Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: müzik

Televizyon başında kısa notlar

Haftasonu mecburiyete dayalı bir evden dışarı çıkamama durumum olduğundan dolayı, ister istemez televizyon izlemek zorunda kaldım. Yoksa normalde, asla televizyon izlemeyen bir insanımdır. Açarım şarabımı, fonda illaki Barok dönemden bir senfoni, mumlarımı yakarım ve asırlık ahşap masamda kitap okurum. İşim olmaz televizyon gibi banal, avam hadiseleriyle normalde. Elitiz ya biz... Neyse sevgili ve değerli okuyucularım, dediğim gibi çok da uzun sayılmayacak bir televizyon terapisinden iki yazı çıkacak kadar malzeme toplamış bulunuyorum. Birincisini şu anda okuyorsunuz, ikincisini yarınki köşemde bulacaksınız. Bayinizden ısrarla isteyiniz.

Mavrova’dan aldım sümbül

Mavrova'dan aldım sümbül bir okka nohut Al beni bre sar more sümbül yanında uyut Gel yanıma gir koynuma ağlatma beni Yedi de sene mahpusta yatsam alacam seni Mavrova'dan aldım sümbül bir okka biber Kaza da kaza dolaştım sümbül yok senden dilber Gel yanıma gir koynuma ağlatma beni Yedi de sene mahpusta yatsam saracam seni

Aşk hiç biter mi?

aşk bitti. elimden sanki minik bir balık kayıp gitti. aşk bitti. içimden sanki bir şeyler kopup gitti. aşk hiç biter mi? hiç bir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi? aşk hiç biter mi? aşk hiç biter mi?

God save the Queen

Majestelerinin ülkemizi ziyaret ettiği şu günlerde böyle bir yazı yazmak farz oldu. Aslında Kraliçelik fazlaca sembolik bir görev olduğundan ülkemize yaptığı ziyaret de politik değil magazinsel boyutuyla (politik magazin diyelim, en bayağı tabloid gazetesi bile kraliçenin çıplak fotoğrafları için tıklayınız gazeteciliği yapamaz heralde, yemez!) ilgi çekmekte. Ziyaretle ilgili satırları süsleyen haberler Cumhurbaşkanının giyeceği kıyafetin rengi, kraliçenin elinin nasıl sıkılacağı gibi ilgi çekici konulara odaklanmış durumdaydı. Böyle kavramlara çok da alışık olmadığımız bu yazının garip başlığından ve giriş kelimelerinden belli. God Save the Queen'i tercüme edince "Tanrı Kraliçeyi Korusun", "Her Majesty"i tercüme edince "Majesteleri" gibi güdük çeviriler yapıyoruz çünkü hakikaten anlamıyoruz bunları.

Vaann tuuu tiriiii forrrroooo!

İbrahim Tatlıses bambaşka bir adam, bir fenomen. Çok da güzel şarkıları var. Hatta "Dertler Derya Olmuş"u rahatlıkla favori şarkılarımda zirvelere koyabilirim. Ama şarkı ne kadar güzel olursa olsun benim bu adamdan tiksinmemi engelleyemiyor. Tiksinmek duygusal bir his tabi. Ama hadisesinin mantık yönü de eksik sayılmaz. Bu adamın bu kadar rezalet işler ortaya koyduğu bu son demlerinde bile bu kadar gündemde olmasına, bu kadar çok para kazanmasına anlam veremiyorum, almıyor mantığım. Aynı şeyleri Hülya Avşar için de söyleyebiliriz rahatlıkla, hatta onun güzel şarkısı bile yok.

Melamet Hırkası

Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne? Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi, Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni...

Bir pazar yazısı: Elveda Rumeli

AKP iktidarı üzerine bol bol ahkam kestim bugünlerde. Konuyu biraz siyaset ve gerilim dışına taşımakta fayda görüyorum. AKP iktidarı kapatma davasıyla soru işaretli bir hal aldı ama Türk televizyonlarının tartışmasız iktidarı yerli diziler. Önceden ufak ufak, haftada birkaç tane izlediğimiz diziler, daha sonraları her akşama, en nihayetinde de her akşam neredeyse 3 taneye bıraktı kendisini.

Baytar

Bu dilden firar eden her söz Yaydan çıkmış ok gibi Sözler bazen bir hazine Bazen dermansız bir dert tipi

Çoklu ortam, boklu ortam

Uzun zaman önce ara verdiğimiz bir Boklu Ortam servisimiz vardı. Burada video olsun, şarkı olsun paylaşımlarda bulunuyor; site içeriğini zenginleştirirken ziyaretçilerimize de keyifli dakikalar yaşatıyorduk (Hahasssktir lan...) Neyse efendim, tam şu sıralar boklu ortam olayını canlandırmak için gerek içerik, gerek programlama anlamında çalışmalar yapmaktaydık. Ve bilmem inanır mısınız, kendi çapımızda test yayınına da başlamıştık.