tayfa

Fasulyeden Muhabbetler – İlk Konuk: Dea

Fasulyeden Muhabbetler – İlk Konuk: Dea

Öncelikle röportaja başlamadan bazı flu noktaları aydınlatmak istiyorum, size neden çirkin diyorlar? Vücudunuzda güzel bulduğunuz yerleri sıralar mısınız? Çirkin olduğum için olabilir mi? Hem güzellik dediğin nedir yani? Vücut filan bunlar boş işler. Bak Behlül’e on numara, lokum gibi çocuk da noluyor? Yengesine askıntı… Halimden memnunum valla. Ömrümün hiçbir noktasında dış görünüşüme önem vermedim, “aman iyi görüneyim” gibi dertlerim olmadı. Vücudumda değil de, kendimde güzel…

Avcılar’a Bir Baş Gerek

Avcılar’a Bir Baş Gerek

Çok sevdiğim bir dostum yakarıyordu; “Başsız kaldık ağabey…” derken gözünde alevlenen o hüzünle harmanlanmış isyan, bir yüce dağı delik deşik edebilecek kudrete haizdi. Fakat çaresizliği vücut diline yansıyor, elleri başının üzerinden yüz hatlarından bir çarşaf gibi kayarak parmak uçları çenesinin altında birleşiyordu. Üşüyordu. Soğuktan değil, yalnızlıktan üşüyordu.

Susmanın sırası savıldı.

Susmanın sırası savıldı.

Cuma akşamı, çok geç planlanmış, çok geç iştirak edilmiş ve Osman Tanburacı’ya komşu bir toplantının sonlarına doğru dedik ki; yavaştan başlayalım. Osman Tanburacı ile alakası yok elbette, sadece, susmak iyi gelmiyor bünyeye. Mavra yapmadan durulmuyor, olmuyor. Yaz da geldi ya, herkes ufak ufak tatil planları konuşurken, deniz, kum, güneş ulaşılmaz bir sevgili gibi bizi bekler ve biz, Müslüm Gürses romantikliği ile yanık yanık duygu seline…

Rahmet, sabır, metanet…

Rahmet, sabır, metanet…

Birkaç gündür keyfimiz yok, haliyle duruldu buralar. Çok da umrumuzda değil ya, belki merak eden olur diye, zorunluluktan yazıyorum bunu da. Pazar akşamı Ozan demişti, “Sevincimiz de, hüznümüz de uçlarda.” Öyle hakikaten, ortamız, vasatımız yok. Ölür gibi seviniyor, yaşar gibi üzülüyoruz. Genlerimizde mi var, hayat mı bizi bu forma soktu bilinmez. Ama kimsenin varlığından haberdar olmadığı, üzerinde uzlaşmadığı, konuşmadığı ama herkesin sualsiz imzaladığı bir anlaşmamız…

Oradaydık: BÖ Ödül Töreni

Oradaydık: BÖ Ödül Töreni

Juvenal henüz daha İ.S. 55 yıllarında Roma halkının yozlaşması üzerine “Yergi yazmamak zor iş” demiş. İsa’dan epey bir sonra, 2000’li yıllarda, Juvenal kalkıp gelse, okusa ne der bilmiyorum ama, FasulyedenKom olarak kendi meşrebimizde 5 senedir yergi yazıyor, çiziyor, yorumluyoruz. Mecmuanın Sokak Çocukları, bu 5 yıllık serüvenlerinin en ilginç, en heyecanlı gecelerinden birisini Blog Ödülleri sayesinde yaşadı kuşkusuz. Gazetelere konuk olmalar, ödül törenlerine davet edilmeler, gelen…

Seks objesiyiz lan, n’olmuş?

Seks objesiyiz lan, n’olmuş?

Fasulyeden Fanzin’i çıkarmak yılların, bir türlü geçmek bilmeyen, günbegün büyüyen özlemidir benim için. İnternet’te bir şekilde yazıyoruz, çiziyoruz, yorumluyoruz ama zaman zaman gözden kaçırdığımız bir şey var, basılı bir mecra oluşturabilmek bizim yola çıkış amacımızdı. Ancak çok büyük ölçüde tembellikten, zamansızlıktan belki de, belki de yeterince büyük bir arzu duymadığımızdan mıdır bilinmez; bir türlü hayata geçiremedik bu hayalimizi. Biz Fasulyeden’i matbu vaziyette karşınıza çıkaramadık belki…