Bir yaşımıza daha girdik

FasulyedenKom serüveni (haha ne serüveni yahu, bildiğin geyik) 2. yılını da doldurdu bugün. Olayı dramatize etmek, “aman da aman kocaman olmuş” demek gibi bir gayem yoktu aslında. Bugün fasulyeden.com domain hesabının süresi doluyordu ve onu uzatmam gerekiyordu. Bir hafta önceden aklımın bir kenarına not ettiğim bu kritik günü son birkaç gündür unutunca bugün öğle saatlerinde “Lan, lan.. Bugün son gün” diye oturduğum yerden bir fırlayışım vardı ki, olayı dramatize etme...

Susa e1714956148256 Fasulyeden

Hasan İbn-i Sabbah

Hasan İbn-i Sabbah (ya da Hassan-i Sabbah) ismi ile lisedeyken Bahadır Boysal’ın Leman yada Lemanyak’ta hazırladığı köşe ile haberdar olmuştum. Orada bir işkence uzmanı olduğu, dünya işkence literatüründe (böyle bi literatür mü olur lan?) yer alan çoğu işkence yönteminin mucidi olduğundan bahsediliyordu. “Vay anasını, psikopat bir devlet adamı heralde” deyip geçtim o günlerde, unuttum adını, sanını…

buraya bakarlar

Bakkallarım

Köyde Yılmaz Ağbi vardı. Kendime dair sadece sakız var ondan hatırladığım. Annemin verdiği para başka şey almaya mı yetmiyordu yoksa Yılmaz Ağbi pazarlama gurusu olmadığı için çikolataları görünecek yerlere mi koymuyordu bilmiyorum. Ama aldığım iki şey vardı. Ekmek ve sakız. Tipitip. Çiğniyordunuz şekeri bitince atıyordunuz. Bir de şekersiz sakızlar vardı. Onlar güzel şişiyordu. Ama çok serttiler, kıvama getirene kadar çene kemikleriniz bir hayli yıpranıyordu. Bunları bir kâğıdın üzerine tekrar...

ferhan sensoy seyircili seyir defteri Fasulyeden

Seyircili seyir defteri

Seyir ve Hidrografi ve Oşinografi ve Kazan Dairemizden Bildirilmiştir. Kaptan’ın Sesi:Etenşın pliiz! Atansiyon sivuple! Ahtung bitte! Dikkat dikkat, Korrrrramiraliniz konuşuyor! Gut ivining leydiz en centılmıns, bonsuvar medam, bonsuvar matmazel, gutın abınd mayne damın und damın, dobriveçer gaspodini gaspoja, bona sera sinyorina sinyorita, selamün-Atatürk! İçinden Dalga Geçen Tiyatro’ya hoş geldiniz, Korrrrramiraliniz hepinize iyi ve neşeli yolculuklar diler. Yolculuk süremiz...

Gün ağarırken

Gün ağarırken kaç sefer, kaç sefer gelir içime
oy bilekler kan içinde, gözlerim dalıyor
yaralarım tuz içinde, basmışım acıyor
dahası var desem ne çıkar? yüreğim yanıyor
gidem toz duman içinde, vuram kahpeler devire
söz vermişim bir kere ölmeye,
sen sarıl gün ağarmaz deme…
giden gitmiyor boş yere,
söz vermişiz bir kere söz…

80’lerde çocuk olmak

İlkokul çağında eve geldiğinde mecburen köle isaura izlemektir; yaşadığın çevrede herkesi tanımak ve sevmektir; mahallede top oynarken el arabasından dondurma yemektir; evde sadece sobanın olduğu odanın sıcak olmasıdır; artık olmayan boş arsalarda top oynamaktır; ilk futbol maçına gittiğinde stadlarda ışıklandırma sistemi olmamasıdır; commodore 64 ile river raid oynamaktır; istanbul sokaklarında güvenle gezip dolaşabilmektir; televizyonda tek kanal olmasıdır; tonton ailesi, susam sokağı, taş...

Sinema salonlarındaki soğuk savaş

Sinema salonlarındaki soğuk savaş

Nedir yani, kalmadı mı başka dünyevi mesele ? Kalmadı kardeşim. Sağından ve solundan, iki taraftan da hamle alabileceğin bir strateji dünyasından bahsediyoruz. An farkıyla kalende golü yanında kolu görebileceğin, saatler boyu sıkışık pozisyonda oturabileceğin ve bundan dolayı ki dikkati elden bırakmaman gereken bir sinir harbi. Az kaldı, ışıklar sönüyor… Sağa bak, karakter tahlili yap: Mülayim, vur ensesine al lokmasını. Yanında kız var, gıkı çıkamaz. Ben bu adamı yerim!Sola bak, karakter...

Bi’ kafa bi’ sigara

90’da Hisar konserlerinin yapıldığı yerde ana kucağında İngiltere – Kamerun maçındaki Milla’nın dansını izlemeyle başladığım “dünya kupası” maceramın son ayağı çok da keyif vermedi açıkçası. 5 yaşında izlediğim kupadan bu yana 16 yıl yani 4 kupa geçti, en olgun çağımızdaki kupadan beklentilerimiz de fazlaydı doğal olarak. Yazının sonlarına kadar özel isimlerden bahsetmeyeceğim, ama yazının sonunu en özel isimle bitireceğim. Günümüz futbolunun stratejileriyle gol...