Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Tag: raporlama

Ajanda

14 Eylül 2009 Pazartesi - Deplasmandan gel. Kahve iç. - Okulun ilk günü. Alt dönemleri gözlemle. Fiziksel gelişmelere hakim ol. - Kendine temiz bir önlük bul. Koca herif oldun. - Yanlışlar yapıyorsun. Yanlışlar yapma. - Okuldan çık. Klan'a git. İç. - Uyu bi' ara.

Sosyal bir varlık olarak İnsan…

Toplumsal iletişim son derece önemli. Neden? Toplum içinde iletişemiyorsan, sosyal bir varlık olmaktan uzaklaşıp, hayvanlığa doğru yol alıyorsun. Bu da hayatı oldukça zorlaştırıyor; hem senin, hem de etrafındakiler için. Çok da umrunda mı peki? Zaman zaman hayır. Nezaket sahibi, ince ruhlu bir insan olmadığımı kimseye atlatmama lüzum yok sanırsam. Lakin bildiğin bir öküz de değilim. Sabrım zorlanmadığı sürece...

Dikenli Yol

Gün içinde etrafımızda devamlı bir hapşurma sirkülasyonu oluyor ve peki ben bu çemberin neresindeyim? Herkese yetişemiyorum bazen, o yüzden kendime bir çap koydum. 3 metre yarıçaplı hayali çemberin ötekisinde insanların çok yaşayıp yaşamamalarıyla ilgilenmiyorum. Üzerimden öyle büyük bir yük kalktı ki, anlatamam size. Sırada, üçüncü kez art arda hapşuran bir insana birinci kez çok yaşa diyip ikincisinde koy götüne dedikten sonra üçüncüdeki tavrımız ne olmalı sorusu var. Dersen, ikincinin günahı neydi diye sormazlar mı adama?

İnternetsizliğim Türk internetsizliğine armağan olsun!

Nerden başlamalı, nasıl anlatmalı bu çileyi bilemiyorum. Altar’ın tabiriyle hard diskin içinde hayat süren ben, nereden baksan 1,5 aydır filan internete girebilmek için işyerinden öteye gidemiyorum. Ee haliyle girmek istediğin siteler de zaman zaman Adult Content, Games, Political Organization, Violence bilmem ne gibi yer yer haddini aşan, insanı geren, gereksiz filtrelemelere maruz kalıyor. Gmailmiş, msnmiş, ftp, photoshop filan, hiç girmiyorum bile. Nasıl başladı süreç, ben nerede hata yaptım, neden elalem iki tıkla yığınla siteye, derya deniz bilgiye ulaşırken ben kör kuyularda merdivensiz kaldım, anlatayım. Kastırmadan, imlaymış, noktalama işaretleriymiş, alıntıları tırnak içine almak gerekirmiş filan umrumda değil, hiç kusura bakmayasınız.

Pesimist İnternet Yazarları Tarafından Taciz Edildim

Bundan yaklaşık iki ay kadar önce, bir akşam saat 21.45 gibi Kadıköy vapurundan indim. Eve doğru gelirken dedim bari bir Akmar’a uğrayayım, bazı şeyler bakayım. Tam bazı şeyler bakıyordum ki; leş, pesimist, şiir yazmayı ve kendince lirik bir dil ile kendini anlatmayı çok seven, çeşitli internet platformlarında (blog olsun, sözlük olsun) yazarlık yaşamını sürdüren 20 kadar leş karı çevirdi etrafımı.

Fasulyeden’de Topuk Tıkırtıları

Bakıyorum da memleketimin her alanında olduğu gibi burda da erkek egemen hatta salt çoğunluk bir birliktelik yürütmektesiniz. Niyetim sayfayı pembeye boyayıp, kelebek, kuş, çiçek resimleriyle donatmak değil netekim, ama diyorum ki biraz oje kokusu, biraz topuk tıkırtısı gelse fena olmaz mı?

Bu Zamanda İyi Para

Bilen bilir; kendi halimde, zararsız, kişisel haklara saygılı ve insan hakları evrensel beyannamesinin herhangi bir maddesini yirmi kusur yıllık insanlık kariyerim boyunca çiğnememeye özen göstermiş pirezentabıl bir insanım. Henüz on beş (15) dakika önce kapıma gelen ne idüğü belirsiz adamın, ‘kapıcı parası’ kisvesi altında istediği on beş (15) Türk lirasını kibarlıkla kendisine takdim ettim. ‘Bizim kapıcımız mı var birader? 4 ayda bir merdivenleri temizlediğini sanan bir adam var sadece.’ demedim. Evet, öyleydi fakat demedim. Çünkü toplumsal bilincim ve birlikte yaşayabilme yeteneğim hatırı sayılır bir olgunluğa erişmiş durumda.

Kola sağlığa zararlıdır

İnsanoğlunun teknolojik aletleri koruma güdüsü beni her zaman güldürmüştür. Yeni alınan bir alete anlık bir itina gösterilmesi normal tabii de, misal koruyucu plastik zımbırtılar özenle muhafaza edilir ve aylar sonra bile kullanılırsa bu biraz takıntılı bir halmiş gibi gelir. Yıllar evvel kumandalar naylonla kaplanırdı bu ülkede. Sonunda kumandanın o kadar da mucizevi bir alet olmadığını idrak ettiğimizden olsa gerek vazgeçtik bu huyumuzdan. Hatta televizyonu izledikten sonra, üzerine kocaman kutusunu geçirenlere bile tanık oldum evvel ömrümde. Ahir ömrümü sen koru kolla yarabbim. Öyle bir delilik, öyle bir kendinden geçmelik...

Gitgel

Tek kelimeli başlıklara daha çok meyilliyim bu aralar, iki kelimeden oluşan başlıklı kitapların daha çok sattığı araştırmasına göz kırpar şekilde. Devamlı bir yanında hangi milletten olduğunu bilmeden bir insanla bira içmek, şakalaşmak, onlara kendi dilinden küfürler öğretmek, sarhoş olup özgüven patlamasıyla yurdunu tanıtmak kulağa hep hoş geliyor. Barcelona’da okuyan arkadaşımın üniversiteden kankasına nerelisin diye sorup -bu örnekte- Slovakya cevabını alınca, hemen o ülkeyle bildiğin ne varsa sıralamak bir nevi bilgi sınaması gibi geliyor. Hostel, Spartak Trnava ve Çekler’i seviyor musunuz değişmez üçlü : )