Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: raporlama

Oradaydık: BÖ Ödül Töreni

Juvenal henüz daha İ.S. 55 yıllarında Roma halkının yozlaşması üzerine Yergi yazmamak zor iş demiş. İsa’dan epey bir sonra, 2000’li yıllarda, Juvenal kalkıp gelse, okusa ne der bilmiyorum ama, FasulyedenKom olarak kendi meşrebimizde 5 senedir yergi yazıyor, çiziyor, yorumluyoruz. Mecmuanın Sokak Çocukları, bu 5 yıllık serüvenlerinin en ilginç, en heyecanlı gecelerinden birisini Blog Ödülleri sayesinde yaşadı kuşkusuz. Gazetelere konuk olmalar, ödül törenlerine davet edilmeler, gelen onlarca tebrik maili filan hiç de alışık olduğumuz şeyler sayılmaz. Blog Ödülleri törenine dair birkaç detay var, anlatmamız gereken. Sonrasında bu konuyu bir daha açmamak üzere kapatmak niyetindeyim.

Herşeyin Başı Sağlık

Geçen hafta pazartesi günü geçirdiğim elim bir kaza (!) sonucu kolum azıcık çizildi; dolayısıyla birkaç dikiş atılması gerekti. Yakınlığı ve trafik uygunluğu sebebi ile Medical Park Bahçelievler'e ulaştım, dikiş attırdım. SSK'lı olduğumdan, bir kısmını SSK'dan bir kısmını benden tahsil ettiler. Buraya kadar hiçbir sorun yok. Arada pansuman yaptırmam gerektiğini, 10 gün sonra da dikişlerin alınacağını izah ettiler ve gönderdiler. Bazen herhangi bir sağlık ocağı, bazen Medikal Park'ta pansumanı düzenli olarak yaptırıyordum. Dün Cerrahpaşa Araştırma Hastahanesi'ne yakın olduğum için burada yaptırayım dedim. Vezne ve danışma olarak iş gören bankoda bulunan arkadaşa pansuman yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisi doktor arkadaşlar karar versin yapılıp yapılmayacağına dedi ve doktorların yanına gönderdi. Genç bayan doktor "buyrun" diye seslendi.

Gece Yarısı Ekspresi

Nevizade’de dostlarla geçirilen bir Cumartesi akşamından sonra ve tam da ekonomik krizin etkisini derinden hissederken eve dönüş yolundaki bir gece yarısı hikayesi... Muhabbetin meze, alkolün şeker kıvamında ve Ulvi’nin insan olduğu bir gecenin ardından, alkolik gençliği düşünerek sabaha kadar otobüs seferi koyan muhterem İETT’nin otobüsüne binmek üzere “Mecidiyeköy üzerinden” Taksim-Sarıyer seferi yapan çift biletli yeşil otobüse doğru yol aldım. “Ulan bu parasızlıkta otobüsü kaçırırsam eve kadar travesti milletini selamlaya selamlaya yayan giderim.” düşünce balonu ile koşarcasına hareket ettim. Durağa geldiğimde otobüsün kapılarından insanların taştığını gördüm, ürperdim ancak yılmadım. Harbiye’nin travesti gerçeği gözüme daha korkutucu geldiği için arka kapıdan hamle yaparak, füleli adımlarla kapı kapanmadan kendimi otobüse istifledim. Kapının da kapanması ile birlikte, yolcuğumun son derece rahat konforlu ve sıkıntısız geçeceğini düşünerek, gece hangi rüyaları görsem, sıcak yatağımda nasıl bir pozisyon alsam saçmalıklarını aklımdan geçiriyordum ki, hemen yanımda bulunan zatı muhterem bir ağabeyimin otobüsün orta tarafında oturmakta olan iki genç ile sözlü münakaşaya girdiğini fark ettim. Diyalog şu şekilde gelişiyordu:

Çapa Tıp Fakültesi’nde bir gece…

Nüfusu 17 milyonlarda seyreden İstanbul’da sağlık alanında çok büyük sorunlar yaşanmakta olduğu hepimiz tarafından biliniyor zaten. Özellikle SSK anlaşmalı kurumların az olması, özel hastanelerin anlaşmalarını feshetmesi, bütün yükü Vakıf Guraba Hastanesi gibi devlet eksenli kurumlara yüklemesi insanları sel sefil ortada bırakmaktan başka bir işe yaramıyor. Bir süredir hastanelere sürekli ziyaretlerim sırasında gördüğüm görüntüler ve çaresizlik Pollyanna’yı bile üzecek şekilde cereyan ediyor. Hastanızı acile almak için bile sıra beklemek zorundasınız. Hele çocuk polikliniklerinin önü tam bir trajedi. Allah kimseyi götürtmesin diyoruz ya, hayatta duyduğum en doğru söz bu.

İTÜ Maslak Kampüsü’ndeki PTT Çalışanı

Cuma günü, PTT aracılığı ile para göndermem gerekti. Para öğleden önce gitmek durumunda. Seans 12:30’da kapanıyor. 12:10 gibi çıktım işyerinden. Maslak’ta bulunduğum yere en yakın PTT Online şubesi İTÜ Maslak Kampüsü içerisinde. 15-20 dakikalık bir yürüme mesafesi var. Maslak’ta karşıdan karşıya geçmenin bile zülum olduğu bir güzergahta iki üstgeçitten birden geçerek kampüse ulaştım. Kapıdaki güvenlik çıkardı ilk marazı. “Öğrenci filan değilim, PTT şubesine gitmem lazım, istersen kimliği bırakayım, 10 dakikaya geri döneceğim.” İkna oldu. Kimlik filan da istemedi. Bak, ben bunu da anlamıyorum, maden içeri girmem herhangi bir rsik içermiyor, ne diye zorluk çıkartıyorsun? Bir risk söz konusuysa, ee o zaman neden kimliğimi vereyim teklifini es geçiyorsun? Ya da ehrhangib ir kayıt almıyorsun? Yalandan bir güvenlik anlayışı, neyse…

Madem Türksün…

Canoğlan'la tuvaleti rezalet (rezalet-i tuvalet) olan bir bardayız. O kadar ki, pisuvara ne verirseniz, alt hortumdan aynen geri yolluyor ayakkabınıza, paçalarınıza. Tam da "Oğlum süper loto bize çıkacak, ne yapalım" geyikleri döndürdüğümüzden, mekan sahibine "Abi senin barı da elden geçiririz, tuvalete filan bir çeki-düzen veririz" teklifinde bulunuyoruz. Tuvaleti pis ama sahibi idare eder mekanda hangi ortamda, nasıl pişirildiği zerre umrumuzda olmayan patateslerimizi yer, biralarımızı içerken telefonuma mesaj geliyor: "Madem Türksün, göster ürksün"

En uzun gece…

21 Aralık en uzun geceydi... En huzurlu değil ama... Günlerdir uyku problemi çekiyorum. Deliksiz, uzun uzadıya bir uyku için 21 aralık ayağıma kadar gelmişken faydalanamamak ne kadar üzücü. Şimdi geceler…

Delirmiş gibi yapmak…

Delirmiş gibi yapmanın bir manası yok, gayet aklım başımda. Lakin bazen, rahatsızlık duyduğun, ya da çok daha ötesinde, seni çıldırtan şeylere –ki bu insan olur, bir eşya olur belki, bir…

Orospu Çocuğu

" Orospu çocuğu olmak için ille de anasının orospuluk yapması gerekmiyor. Memlekette bu yüzden bu kadar çok orospu çocuğu var. Ama neden hepsi beni buluyor arkadaş ?!!! "

Kral Hüseyin

Yazın son günleri. Nevi şahsına münhasır -aslında başlı başına bir yazı konusu olması gereken, adalet teşkilatında, böyle adamlar da kendine yer bulabiliyorsa, bu denli karamsar olmamak gerek dedirten cinsinden- lisede ve fakültede birlikte okuduğum bir arkadaşımla Kadıköy' de buluşmuşum. Geçen 10 yılın kritiğini yapmış, Nazım' ın sahnesinde panoramayı demli çay eşliğinde değerlendirmişiz. Veda vakti gelmiş. O, Giresun' un muhtemelen ancak kendisine şirin ilçelerinden birine hakim sıfatı ile yollanırken, ben istikametimi "buradan iskeleye kayarım, atlarım vapura, ver elini Beşiktaş, sonra hooop İstiklal" şeklinde çoktan belirlemişim bile.