karalama

Deli Dumrul

Deli Dumrul

Bilgisayara her oturduğumda muhakkak ucubik bazı dosyaların bana yeni sürümleri servis ediliyor. eskisini çılgın gibi sürüyormuşcasına sanki. Gerçi antivirüs programlarında işe yarayabilir ama yani serdeki üşengeçlik sanal platformlara da yansıyor ve basıyorsun o meşum daha sonra hatırlat tuşuna. İnsanoğlu normal hayatında da bir şeyleri muhakkak erteliyor, aman sonra yaparımcılık damarlarımızdan akıyor. Bizi dürten kesim olmasa kirli sepetinde boğulmamız, yıkanmamış teflondan zehirlenmemiz pek olasılıksız gözükmüyor. O…

“Artık Yoruldum”

“Artık Yoruldum”

Uzun zamandır yapmak istediğim bir röportajdı. Kendisine ulaşabilmek için çok kazalar yaptım, kafamı duvarlara vurdum ve sonunda istediğimi elde ettim. Randevu almak gerekiyordu aldım, intihar edenlere yüzünü göstermiyordu saygı duydum. Prensipli bir adam, karşı gelsen o dakika seni küşleme yapar, ekmek banar. Sırat Köprüsü’nün yakınlarında ateş kenarında bir kafede buluştuk, off the record olmasını istediğinden herhangi bir kayıt aleti de almadım yanıma dolayısıyla aklıma kalanları…

Seni Yeneceğim Cevahir!

Seni Yeneceğim Cevahir!

Ey ahali bu para düzeni, bu AVM sistemi dağ gibi delikanlıyı nasıl muma çevirir, nasıl yolar onu anlatacağım sizlere. Bilen bilir resmi kıyafetlere meraklı değilim ama iş yerinde takım elbise giymem gerekli. Hepi topu 3 adet takımım olduğundan, dönüşümlü olarak kirlilik oranına göre giyiyordum. Baktım resmen yürüyen mikroba dönüşüyor takım elbiseler, bir kuru temizlemeye vereyim de kirlerinden arınsın dedim. Zaten ne olacak ki? Tanesini en…

Yazamamak

Yazamamak

İlkokul zamanları. Okuma ve yazma ile aram iyi. Doğan Kardeş’te bir hikaye okumuştum. Senaryo yazarlarının da sık sık kullandığı bilindik hikaye işte. Olaylar gelişir, dudaklar uçuklar ve hikaye “O an annemin sesiyle uyandım, hadi oğlum okula geç kalıyorsun” muhabbeti ile biter. Bi sıçrıyor ki rüyaymış! Aman şeytana bismillah, Aynaya bakıyor faça sağlam, Lan gene seviyor Allah! Bkz: MFÖ – Anında Görüntü Hiç unutmuyorum, “Geldiler” albümü…

Delirmiş gibi yapmak…

Delirmiş gibi yapmak…

Delirmiş gibi yapmanın bir manası yok, gayet aklım başımda. Lakin bazen, rahatsızlık duyduğun, ya da çok daha ötesinde, seni çıldırtan şeylere –ki bu insan olur, bir eşya olur belki, bir olay, tavır, şehir, site, ne boksa işte- karşı bu kadar çaresiz kalmak; ya da çok daha acısı belki de değer verdiğin insanlara gösterecek kadar değerli olamamak; yetememek hiçbirşeye; gülememek elin güldüğüne, kalamamak başkasının gittiğine… Ne…

Derinliğimi verdim suya…

Karanlık bir geceyarısını aydınlatmak için yanmak gerekir önce. Ama öyle böyle değil, ölümüne, dibine kadar yanmak. Yağmurdan sırılsıklam olmuş sokakları kurutmak için esmek gerekir önce. Ama öyle böyle değil, ölümüne, fırtına gibi esmek. Ve abicim, taş üstünde taş komamak için kalkmak gerekir önce. Yırtıp atmak tüm ataleti… S.kip atmak tüm adaleti… Bir daha durmamacasına, yorulmamacasına, uyuşmamacasına…

Canlı yayın: İstanbul’un fethi

Pek kıymetli FasulyedenKom okuyucuları, artık sizleri canlı tarih aktarımları ile zaman içinde yolculuğa çıkartacağız. Tarihe damgasını vurmuş, ama gizemli yönlerini korumayı başarmış birçok olayda acar FasulyedenKom muhabirleri olarak tüm gerçekleri en duru çıplaklığıyla beraber, yorumsuz bir şekilde sizlere aktaracağız. Bu tarihi görevimizde bize düşen büyük sorumluluğun farkındayız. Üzerimize düşeni eksiksiz olarak yerine getireceğimizden şüpheniz olmasın. İlk canlı tarih röportajlarımız için 1453 yılının Mayıs ayına, Konstantinapolis…

Madde madde değil, dümdüz karamsarlık

Her zamanın ve her insanın hayata savaş açan kahramanları vardır elbette. Ya da insanı buna inandıran bir anarşist yatıyordur gönlünde. Kimbilir, biz aslında kapital dünyanın kapital rezilliklerini kapital bir fahişe faziletinde yaşar, yaşatır, yaşamlandırırken, içimizdeki o anarşistle savaşıyoruzdur da, yüzümüzde bir sivilce olarak tezahür ediyordur savaş sonrası talan haleti. Ya da, işte dedim ya, buna inanmak istiyor insan. Neden? Neden kendi içinde, kendi yarattığı bir…