(Ağlak verse) (Ramazan geceleri yayınlanan dini filmlerin girişi tadı da yok değil) (Haa bi' de belediye duyurusu tadında)
Yıl 1071, Selçuklu Sultanı Alparslan, Romen Diyojen'e karşı cihat ilan etmiştir. Bu cihat…
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
İnsan ol cihanda bu dünya fani
Ehline helaldir na ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali
Sevap almak icin içeriz şarap
İçmezsek oluruz duçarı azap
Senin aklın ermez bu başka…
Yaramaaa baaaastı geçtiii...
Yalan... Yarama basıp geçmedi. Ölüm haberini ilk duyduğumda şaşırmadım bile aslında. Ya da şaşırmadım doğru olmadı belki, üzülmedim daha doğrusu. Michael Jackson ölmüştü, o kadar. Tamam, her ölüm…
Efendim yazmadan, paylaşmadan, aktarmadan geçirilen hayatta birşeylerin eksik kalacağının bilinciyle, uzun süredir hayalini kurup Ağustos ayında gerçekleştirme imkanını yakaladığımız bu hikayeyi Fasulyeden ailesiyle paylaşmak isterim.
Son 2 senedir kendimizi kaptırıp nerdeyse başka hiçbir şeyden zevk alamadığımız elektronik müziğin sonsuz dünyası sayesinde tanıştık Psychedelic Festivallerle. 60'ların hippi gençliğinin bir araya gelip özgürlüğün ve müziğin keyfini sürdüğü, renkli ve kopuk kıyafetlerle çılgınca dans ettiği festivallerin günümüz versiyonu diyebiliriz özetle. Biz de tatmalıydık bu havayı, ülkemizde heryerde karşımıza çıkıp yaşama keyfimizi azaltan tüm sosyal, ekonomik ve çarpık baskılardan kopup kendimizi müziğin kollarına bırakarak özgürlüğe kanat açmak istiyorduk. Geçen sene bu zamanlar koyduk kafaya; müzik listemizin çoğunu oluşturan grupların yer alacağı OZORA'ya, festivale gidecektik Macaristan'a... Bir de Ozora'da bu festival her sene artık gelenekselleşse de bundan tam 10 sene önce ünlü güneş tutulması festivali Soulclipse'in burada yapılmasından mütevellit 2009'un daha bir coşkulu olacak gibi görünmesi bizi daha da heyacanlandırmıştı.
Nihansın dideden, ey mest-i nazım,
Bana sensiz cihanda, can ne lazım?
Benim sensin felekte çaresazım,
Bana sensiz cihanda, can ne lazım?
Sen sana ne sanırsan, ayruga da onu san,
Dört kitabın manası, budur eğer var ise...
İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyim,
Kaybedeyüm ben beni, isteyiben bulmayım...
Bir bakış baktın,
Kalbimi yaktın,
Aşkın kemendini boynuma taktın,
Bahçende gülün,
Kapında kölen,
Olmaya razıyım sevgilim senin...
Canım fedadır senin yoluna,
Günahların da benim boynuma,
Çıkalım senle Bağdat yoluna,
Sen bir şahinsin, ben garip serçe,
Attın kalbime demirden pençe,
Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde Micheal Jackson'un yeni bir konser hazırlığında olduğunu ve bunun için çok pahalı bir prodüksiyona hazırlandığını yazmış. Söylenene göre -ki büyük ihtimalle pazarlama amaçlıdır- Moon Walk'u aşacak yeni bir dans üzerinde çalışıyormuş Jackson. Adam 50 yaşında, yaşıtları torun torbaya karıştı, o da o yaşıtlarının torunlarını taciz ede ede tüketti, heba etti kendini; çıkmış yeni bir dans diye ortalığı ayağa kaldırıyor. Garip.
"Blues köklerdir, geri kalan her şey ise meyveler..." demiş William James "Willie" Dixon. Haksız da sayılmaz baba. Bugün dinlediğimiz müziklerin çocuğunun Blues'tan evrimleştiğini düşünecek olursak, köklere saygıda kusur etmemek lazım. Bunun için de ne yapıyoruz sevgili FasulyedenKom ahalisi? Ara sıra kendimizi Blues'un şefkatli kollarına bırakıyoruz.