Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: fenerbahçe

Por favor be Kezman!

Öncelikle bu yazı gereğinden fazla dağınık ve gereğinden fazla ne dediğini bilmeyen bir yapıda olacak, belli. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz; mevzubahis Mateja Kezman ise herkesin kafası karışıktır. Ansiklopedik bilgilerle başlayalım, daha sonra kişisel yorumlara geçeriz nasılsa. Mateja Kezman 12 Nisan 1979 doğumlu. Bir futbolcunun doğum günü taraftar için çok bir şey ifade etmez sanırım. Hani yataktan kalkıp "Bugün Hakan Şükür'ün doğum günü" diyen Galatasaraylı var mıdır bilmem ama Ankara maçında yaşanan penaltı krizi ile birlikte Kezman'ın doğum günü Fenerbahçe taraftarı için gündemin önemli maddelerinden birisi halini aldı. İyi ki doğdun Batman!

Endüstriyel futbola karşı durabilmek

Kayseri maçında lehimize verilen haksız penaltı üzerine kafamda şekillendi bu yazıyı yazmak. Tabi üşengeçliğim sağolsun, anca yazıyorum. Çıkış noktam maçtaki lehimize yapılan hakem hataları olsa da, daha önce aleyhimize olanları gösterip "bunu da onlara sayın" demeyeceğim. Burayı okuyan rakip takım taraftarları da kendilerine pay ya da polemik konusu çıkarmasın lütfen baştan anlaşalım.

Tiksindim lan futbolunuzdan!

Pek bir Süper Lig'in sonuna doğru ilerledikçe, artık bir ritüel haline gelmiş futbol kavgaları da sahnelenmeye başladı. Biz de, ülkedeki milyonlarca insan ile birlikte en ön koltuğa kurulup izlemekteyiz sergilenen oyunu. Kutsal ittifak, TemizLigciler derken bu senenin mevzusu da "Beyaz Sayfa" oldu.

Horto Magiko, Dale Cavese, Sos Cagon

Youtube'un hayatımıza bu kadar kısa sürede, bu kadar çok sirayet etmesi ile birlikte, bir çok fayda ve faydasızlığın arasında tribün ve tribün grupları için de garip bir mecra oluşturulmuş oldu. Türk tribünleri birkaç kısa süreli ve yetersiz istisna dışında hiçbir zaman basılı bir mecra oluşturamamışken, youtube ile birlikte dijital mecra hadisesine en birinci sıradan giriş yapmış oldu.

Yedi geliyor yedi

Turkcell Süper Lig'in bitimine 5 hafta kala Fenerbahçe en yakın takipçisi Galatasaray’ın 2 puan önünde. Ve Galatasaray o hafta Kadıköy deplasmanına geliyor. Fenerbahçe yenerse eğer, puan farkını 5’e çıkartacak ve şampiyonluğunu neredeyse garantileyecek. Ama maç 7-0 Galatasaray’ın üstünlüğü ile sona eriyor. Galatasaray 2 puan geride ikinci sırada geldiği Kadıköy’den 1 puan farkla, lider olarak ayrılmakla kalmıyor; eski lideri 7 farkla yenerek psikolojik olarak şampiyonluğu şimdiden ilan ediyor.

Ada sahillerinde: Chelsea-Fenerbahçe

Kurada Sevilla’nın adının görünmesinin ardından herkes Sevilla’nın ne kadar da zorlu bir rakip olduğundan bahsediyordu. Haklıydılar da, bizim ülkemizin en büyük kulüpsel başarısını adamlar iki yıl peş peşe gerçekleştirdiler. Yani 2 yıldır katıldıkları turnuvayı kazanıyorlar ve 3. yılda da henüz kendilerini turnuvanın dışına atan bir takım çıkamamıştı. Bu açıdan Sevilla maçında Fenerbahçe’nin başarısı çok daha büyük bir anlam kazanıyor nazarımda. Biliyoruz ki Kanarya’nın Avrupa’da kazanmak gibi bir alışkanlığı olmadı hiçbir zaman. En zor iş de bu alışkanlığı kazanmak zaten. İki çok heyecanlı ve bol defans hatalı maçtan sonra Sevilla boynunu bükerken, beklenmedik bir şey oluyor Fenerbahçe çeyrek finale adını yazdırıyordu.

Fenerbahçe – Galatasaray

Ekşisözlükte mi, tribündergi'de mi yoksa salak saçma gazete haber yorumlarında mı okumuştum bilmiyorum. Gerçi tribündergi olsaydı yazan kişi Fenerbahçeli ilan edilirdi, orası değildir. Sanıyorum ekşisözlüktü. Tam o sırada yüksek ihtimalle bir yandan uyuyor, bir yandan çoraplarımı giyiyor, bir yandan da "bugün de sakalı kesmeyivereyim" diye asgari ücretli CEO giyim-kuşam tarzımdan tavizler veriyordum. Neyse, demişti ki yorumun sahibi "Bir Galatasaray'lı olarak Fenerbahçe'nin en ballı kurayı seçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim." Ya da bu minvalde bir şey. Tahmin ettiğiniz gibi Fortis Türkiye Kupası çeyrek final eşleşmesinden bahsetmekteyim. Türban, mürban diye iyice boğulmuşken, sonunda Fenerbahçe-Galatasaray. Yine, yeniden...

Gene mi haçlı forma lan?

Malum İzmirli bir avukat Inter'in Fenerbahçe maçında giydiği (Aslında sene başından beri giydiği) haçlı formayı provakasyon, müslüman alemine saldırı, haçlı seferleri, tapınak şövalyeleri, tantuni tarikatı diyerekten UEFA'ya şikayet etmişti. Kimbilir…

Roberto, şu faturayı yatırıver anam, hadi

Sevgili Fenerbahçe'miz 100. yılına girerken futbola dair coşkum, heyecanım yerlerde süründüğü için geçen sene olduğu gibi bu sene de pek bir ilgisiz kalmıştım olan bitene. Lig başladı filan, bir şekil arkadaş ortamlarında futbol mevzuları geldi kuruldu ortaya. Tabii ömrümüz yarı samimi arkadaş ortamlarında sessizliği bozmak üzerine kurulu taktiklerle geçmekte olduğu için futboldan nasibimizi alalım yine dedik.