Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Yearly Archives: 2010

Şişko Patates, Yarım Kilo Domates

Lise zamanlarımda kaburgalarımın tek tek sayıldığı bir fani iken, tartının üstüne çıktığımda 3 haneli rakamlara ramak kaldığını görünce kararımı verdim. Artık kilo vermenin zamanı geldi. Şişman ve kilolu esprilerine “kemiklerim iri oğlum” kontrası ile cevap vermekten sıkıldım. Zaten o espri de Tosun’dan çalıntı. İnsanın kendi ile barışık olması da bir yere kadar arkadaş. Hep bu Tosun'un yüzünden. Böyle bir hevesle başlayıp sıkıldığım çok şey oldu. Dört defa İngilizce kursuna başlayıp –şu yazıyı yazarken 3 idi 4'e tamamladım-, dördünü de yarıda bırakıp, başlangıç seviyesini geçememiş biriyim. Aynı başarısızlığımı 2 kez fitness-body salonlarında, 1 kez de tekvando kursunda da tekrarladığımı söylemeliyim. Ama artık böyle olmayacak. Bu devran son bulacak, hedefim 10-15 kilo arası. Tabii gönül ister ki dilim dilim baklavaları dizelim ama onun için de ciddi bir mesai harcamak lazım. Şimdilik göbeğimizdeki baklava tepsisini kaldıralım kâfi. Bu baklava muhabbeti de Tosun’dan çalıntı. Özledim şişkoyu. Bak şimdi aklıma geldi başkalarına şişko demeyi de özlemişim.

Bu Sefer Yasağa Evet!

Kusma aparatına slogan olarak atacaktım da, elim değmişken yazı yazayım dedim. Yarın Anayasa Mahkemesi'nde bu son sigara yasağını görüşecekmiş. Anayasa'ya aykırı mı, değil mi diye... Lafı uzatmayacağım. İnşallah aksi yönde bir karar çıkmaz. İnşallah bu sigara yasağı hakkındaki mevzuat Anayasa'ya uygundur. Kaldırılmasın kardeşim bu yasa. Kapalı alanda sigara içmek yasak olsun. Bu kadar. Kapalı alanda sigara içmek yasak olsun. Çünkü, ben şimdi diyeceğim ki, Kuzey Amerika yerine Avrupa'daki kimi ülkeleri örnek alalım. Kuzey Amerika'da durum nasıl? Ağa benden iyi bilir, orada kapalı alanda sigara içmek kesinlikle ve kesinlikle yasak. Lamı cimi yok. Hatta, benim Kanada'da gördüğüm, bina kapılarına 10 metre uzaklıkta durman lazım sigara içerken. Daha yakın mesafede sigara içemiyorsun.

Final

Ve evet, belki Dünya Kupası ile aynı anda giremedik mevzuya, biraz geciktik ama, Dünya Kupası heyecanı boyunca, maçları takip etmek için ekstra bir motivasyon sağladığına inandığım tahmin yarışmasında sona oldukça yaklaştık. En azından şahsım adına durum budur. Özellikle çok sıkıcı geçen grup maçları için, allahın kulu televizyon karşısında tutamazdı beni. Yemişim futbol sevgisini bir yerde... Velhasılı kelam, Cumartesi oynanacak olan Loserlar Finali ve Pazar oynanacak olan Dünya Kupası Finali olmak üzere sadece 2 maç kaldı elimizde. (Ki tahmin formuna hemen aşağıda yer vereceğim) Grup maçlarının hemen ardından kupayı Almanya’nın kazanacağına dair inancım, dün İspanya’nın baltalaması ile son buldu. Eğer Almanya değil de İspanya çıkıyorsa finale; futbolda zerre adalet yok demek ki arkadaş. Tıpkı Fenerbahçe’nin son maçta bıraktığı şampiyonluklarda olduğu gibi. Yok. Şerefsizlik bu.

Sen Başkasın…

Sen ilktin. İlk sevda, ilk tutkuydun. İlk heyecan, ilk deneyimdin. En tat vereni, en sevileniydin o yüzden... Küçüktüm seninle tanıştığımda. Küçük bir çocuktum. Senin gibisini görmemiştim hiç. Tanımadan önce çok merak ederdim seni. Hep uzaktan bakardım, yaklaşmak isterdim de, cesaret edemezdim bir türlü. Hatta bir itirafta bulunayım, seni ilk tanıdığımda biraz garipsemiştim. Bu muydu yani diye düşünmüştüm. Ama seni tanıdıkça daha çok sevmiş, daha da bağlanmıştım. Üniversitede ilk yıllarımdı, günüm gecem hep seninle geçer olmuştu. Senin yanında değilken bile, hep seni düşünürdüm. Uyuyamazdım seni düşünmekten bazen. Bir dahaki kavuşmamızda ne olacak acaba diye hayaller kurmaktan gözüme uyku girmezdi. Derslere girerdim, seni düşünmekten dersleri dinleyemezdim. Defterlere seni karalardım hep. Arkadaşlarımla vakit geçirirken bile aklımda sen olurdun hep. O da eğer senden fırsat bulup arkadaşlarıma zaman ayırabilirsem. Hep seninle olmak isterdim. Senden ayrılmayı hiç sevmezdim. Seninleyken zaman su gibi akıp geçerdi çünkü.

Son Demlerdeyiz: Yarı Finaller

47 Ayın Sultanı Dünya Kupası'nda tonla maçı geride bıraktık. Çok sıkıcı geçen grup maçlarının ardından, özellikle çeyrek final maçları ile müthiş maçlar izledik. Dünya Kupası tadı fazlasıyla yakalandı diye düşünüyorum.…

Çeyrek Final Tahminlerini Alalım

Efendim, hayat çok zor. Çıkması halinde neler yapacağıma dair tüm planları yapmış olmama rağmen, 2 aydır lotodan beklediğim büyük ikramiyeyi alamadım. Bugün çekilen Süper Loto'da 6 bilen tek bişi 1.977.000…

Arenalarla Donattık Anayurdu

Fasulyeden ailesi olarak, Türk spor camiasıyla az çok içli dışlıyız. İçli dışlı dediğim de, Ali Koç'la kadeh tokuşturan igor eşeğini es geçersek, taraftar bazında takip etmek çerçevesinde geziniyoruz. Hâl böyle olunca da, spordaki gelişmelere sürekli göz kırpan bir sitemiz var. Hatta yazı konularımız arasında çokça yer alan bir konu da diyebiliriz. Son zamanlarda dikkatimi çeken bir husus var. Futbol kulüplerimiz arka arkaya stadlarını yenileme projelerine giriştiler. Özellikle 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığı sürecinde daha bir gazlanan bu mevzu, bu aralar bir çok kulübün gündemini meşgul ediyor. Buraya kadar eyvallah. Ben de istiyorum, ülkemin dört bir yanı birbirinden nefis stadyumlarla donatılsın, her kulübün batı standartlarında stadı olsun. Bu sevindirici bir gelişme. Ancak beni çileden çıkartan çok ince bir detay var ki, her yeni stad haberinde sinirlerim hopluyor. Nedir bu detay? Tek kelime: "Arena"... Benim gibi üşengeçler için, google'da yapılacak kısacık bir araştırmadan sonra karşıma çıkan sonuçlara bakın: "Bursaspor'un yeni stad projesi Timsah Arena", "Gs'ın bitmekte olan stadı Türk Telekom Arena", "Antep'in yeni stadı Gaziantep Kamil Ocak Arena", "Altay'ın Gaziemir'de yapılması planlanan stadı Altay Arena", "Sivas'ın 35.000 kişilik olması planlanan yeni stadı Sivas Arena", "Şanlıurfa GAP Arena" vs. vs...

Deli Dumrul

Bilgisayara her oturduğumda muhakkak ucubik bazı dosyaların bana yeni sürümleri servis ediliyor. eskisini çılgın gibi sürüyormuşcasına sanki. Gerçi antivirüs programlarında işe yarayabilir ama yani serdeki üşengeçlik sanal platformlara da yansıyor ve basıyorsun o meşum daha sonra hatırlat tuşuna. İnsanoğlu normal hayatında da bir şeyleri muhakkak erteliyor, aman sonra yaparımcılık damarlarımızdan akıyor. Bizi dürten kesim olmasa kirli sepetinde boğulmamız, yıkanmamış teflondan zehirlenmemiz pek olasılıksız gözükmüyor. O kitabı da okuyamadım daha, inşallah bir gün. Umarım lafını tercih edenler de var, onlar muhakkak iyi yaşacılar. En azından baba tarafından akrabalar.

2. Tur Tahminleri Buraya…

Grup maçlarının sona ermesinin ardından, zerre ara vermeden 2. tur maçlarına çıkıyoruz. Futbol çok enteresan bir oyun hakikaten... Lafı fazla uzatmadan hemen tahmin formunu koyuyorum. Ve tabii ki dikkatinizi çektiği üzere skorun yanı sıra penaltı atışları içinde bir tahmin kutusu var. Bu kısıma yazacağınız şey, olası penaltı atışlarının nasıl sonuçlanacağı. Tabii ki, aklı başında, bilimsel, mantık süzgecinden geçen bir değerlendirmeye tabii olmayacak kadar havada olan bir konu. Yani, oha pes a.k. penaltıları nerden bilelim dediğinizi duyar gibiyim. Ama sallayın abi işte, maksat bu değil mi zaten. Her şeyi olduğu gibi, bunu da sallayacağız.