Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: detay

23 Şubat 1984

Ne garip, ben doğduğum günlerde Amerika Birleşik Devletleri komünizm tehlikesine karşın radikal İslamı örgütlüyordu yurdum toprakları ve çevresinde.. Bugün, yaşadığım onca yılın ardından geldiğim, getirildiğim noktada radikal islama karşı ılımlı İslam Cumhuriyeti Türkiye projesi ile karşı karşıyayım.. Dünya konjüktörü ne çok değişmiş meğerse benim aldığım milyonlarca nefesle birlikte..

Kar ve şarap şisesi

Birbiri ardına yetkili felaket tellallarının çığırtkanlıkları ile haberdar olduk Kar'ın geleceğinden.. Valisi çıktı, belediye başkanı çıktı, Meteoroloji yetkilisi çıktı, bir yığın laf etti.. Sonrası dost sohbetlerinde "lan sibirya soğuğu geliyormuş lan.. -20 olcakmış olum.. Gölgede -30 off off" şeklinde çalındı kulaklara.. Kar Pazartesi gecesi yavaştan yavaştan girdi hayatımıza.. Kadıköy şu durumda, Beşiktaş kara boğuldu, Mecidiyeköy' de tık yok filan derken Salı akşamı herkes bir garip kar orgazmına kaptırdı kendini.. Bir de "Aha bembeyaz la heryer.. Demek Sibirya böyle biryermiş, hımm.." dedik kültür turizminin müşterisi edasıyla..

Karides tabağı

ATBS kişisi sabah sabah nasıl bir çelişkiler yumağının içinde olduğumuzu hatırlattı. Yılda bir elin iki parmağı kadar, Sarıyer dolaylarında gerçekleştirdiğimiz Rakı-Balık kamikaze dalışları sırasında görebildiğimiz karides yollanmış komşuları tarafından tabakla... Hani bu işin hududu kek, börek bilemedin aşure ya, şimdi o tabağı boş göndermek de olmaz. Yakışmaz Anadolu kültürüne... Doldurmalı tabağı havyarla, yanına da Petrus iliştirmeli ki şan alsın başını yürüsün...

Susan Kurbağalar

80'lerin sonlarıydı.. Mahallemiz ilçede az bilinen bir yerdi. İlçe merkezine uzaklığı dolayısıyla insanların günün geri kalanını geçirmek için rağbet etmediği bir mekandı. Oturduğumuz evin karşısı kurbağalarla haşır neşir olmuş bir bataklıktı. Bataklığın üzeri az da olsa molozlarla kaplanmıştı. Geceleri eve döndüğümüzde kapımızın önünde biriken kurbağalarla eğlenirdim çocuk edasıyla.

Nolmuş buraya?

Göründüğü gibi kısa bir ara verdik.. Kimsenin sikinde bile olmayan bu arada da boş durmadık, orayı kırptık, burayı biçtik.. Ortaya böyle birşey çıktı.. Tasarım sade ve fonksiyonel olsun istedik.. Yeni bişiler koyduk.. Yeni misyonlar edindik.. Falan filan.. Webzine işi bir süre bu kimlik altında devam ededursun kağıt kokusuna olan özlemimiz gün geçtikçe artıyor.. ama o da olur inşallah diyor bildiğimiz tüm duaları okuyoruz ardından..

Kimin için ağlıyoruz?

Bir alışveriş merkezi medyanın post-modern gelinlerinden Sinem'i çağırmış .. Medyanın diyorum; çünkü böyle bir yaratığı Türk halkının benimsemesi mümkün gelmiyor bana.. Post-modern diyorum; çünkü babaannem böyle gelin olmamıştı, annem de.. Neyse ev hanımı bakışlı, gayet teyzem duruşlu bir kadın kapmış mikrofonu önünde Sinem var.. Diyor ki teyzem "Buraya Semra Hanım da geldi.. bilerek pazar günü geldi.. çünkü kimsenin işi yok, kalabalık olur diye.. Ama bak sen haftaiçi iş saati geldin ama bu kadar insanı Semra Hanım göremedi, Biz senin için geldik, SENİN İÇİN GELDİK.." Büyük harfle yazdığım kısmı da mikrofonu sağa sola titreterek ve gözlerini faltaşı yaparak, terlerini akıtarak, kıpkırmızı bakınarak söylüyor..

Düşme halleri

Düşme hissinin ilk nasıl bir şey olduğunu ilkokul yıllarında anlamıştım. Kötüydü. Midede burkulmalara neden olan sıkıntı, gerginlik, korku. Sınıftan bir kaç arkadaşla birlikte yeni yapılmakta olan otelin avlusuna yığılmış vaziyette bırakılan inşaat kumuna 7-8m atlamak ne kadar eğlenceliydi demiycem elbette. Çünkü benim için değildi kesinlikle. Sadece "Oğlum erkek adam atlar", "Ya sen bizden değil misin? Tarzı cümlelerdi beni o boşluğa kendimi bırakmaya iten.

Demsiz girilmez

Hayatın girdaplarından bir an olsun çıkıp alkolün girdabına dalacağız Siktir ol git 2004 diyerekten.. Kan, terör, savaş, irtica, satılmış medya, yozlaşmış tv'ler.. 2005 sen de böyleysen eğer tornistan etmenin tam…

Beleşçiliğin püf noktaları

Beleşçiliğin püf noktaları..Nasıl beleşçi olunur ? Yoksa olunmaz doğulur mu ? Her yiğidin harcı mıdır ? Bu yazı dizisi hayata beleşçilik penceresinden bakan bir faninin klavyesiyle yazılmaktadır..Yalnız öncelikle şunu söyleyeyim..Bu dünyaya girmek için önce vicdanınızı, ahlaki duygularınızı vestiyere bırakırsanız sevinirim..Burası beleş dünya burda etik yok..