dünya

Agbonlahor

Agbonlahor

Yediğimiz, içtiğimiz bize kalsın eyvallah da kardeşim bu fiyatlarla bize kalırsa çatlarım, o yüzden hemen üçüncü paragrafa gelmek istiyorum. Biz Avrupa kapılarında yok efendim uyum paketidir, vay efendim kriterlerdir savruladururken gerçekten Romanya’nın hangi vasfından dolayı almışlar bilemiyorum. Neyse madem almışlar dedik, hazır Euro’ya da geçmemişlerken bir görelim istedik siz fasulyeden okuyucuları için. Anekdot anekdot gidelim ki sıkmayalım.

Gitgel

Gitgel

Tek kelimeli başlıklara daha çok meyilliyim bu aralar, iki kelimeden oluşan başlıklı kitapların daha çok sattığı araştırmasına göz kırpar şekilde. Devamlı bir yanında hangi milletten olduğunu bilmeden bir insanla bira içmek, şakalaşmak, onlara kendi dilinden küfürler öğretmek, sarhoş olup özgüven patlamasıyla yurdunu tanıtmak kulağa hep hoş geliyor. Barcelona’da okuyan arkadaşımın üniversiteden kankasına nerelisin diye sorup -bu örnekte- Slovakya cevabını alınca, hemen o ülkeyle bildiğin ne…

Nabucco’ydum dolaba ellere vay!

Nabucco’ydum dolaba ellere vay!

Kamuoyu gündemini meşgul edecek olan, yeni oyuncağımızın ismi Nabucco. Çok değil, birkaç gün daha bu konu ile yazılacak, çizilecektir. Sonra da proje bitimine, hani 2015’ler filan, kadar unutur, o zaman yeniden hatırlarız. Avrupa Birliği’ne biz giremedik, ve hatta yanından bile geçemedik ancak TV kanallarının, gazete sayfalarının avaz avaz anlattığına göre bizden önce borumuz giriyor yaşlı kıtaya. Aferin bize. Lakin nedir bu boru hattı ve bize…

Eee ama müstehak size!

Eee ama müstehak size!

Geleneksel San Fermin Festivali bu sene de yaz dönemi TV haberciliğinin güzide öğelerinden birisi oldu. Bu sene sürüden ayrılan bir boğanın saldırısına uğrayarak, boynundan ve akciğerlerinden boynuz darbeleriyle yaralanan bir kişi yaşamını yitirmiş. Her sene onlarca yaralı çıkarıyor festival ama daha önceki ölüm 1995 yılında yaşanmış. Ne diyeceğini bilemediğin zamanlarda en makulu babaanne tepkisidir bazen: “Ee ama müstehak size! Bak bak, manyaklara bak!”

Direnin Acemler!

Direnin Acemler!

Türkiye ziyareti sırasında Türk insanının abartılı sevinç gösterilerine maruz kalan, Anıtkabri ziyaret etmekten köşe bucak kaçan, ABD karşıtlığının ekmeğini yemek için popülizm sınırlarında dolanan radikal bir liderdir Ahmedinejad. Seven sever tabii, yer yer bizden de bir kuble “helal” almıştır heralde. Lakin özellikle son günlerde yaşananlar bu faşist liderin dikta rejimini güçlendirmek için neler yapabileceğini, bu adamın Ortadoğu için nasıl bir bela olduğunu gözler önüne sermiştir….

Kriz, sana kriz, bana kriz…

Kriz, sana kriz, bana kriz…

Malumunuz kapital dünya ve haliyle Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz yaşanmakta. Gerçi krizde en kötünün geride kaldığına dair inanışlar iyice arttı. Ancak yine de ABD finans şirketleri ile başlayan zor günler, reel sektörün, yani bakkalın, çakkalın da içine dahil olmasıyla aldı başını yürüdü. Hepimiz, az ya da çok bu krizin etkilerini hissettik, hissediyoruz. Gerçi Türkiye olarak krizlerle yaşamaya alışkın bir ülke olmamızdan dolayı, bu yaşananlar…

Altın Gününde Dünya’yı Kurtarmak

Altın Gününde Dünya’yı Kurtarmak

“Abi şu herifler de sabah akşam yatıp ne para kazanıyor” geyiğini yapmadım diyen varsa bir adım önce çıksın iki tokat atayım, çünkü bu geyiği yapmayan bir insan evladı olduğuna inanmıyorum. Denetçi olur, futbolcu olur, köşe yazarı olur, Ahmet Çakar olur, başka bir şey de olur fakat bunlardan bir tanesi mutlaka bu geyiğin kurbanı olmuştur. Aslında birazdan bahsedeceğim mesleği düşününce “bu adamların aldığı her kuruş helal…

Welcome to Turkey Mr. President

Welcome to Turkey Mr. President

Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Barack Obama sonunda Türkiye’de. Tüm ulusumuza hayırlı olsun. Bu gelişle ilgili olarak en sonda söylemeyi düşündüğüm şeyi, bir çırpıda ifade edeyim: Sakın, ama sakın Obama’nın şehrinizde olduğu saatlerde trafiğe çıkmayın. Heder olur gidersiniz asfalt üzerinde yeminlen… Bu çok önemli uyarının ardından bu ziyaret münasebetiyle çok çok sayın, çok çok değerli Başkan Obama’ya iki kelam etmek niyetindeyim. Edeyim o halde.