Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: aşk

Sen Başkasın…

Sen ilktin. İlk sevda, ilk tutkuydun. İlk heyecan, ilk deneyimdin. En tat vereni, en sevileniydin o yüzden... Küçüktüm seninle tanıştığımda. Küçük bir çocuktum. Senin gibisini görmemiştim hiç. Tanımadan önce çok merak ederdim seni. Hep uzaktan bakardım, yaklaşmak isterdim de, cesaret edemezdim bir türlü. Hatta bir itirafta bulunayım, seni ilk tanıdığımda biraz garipsemiştim. Bu muydu yani diye düşünmüştüm. Ama seni tanıdıkça daha çok sevmiş, daha da bağlanmıştım. Üniversitede ilk yıllarımdı, günüm gecem hep seninle geçer olmuştu. Senin yanında değilken bile, hep seni düşünürdüm. Uyuyamazdım seni düşünmekten bazen. Bir dahaki kavuşmamızda ne olacak acaba diye hayaller kurmaktan gözüme uyku girmezdi. Derslere girerdim, seni düşünmekten dersleri dinleyemezdim. Defterlere seni karalardım hep. Arkadaşlarımla vakit geçirirken bile aklımda sen olurdun hep. O da eğer senden fırsat bulup arkadaşlarıma zaman ayırabilirsem. Hep seninle olmak isterdim. Senden ayrılmayı hiç sevmezdim. Seninleyken zaman su gibi akıp geçerdi çünkü.

Su Akar Yolunu Bulur

Diyecek bir şey bulamamıştı. Su akar yolunu bulur, diye fısıldayabildi sadece. Baktı önündeki resimlere. Tekrar tekrar baktı. Uzun uzun baktı. Mutlu olması lazımdı, öyle kandırmıştı şimdiye kadar kendisini. Onun mutluluğunu kendi mutluluğu olarak görmeliydi. Öyle görecekti, hep bunu düşünmüştü.

Senin Kokun Duydu Canım

İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim Yavu kılayım ben beni, isteyuben bulmayayım Al gider benden benliği, doldur içime senliği Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim Şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın Hergiz belirmez mekânın, seni kanda isteyeyim

Aşk hiç biter mi?

aşk bitti. elimden sanki minik bir balık kayıp gitti. aşk bitti. içimden sanki bir şeyler kopup gitti. aşk hiç biter mi? hiç bir şey olmamış gibi boşlukta kaybolup gider mi? aşk hiç biter mi? aşk hiç biter mi?

Melamet Hırkası

Ben melamet hırkasını kendim giydim eynime, Ar-u namus şişesini taşa çaldım kime ne? Gah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi, Gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni...

Vuslata Kalsın!

Heyhat yeniden ıskaladın vuslatı! Şimdi eyersiz atlar gibi özgür ve lânetli bir keder gibi uzak yağmurda... Çok dost olmasan, çok olmazdı düşmanların da!

Dünden aklımda kalanlar

Milletin eğlenmeye gittiği bir yerde kendini kahretmek. Ne eğlenebilmek, ne ağlayabilmek. Yüzünde ısrarla o salak maskeyle dolaşmak. Herkese mutlu olduğunu göstermeye çalışmak. Aslında mutlu olamamak. Zaten hiç mutlu olamamak. Hep kendini mutlu sanmak. Kendini mutluyum diyerek kandırmak. Ama kendini kandıramamak. Belki diğer insanları da kandıramamak. Bunun da farkında olamamak

Gitmek zor iş

Siz ne kadar hayatı anlamlandırmaya çalışsanız da dünyanın bir köşesinde anlamsızca şeyler size inat olmaya devam ediyordur. Bazen gerçek; göründüğü gibi olmamakla birlikte, gerçeğin göründüğünden daha gerçek olduğu zamanlar da vardır. Anlamsızdır, saçmadır. Ama bir şeyler oluyordur işte. Ufak bir odada bitti her şey. Belki anlamsızdı. Ya da anlamlıydı da kimse anlamlandıramıyordu. Kim bilir?...

Sadece onu görmeye gidecektim

Sadece O'nu görmeye gidecektim... Neden böyle oldu, bilemiyorum... Sabah evden çıkarken dolabımın arkasına sakladığım ben'lerden birini tercih etmek için araladım ki, bu onların hepsinin birden ortaya çıkmasına sebep oldu. O an afalladım ve bir süre sonra "Ortak Bölenlerin En Büyüğü"nü almaya karar verdim. Hak verirsiniz ki O'nu görmeye gidiyordum. Ama diğer bütün "ben"ler kendilerinin tercih edilmesi gerektiğini düşünerek isyan ettiler. Benim bu "ben"leri durdurabilmem mümkün mü? Kavga gittikçe büyüyordu ve ben bunu sadece -insan olduğum için- seyretmeye karar verdim. Zaten insanoğlu yaratıcılıktan uzak kalıp her şeyi uzaktan seyretmeye bayılır..