Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: akp

TOKİ Başkanı’nın babası olmak

TOKİ’nin AKP iktidarının en önemli kurumlarından birisi olduğunu düşünüyorum. Hem AKP’li mütaahit çevrelere verilen ihaleler, hem TOKİ üzerinden yapılan popülist siyaset nedeniyle çift taraflı bir kazanç AKP adına. Daha önceki hükümetler döneminde atıl durumda bulunan kurumu canlandırarak epey oy kazandıkları da malumunuz zaten. Zekice bir hamle olduğunu kabul etmek gerekiyor. Ama başarılı bir örnek olarak önümüze sunulan TOKİ’de, klasik AKP eylemlerinin yer almayacağını düşünmek hayal değil mi?

Zahid Akman Rullaz!

RTÜK Başkanı Zahid Akman gündemin önemli isimlerinden. Kendisi Almanya’da yürütülen Deniz Feneri soruşturması kapsamında gözaltı istemiyle arananlardan. Yetmezmiş gibi koperatif dolandırıcılığı suçuyla da aranmaktaymış. Hadise şöyle, Alman hükümeti konut koperatiflerine üye başına 4000 Euro ödeme yapıyormuş. Zahid Akman’ın başkanı olduğu kooperatif de bu yardımlardan faydalanmış. Alman hükümeti çok uzun sure ödeme yaptığı bu koperatifin herhangi bir inşaat faliyeti olmadığını öğrenince parasının peşinde düşmüş, tabii ev sahibi olacağız ümidiyle bu kooperatife para ödeyen yüzlerce gurbetçimiz de.

Deniz Feneri ve Tayyip’in gemiciği

Deniz Feneri Derneği’ne ilişkin Almanya’da yürütülen bir soruşturma var, malumunuz. Malumunuz dedim ama gündemi Zaman, Sabah, Yeni Şafak, Vakit, Milli Gazete gibi gazetelerden takip ediyorsanız eğer haberiniz olmayabilir. Zira bu gazeteler soruşturma ile ilgili iç sayfalarında Zahit Akman’ın açıklamasına yer vermek dışında konuya eğilmedi. Gözden kaçtı belli ki. Diğer gazeteler, televizyon kanalları ve internet siteleri ise konuyla ilgili çok ciddi haberler taşımaktalar.

Ece Temelkuran: “Özgürlük ve Ülke”

Bir televizyon kanalı olan 24, enteresan bir biçimde dünya sinemasından güzel filmler gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde de İspanya İç Savaşı’nı anlatan, Ken Loach’un çektiği ‘Ülke ve Özgürlük’ filmi gösterildi. Orduyu eleştirdiği ve demokrasiyi savunduğu için AKP yandaşlarının kendi eşrafından saydığı entelektüel kesimin de piyasa mekânı olması hasebiyle; 24, ‘yeni Türkiye’nin cilalı ekranı sayılabilir. Orası, Türkiye’de yaşanan kafa karışıklığının şık yüzü. Bir tane bile başörtülü kadın yok ama herkes başörtüsü mücadelesini savunuyor mesela... Muhafazakâr gazete yazarlarının ‘kıro muhafazakâr’dan ‘havalı liberal’e geçiş için çıkmaları geren trambolin orası.

Evlat acısına mucize diyebilmek

Konya’nın Taşkent İlçesi’ne bağlı Balcılar Beldesi’nde, izinsiz Kuran kursu olarak kullanılan ve önceki gün sabaha karşı gaz kaçağının neden olduğu patlamayla yıkılan Boğaziçi Özel Öğrenci Yurdu’nun enkazı altında can veren 17 küçük öğrenci ile kurs öğretmeninin yakınlarıyla, yaralanan 29 kişi arasından tek şikayetçi çıkmadı.

AKP kapatılmadı, Fethullah tavan yaptı

AKP kapatılmadı diye borsanın yukarı yönlü hareketini anlamak kolay, ama Fethullahçı şirketlerin kağıtlarının tavan yapmasını anlamak konusunda ciddi sıkıntılar yaşanabiliyor zaman zaman. Bu gibi sıkıntılar için biz “AKP ve Fettocu Sermaye ilişkisi” isimli kitabı öneriyoruz. Bu kitabı henüz yazan olmadı ama en iyi kitap henüz yazılmamış olan değil midir zaten? Bugün anladık ki en iyi hisse senedi de Fethullahçı sermayeye ait olandır, bunu böyle biliniz.

Siz ne ayaksınız?

Türkiye'nin en kilit konularından birisi olan yargı ile ilgili bir reform hazırlayacaksınız, hazırladığınız bu reform paketini yargı mensuplarına değil gidip Avrupa Birliği'ne kabul ettirmeye çalışacaksınız, sonra yargı sizi eleştirince de…

1 Mayıs restleşmesi

1 Mayıs 1977 yılında yapılan, yüzbinlerce emekçinin katıldığı Taksim Mitingi'nden bu yana tamı tamına 31 yıl geçti. Katledilen masum insanların daha faiilleri bulunmamışken ülke demokrasisi olarak 31 yıldır bir arpa boyu ilerleyemediğimizi 1 Mayıs 2008'de bir kez daha gördük. Aslında olan bütün olaylar iktidarın demokrasi ve özgürlük anlayışının birebir yansımasıydı. Aylardır demokrasi nidaları ile yeri göğü inleten iktidar partisi bir kez daha bir krizi yönetemeyerek bu krizden de kaos yaratarak ayrıldı. Tam olarak diyebiliriz ki kaos yaratmaları bir sonuç değil, olayın başlangıcı olmuştu. Birkaç gün önce başbakan “ayakların başı yönettiği nerede görülmüş” diyerek fitili ateşlemişti. Bugün Taksim Meydanı tamamen bir abluka altındaydı. Çevreyi çok iyi bildiğim için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki bugün Taksim'e çıkmanın mümkünatı yoktu. Zaten ilerleyen saatlerde bir gazetecinin söylemi ablukayı özetler nitelikteydi: “Eğer bizans İstanbul'u böyle savunsaydı Osmanlı İstanbul'u kesinlikle fethedemezdi, ayrıca emniyet müdürü Taksim'e girdiği gibi Osmanlı da Viyana'ya gitseydi orayı da fethederdi.

Tayyip yükseklerde gezer

Kamer Genç Tayyip Erdoğan'ın ve bakanların Meclis'te bulunmamasını eleştirerek "Tayyip gelsin karşımda konuşsun" diyor, AKP'li Avni Doğan "Adam çıkmış, 'Tayyip gelse' diyor. Tayyip, çukurlarda değil, yükseklerde gezer'' diye karşılık veriyor. Başbakan Meclis'e çağrılıyor ama işi varmış, daha yüksek yerlerde geziniyormuş, anladık. Bir de başbakanın pirinç açıklaması var ki, evlere şenlik. "Geçen gün bir gazetede pirinç kuyruğu var diye haber çıktı. Dün Mudurnu'daydım. Bakkala girdim. Kuyruk falan yok. Baktım pirinç var mı diye. Baktım pirinç de var, makarna da, bulgur da. Vatandaşımızın damak tadını evelallah kaçırmayız." demiş başbakan.