sitenin 1700. günü olduğunu biliyor musunuz? Muhtemelen hayır. Peki bilmenizin gerekmediğini ben biliyor muyum? Muhtemelen evet. “1700 ne ki? Ne gibi bir önemi var” derseniz eğer, verecek cevabım var mı? Muhtemelen yok. 2000’e kadar beklese miydim acaba? Üff çok var daha… Gerçi bakmayın 1700’ün kulağa az birşeymiş gibi gelmesine, nerden baksan bir 5 yıla tekabül ediyor. Tam değil de, götün götün yanaşıyoruz. Zaman zaman...
Ne uzak ülkeleri işgal ettiler, ne de yakıp yıktılar. Hiçbir zaman utanç verici kazanç istekleri olmadı. Tek istekleri atalarından kalan bu topraklarda barış içinde yaşamaktı. Yaşam kendine has dengesiyle sürüp giderken, yüksek dağların zirvelerinden Akdeniz uygarlığına vuran ışıkları binlerce yıl sonra bile yanmaya devam etti. Ve yazı hep yanında taşıyan güneş yağmur bulutlarını ardında bırakıp tutkuyla ışıldığında Likya’ya yolu düşenler buraya “Güneş Yolu” dediler. Xanthos...
Bilen bilir, Demreli’yim. Hep övündüm Demreli olmakla ve pek bilinmemesiyle. Alfredo şurada Demre’yi ilgilendiren bir yazı yazınca, siteye Demre hakkında bir şeyler yazmadığımı farkettim. 1984 yılında doğmamla başlayan macera, 1994 yılında ciddi bir kırılma yaşasa da doğduğum, doyduğum, sevdiğim, özlediğim memleketim, hasretimdir Demre. Daha somut ifade edeyim o halde; turizm cenneti olmakla tarım kenti olmak arasında kalmış, bocalamış, aslında kimliğini kaybetmiş ve hala bulamamış...
Bilindiği gibi .tr uzantılı alan adlarının satış ve kontrolü ODTÜ’nün elindeydi. Ama yeni yapılan düzenlemeyle bu yetki 1990 yılından beri ikincil düzey alan adı satışı yapan ODTÜ’den alınarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na verildi. Çok canti bir isme sahip olmasına rağmen çağı yakalamaktan oldukça uzak, bürokratik hantallığın zirve yaptığı bir kurum olduğuna adım gibi eminim ben. Peki bunu neye dayanarak söylüyorum?
Yaşlı Teyze: Deniz Feneri ne oldu, deniz feneri? Yediğiniz paralar ne oldu?
Bakan Şahin: Deniz Feneri yargıda. Gereği yapılacak.
Yaşlı Teyze: Yargıdaymış. Seçim bitince o da biter. Hadi gidin size rey-mey yok. (Ellerle “yürü git” hareketi)
Bakan Şahin: Sizden oy istemiyoruz. İstediğiniz yere verebilirsiniz. (Bakan basar, gider)
Yaşlı Teyze: Yol yapıyorlar, kim yol istiyor? Fabrika açsınlar çoluk çocuk çalışsın. Boşta geziyorlar…
Avrupa’nın tarihi dokusuna ve bu dokunun korunmasına hayranlık duyduğunu söyleyerek kendini tarih bilimci edasında gösteren, dışarı çıktığı zaman da Unkapanı kemerlerin trafiği yoğunlaştırdığını düşünen bir toplumun evlatlarıyız. Atalarımızdan bu yana maalesef ki övündüğümüz, kökenimizin kanıtlarını yağmalayarak ya da çaldırarak heba etmişiz. Nerden ve nasıl geldiğini bir türlü anlamadığım “ben” merkezli toplumumuz kendi tarihlerini, adlarını satmakta bir sıkıntı duymamış ve vatana ihanet...
Son Mudahaleler