Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Monthly Archives: Ocak 2005

Tüketilen Rock Müzik

Küreselleşen dünya rock müziğini kolay tüketilen bir olgu haline getirmekle beraber rock patenti altında bir solukta dinlenip kenara atılan albümlere sıkça rastlar olduk. Kültür emperyalizmi plak şirketlerini olmazsa olmaz,yapımcıları da bu furyanın baş aktörü haline getirdi. Popüler kültürün yarattığı akımla bir ekol oluşturulmaya çalışıldı ve bu ekolün içinde rock olmalıydı.

Tesadüfen yalnızız…

Gölgelerimiz kardeşmiydi, yoksa siyah beyaz bir filmin 2 değişik versiyonunda aynı rolü mü oynamıştık.. Hem başroldeydik hem figüran.. Hayatımız parmaklarımızın arasından kayıp giderken empati kurabiliyormuyduk hayatla? Ulaşabiliyormuyduk büyük aşka?.. Arzularımız çıkarcı ve benmerkezci kişiliklere bürünüyor.. Tehlikeli ilişkiler yaşıyoruz.. Sahte ve plastik..

Fasulyeden TV yayın akışı

Defakto, ileri üçlü, milyon tane dizi, nba tv, ismet badem, çocuklar koymasın, nihat genç, esra ceyhan, asaf savaş akat, gerçek kesit, ceviz kabuğu ve hulki, cnbc-e, fbtv, zoka, Attila İlhan, alin taşçıyan, kaygısızlar, kurtlar vadisi, hebele, hübele.. Tv ekranları her zaman çok karışıktır. Rehber olsun diyerek bişiler karaladık aşağıda.. Bilinçli mi yaptık? Hayır aslında..

Düşme halleri

Düşme hissinin ilk nasıl bir şey olduğunu ilkokul yıllarında anlamıştım. Kötüydü. Midede burkulmalara neden olan sıkıntı, gerginlik, korku. Sınıftan bir kaç arkadaşla birlikte yeni yapılmakta olan otelin avlusuna yığılmış vaziyette bırakılan inşaat kumuna 7-8m atlamak ne kadar eğlenceliydi demiycem elbette. Çünkü benim için değildi kesinlikle. Sadece "Oğlum erkek adam atlar", "Ya sen bizden değil misin? Tarzı cümlelerdi beni o boşluğa kendimi bırakmaya iten.

Küçük kara balık

Çocukken ilk okunan kitabın insanların kaderlerini belirlediğine ilişkin, hiç bilimsel olmayan ama derinden güvendiğim bir kanaatim var. Hatta insanların, aslında ilk okudukları kitapların izlerini, hayallerini, güzergâhlarını ömürleri boyunca takip ettiğini, hiç farkında olmasalar bile bütün hayatlarını o ilk kitaplara göre biçimlendirdiklerini düşünürüm hep. Karşılaşmaların, yakınlaşmaların "doğruluğunun" (!) bu kitaplar üzerinden sağlamasının yapılabileceğine bile inanırım inceden. İlk okuduğu kitap "Ulduz ve Kargalar" olan bir çocukla "Kaşağı" okuyan çocuk büyüdüğünde hayatları ne kadar bitişebilir mesela? Ya da ilk okuduğu öykü "Diyet" olan bir adamla "Çocuklar Yönetimde" okumuş bir kadın birlikte olabilir mi? Hiç değişmeyecek bir fark vardır aralarında. Muhakkak birinin hep anlatamadığı bir şey vardır o ilişkide. Kapanmaz ve tarif edilemeyen aralık... Velhasıl ilk okunan kitaplar yapar bizi. Omurgamıza biçim verirler sanki. Gerisi "tarama" gibi gelir bana... Tuhaf yanı bu işin, eğer buna inanırsanız gerçekten, ne okutacaksınız çocuğunuza? Bir insanın üzerinde bu dev hamleyi yapmak hangimizin haddine? Tehlikeli çünkü. Çünkü... Şöyle...

Pompacılık ve ABD

Ülkemiz gençlerinin buhranlarına yıllardır ‘yurtdışına kapağı at da gerisini geç’ diyerekten kurtulma yolu öneriliyordu. Ve ilk kaçış noktası olarak ta Amerika gösteriliyordu. Orada ne yapacakları sorulduğunda ‘En azından pompacılık yaparsın’ gibisinden bir cevapla bütün sorunlar giderilmiş olunurdu. Bu konuyu biraz düşününce Amerika ile pompacılık arasında ilginç bir bağlantı var.

Denizyolları da deniz, yemeyene domuz girsin

Şehir hattı gemilerinin yönetimini tecrübeli denizcilerin elinden alıp kadrolaşmak için tecrübesiz insanların eline verirlerse DENİZDE FACİAYA DAVET ÇIKARIRLAR. Yakın geçmişte yaşadığımız tren facialarını deniz ulaşımında yaşamak istemiyoruz . Istanbul halkı tecrübeli gemicilerin çalıştığı gemilerini istiyor. Dikkat! Aşağıdaki telefon numaralarina tepkilerinizi bildirebilirsiniz: Istanbul Büyükşehir Belediyesi Tel:02124494000 Fax:02124552700 Türkiye Denizciler Sendikası