Siteye yazılan Fenerbahçe-Galatasaray ile ilgili diğer yazılarda hep gergin yorumlara şahit olduk. 9 Kasım 2008’de oynanacak olan işbu derbi yazısında, siteye ilgi durağan ötesi bir hale geldiği, herhangi başka bir konuda yorum savaşları yaşanmadığı, ve bilhassa yumuşak bir yazı olacağı için aksi bir durum yaşayacağız sanırım, umarım. Ha belki (belki değil, muhakkak) kazanan taraf “nasıl geçirdik lan?” diye arz-ı endam edecektir ama, o da hakkıdır heralde. Neticede bahsettiğimiz maç...
Barack Obama Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı seçildi. Nasıl bir seçim sistemidir, nasıl olur da bir seçim 2 yıl sürer, hiç anlamıyorum. Ama anladığım tek şey, bu adamlar herşeyi olduğu gibi başkanlık seçimini de bir “entertainment”e dönüştürmeyi başarmışlar. Seçim kampanyaları, mitingler, mitinglere katılan ünlüler filan, tamamen pazarlama üzerine kurulu ve koltuğunda Kentucky’sini kemiren Amerikalıları etkilemeye dönük bir süreç. Katılım oranı da gayet...
buraya bakarlar

Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk Milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete...
Şimdi bundan birkaç ay önce petrol fiyatları 100 dolara tırmanmıştı. Kriz henüz başlamamış ama resesyon beklentileri had safhaya ulaşmıştı. Petrol yükselince pek tabii ki elektrik ve doğalgaza zam geldi. Gerekçe belli: “Petrole baksanıza 100 dolar oldu” Eyvalah dedik, Allah o global dinamikleri nasıl biliyorsa öyle yapsın. Allah başbakanımıza, maliye bakanımıza, ekonomik kurmaylarına zeval vermesin yeter ki… Günler, günleri kovaladı ve o gün 100 dolar olan petrol şimdi 60...
Sanki terkedilmiş bir viraneyim,Her yanım dağılmış, yıkılmışım ben,Üstüne basılan taşlar misali,Paramparça olmuş, dağılmışım ben,Çaresiz kalmışım, gözlerim yaşlı,Çile rüzgarında savrulmuşum ben,Dertler derya olmuş, ben de bir sandal,Devrilip batmışım, boğulmuşum ben…
Dün 29 Ekim 2008’di. Malumunuz üzre Cumhuriyet’in ilanının, modern Türkiye’nin kuruluşunun 85. yıldönümü ülkem coğrafyasının her bir noktasında öğrencilere şiirler okutarak, oyunlar oynatarak, mülki erkana konuşmalar yaptırarak kutlandı. 15 sene önce ortaokula giden çocuğuna yapacağı konuşmayı yazdıran bir müdür, bugün 16. kez aynı yazıyı bizimle paylaştı. Yazıda değişen tek şey kaçıncı yıl dönümü kutladığımız. “Nice acılar çekerek kurduğumuz bu güzel...
Benim için çok önemliydi. Bir filmi daha önce hiç bu kadar merakla beklememiştim. Günler, saatler geçmek bilmedi adeta. Her yerde, her haberde, bir satır da olsa bir şeyler aradım Mustafa ile ilgili. Önce Frankfurt’ta gösterildi, sonra Antalya’da ve geçtiğimiz gece İstanbul’da galası yapıldı. Bugün de gösterime girdi. İlk günden gittik. (1907 sağolsun) Filmle ilgili beklentimi hangi seviyeye indirgeyeceğime bir türlü karar veremedim. O yüzden bu yazının ruhiyatı da aynı...
Kimse yazmayınca, iş yine sitenin en başarısız yazarına, yani bendenize düştü. Antalyalı olmama ve daha ötesi yıllarımı deniz kenarında geçirmeme rağmen bugüne kadar sadece 2 kez balık tutma girişiminde bulundum. İlki yıllar önce Demre sahillerinde misina ile gayet iddiasız bir eylem olarak tezahür etti. Sonuç hüsran… İkincisi bundan, nerden baksan 4-5 sene öncesinde Avcılar sahilinde yaşandı. İlkine nazaran daha ciddi bir girişim olsa da, benim olaydaki yegane rolüm “Oğlum lan...
Son Mudahaleler