Aklım ermiyor

Fasulyedenkom’u günden güne takip eden, bakıp bakıp ne güzel yapmışız lan diyen -sayabildiğim kadarıyla- bir elin parmaklarını geçmeyen bir kitleyiz şurada, hayır sanmayın ki şikayetçiyim bu durumdan, çok keyifli bile geliyor zaman zaman. Lakin sanırım gözünüzden kaçmamıştır, birkaç gündür müptezel bir bot dadandı siteye. Yazıların altına türlü türlü yorumlar yapıyor, bizi çileden çıkartıyor. Hayır o değil, bir elin parmaklarını doldurduk sayesinde. Ona yanıyorum.

Google bize logo yapsana!

Aynen aktarmak boynumuzun borcudur, çok sevdik zira: Google’ı seviyoruz, kullanıyoruz, kullanmaya teşvik ediyoruz. Kısacası Googlecım senin hoşuna gidecek herşeyi yapıyoruz ama bu son zamanlarda iyice artan kıskançlığımızı engellemiyor. Google Türkiye olduğun günden bu güne kadar bizim için, bize özel bir logo yapmadın. Diğer ülkeler için boy boy değişik değişik logo yapıyorsun ama fonda çalan parçada da dediği gibi “Ellere varda bize yok mu ?” (Fonda çaldığını hayal et, et...

buraya bakarlar

Fasulyeden

Çocukken herkes gibi bazı şeyleri anlayamıyordum. Ne kadar olduğunu bilmiyorum ama bir şekilde büyüdüğümü hissediyorum. Ancak bu her şeyi anlamamı sağlayamadı. Belki çocukken anlayamadığım bazı şeyleri büyüyünce anlıyordum fakat anlayamadığım başka şeyler ortaya çıkıyordu. Oyun sandığım her şey gerçekleşiyordu. Ya da vardı, biz onları oyun sanıyorduk.

Ahh bir varmış, bir yokmuş…

Söylentiye göre FasulyedenKom dediğimiz ve ne olduğunu, hangi amaca hizmet ettiğini bir türlü bilemediğimiz, ona rağmen sevdiğimiz, hep sevdiğimiz, yek sevdiğimiz zımbırtının bu zor günlerinde elinden tutan süper kahraman ayarında bir “tosun” varmış. Şöyle ki, sitemiz hiç şaşılmayacak biçimde ekonomik krizlerle uğraşırken, topun sahibi dombili “aman ya ben mi kurtacam siteyi” diyerek kaçamak bir pas atmış Deniz Barış misali, yanlamasına, orta saha çizgisine paralel ve...

Katakulli

FasulyedenKom “Acayip Olayların Arkasında Neler Var Acaba?” projesinin gönüllü denekleri olarak bu gece de yine enfes gereksizlikte bir husus üzerinde duruyoruz. Art arda tekrarlanan olayların birbirine benzerliklerini araştırıyoruz diyebiliriz büyük resme bakarsak. Bu deneyde bize gereken bir sohbet programı, iki klavye ve iki boşbeleş. Internet dünyasının karanlık girdaplarında kulaç atmaya hazır mısınız?

Bi karar ver Kanal 1!

FasulyedenKom gece bekçileri olarak Kanal 1’in yayın politikasından şikayetçiyiz. Her sabah 05.30 suların başlayan Mahallenin Muhtarları dizisininin eski bölümlerini çılgın atarak seyrediyoruz, maziye dönüyoruz. Her gece arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu seansta bir şey farkettik ki Kanal 1 bir gün Fadimeli bölüm verirken ertesi gün Şirinli bölüm veriyor. Bu da bizim diziyi randımanlı olarak takip etmemize engel oluyor, hatta Şirinli bölüm Fadimeli bölümlerin geleceği hakkında da...

Kahvehane

Hani kahvede oturup bir çay yudumlamayalı, muhabet aromalı sigara kokusunu üstümüze başımıza sindirmeyeli bayağı da olmuştu. Bayağı derken, bayağı bayağı olmuştu. En son lise yıllarında 7 sene kadar önce, yeni başladığımız sigara ile rahat rahat suni tenefüs yapmanın, okey şıkırtısı ile başlayıp 52’liklere geçişin, özellikle cuma günleri öğleden önce peş peşe gelen Edebi Metinler ve Matematik derslerinden kurtulmanın en keyifli en güzel yoluydu. Açılışını, yarım saat kadar daha erken...

Kalkamadım

Saat 07.00: Boşluktasın. Dünün yorgunluğuyla hayatla arandaki fişi çekmişsin, rüya göremeyecek kadar yorgunsun. Uyumuyorsun, resmen bayılmışsın. Birden bilgisayara kurduğun alarm bangır bangır ötmeye başlar evin içinde. Kaliteli olmayan ama apartmanı ayağa kaldıracak 5+1 kolonların eşliğinde zıplarsın yataktan. Zaten amacın bu, yüksek seste hareketli bir parça koyarsın ki “kalk ve o alarmı kapatmak zorunda kal”. “UY AHA” (Kazım KOYUNCU) Davul ve tulum sesleri gittikçe...