Nihansın Dideden
Nihansın dideden, ey mest-i nazım,Bana sensiz cihanda, can ne lazım?Benim sensin felekte çaresazım,Bana sensiz cihanda, can ne lazım?
Nihansın dideden, ey mest-i nazım,Bana sensiz cihanda, can ne lazım?Benim sensin felekte çaresazım,Bana sensiz cihanda, can ne lazım?
” Mangaratiba, Kızılderililer Sokağı’ndaki geçitte Portekizli’nin arabasına çarpmış. Bunun için geç kaldım. Tren, otomobili paramparça etmiş. Orası insandan geçilmiyor. Realengo itfaiyecilerini bile çağırmışlar. Soğuk terler dökmeye başlamıştım; gözlerim buğulanmıştı. Jeronimo yanındakinin sorularına karşılık vermeye devam ediyordu: Ölüp ölmediğini bilmiyorum. Çocukların yaklaşmasına izin vermiyorlardı. Farkına varmadan ayağa kalktım. Bir kusma isteği içimi buruyordu, bedenim soğuk bir terle kaplıydı. Sıramdan çıktım, kapıya doğru yürüdüm. Herhalde bembeyaz kesilen…
Ölümsüz gençliğin şövalyesi, ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına bir Temmuz sabahı fethine çıktı güzelin, doğrunun ve haklının: Önünde mağrur, aptal devleriyle dünya, altında mahzun ve kahraman Rosinant’ı.
sayende sayebân olduk istanbul şehrisayende sebil olduk aç kaldık sefil oldukyıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzdave yaktı perişan eyledi sine-i sâd-pâremizisaplanıp hançer misâli bir hilâlsokaklar serseri biz serseriyüksekkaldırım dabir cezayir şarkısını dile getirdi plâklarcadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidirsinemalar neredeyse boşalacaklar
Cumartesi gecesi Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda dünyaca ünlü piyanist İdil Biret ve kendisine eşlik eden The Whitehall Orkestrası’nın konseri varmış. Konser bir şarap markasının sponsorluğunda gerçekleştirilmiş ve bu marka konsere gelen yaklaşık 2000 konuğa şarap ikram etmiş. Vakit Gazetesi’nin “Mukaddes avluda şarap küstahlığı” temalı “Bir ülke böyle yıkılır” başlıklı haberi etki yapmış olucak ki 100’e yakın Alperen Ocakları üyesi genç Topkapı Sarayı’nı basmaya gelmiş. Tekbir…
İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim Yavu kılayım ben beni, isteyuben bulmayayım Al gider benden benliği, doldur içime senliği Bu dünyada öldür beni, varıp anda ölmeyeyim Şöyle hayran eyle beni, bilmeyeyim dünden günü Daim isteyeyim seni, ayruk nakşa kalmayayım Senin kokun duydu canım, terkini urdu cihanın Hergiz belirmez mekânın, seni kanda isteyeyim
Bugün bayiden Penguen’le Uykusuz’u alırken epeydir mizah dünyası hakkında kalem oynatmadığımızı farkettim. Kısa kısa, nedir son zamanlardaki düşüncelerimiz bir paylaşayım istedim. Bu yazıda yeni dönem dergilerle alakalı bir şey yok yalnız, o da eksiğimiz olsun. Hatta varsa alıp okuyan, seviniriz yorumlarını dinlemekten.
13 saniyede neler yapılabilir? Misal gözlerinizi kaç kere kırpabilir, kaç adım yol katedebilir, kaç kere ellerinizi çırpabilirsiniz? Kaç tane çekirdek çitleyebilirsiniz? Bir sosisliyi 13 saniyede yiyebilir misiniz mesela? Ya da 100 metreyi 13 saniyede koşabilir misiniz? Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de nüfusa oranla, günlük kişi başı ayrılan okuma süresi sadece 13 saniye. Bu süre bazı Avrupa ülkelerinde 24 dakikaya kadar çıkabiliyor ki, 13 saniye okuyan…