Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: toplum

Yangın yeri

Bugün 2 Temmuz 2006 ve biz Sivas'ta, Madımak Otelinde diri diri yakılan aydınlarımızı rahmetle; onları yakan, yaktıkça çoşan, çoştukça hayvanlaşan yobazları da nefretle anıyoruz. yaşamak bu yangın yerinde hergün yeniden ölerek zalimin elinde…

Artistlik yapma lan!

Başbakanlarına toz konduramayan, her fırsatta methiye düzmeyi seven Türk medyası onun mahalle ağzı ile konuşan bıçkın delikanlı modelini Kasımpaşa sokaklarından yetişmesi ile öyle güzel bağladı ki hepimizin gözünde "halk adamı Recep Tayyip Erdoğan" imajı çizilmeye çalışıldı.. Bu sevimsiz üslub çizilen "halk adamı, o içimizden birisi" imajı ile sevimli hale getirildi.. Çoğunlukla başarılı da olundu.. Hepsini bir yere kadar önemsiz görmek mümkün. Önümüzde değiştirdiğini söylediği gömleği tekrar giymek için ufak ufak, sinsice hamleler yapan bir başbakan varken, onun konuşmalarının şeklinden çok içeriği ile ilgilenmek; ister fiyakalı protokol ağzı ile konuşsun, ister kahvehane ağzı ile söylemek istediklerinin neyi işaret ettiğini anlamak öncelikli gaye olmalıdır.. Lakin zurnanın da zırt dediği bir yer çıkagelir karşımıza..

Bu yazıyı 10 kişeye “forward”layın

Geçen gün gazetede internetin 15 yıldır hayatımızda olduğunu okudum. İnternetin bizim hayatımıza getirdiği yenilikler saymakla bitmez ve bu yeniliklerin yararlarından kimse şüphe edemez.. Ama ben daha çok bizden götürdüklerine değineceğim. Teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor. Artık işten-okuldan arta kalan hatta uykumuzdan feragat ettiğimiz zamanları “son model” arabalarımızla trafikte, akıllı robotlarımızla, artık işlevlerini ve kendini fazlasıyla aşmış cep telefonlarımızla harcıyoruz.

Ulemaya soralım

Ülkemin Başbakanı olan Recep Tayyip Bey AİHM'nin türbanla ilgili verdiği karardan sonra bakınız ne buyurdular: "Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur... Söz söyleme hakkı din ulemasınındır" Bu açıklama medyaya bomba gibi düşünce, çoğu kez olduğu gibi, Başbakanlık tarafından yine yalanlandı. Sözcü Arif Beki'ye göre Başbakan "başörtüsü yasağıyla ilgili uygulama söz konusu olduğunda, İslam dini bilginlerinden görüş istenmeden oluşturulacak kanaat ve görüşlerin 'eksik' kalacağına işaret etmek istemiş..

Yeryüzü ayaklanacak

Yüzlerini göstermeyen gölgeler Paris'in gettolarında ayaklandı. Alevlerin önünde birer kara gövde olarak ellerini kaldırıyorlar şimdi, zafer işaretleriyle bütün dünya gazetelerinin birinci sayfasına çıkıyorlar. Avrupa başkentleri diken üzerinde. Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlarla konuşmak için bir dil arıyorlar.

Mary Antoinette Radikal’de..

"Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!" Böylesi bir yorumu yapabilmek için toplumdan, halktan, bu ülkeden ne kadar uzaklaşmak gerekir? Fransa'nın hijyenik sokaklarında, balık seven, markalı iç çamaşır giyen, kaşınmayan, geviş getirmeyen, ince, uzun bacaklı, kısa kollu, kılsız, tüysüz fransızları ile fink atmak yeterli midir bir insanın ülkesinden bu denli nefret edebilmesi için? Yada entelliğin kaçıncı sınıfında balık eti yemekle kıllı olmanın alakası ders olarak okutulur?

Vapurlarımızı vermeyeceğiz

İstanbul'un vapurları, şehrin güzelliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sultanahmet Camisinin, Ayasofya'nın, Galata Kulesi'nin, kısacası bu şehri, İstanbul yapan yapıların bir devamıdır vapurlarımız. İstanbul için tasarlanmışlardır. İstanbul'a yakışırlar...

Golf ve golfçünün dostu Fıratpen sunar

Antalya'nın Sorgun ilçesindeki ormanlık alana otel ve golf sahası yaptırmak için izin alan yetkililere karşı yürüyüş düzenleyecek olan muhtarların ruhen yanındayız. Güzelim doğal güzelliklerimiz eriyor. Meğer ne golf meraklısıymışız. Yürüyün…

Devir sıfat devri

Siz de farkında mısınız son zamanlarda ne kadar çok sıfatlara takılıp kaldığımızı, kişileri isimlerle değil sıfatlarla andığımızı.. Aidiyet duygusu veya kimlik arayışı gibi tabirlere iş düşüyor gene birilerini nitelemek için ve ne kadar çok duyar olduk bu iki tamlamayı..